Cumhurbaşkanlığı adaylığı bahsinde kendisini gemici düğümüyle bağlayan Kemal Kılıçdaroğlu artık dönülmez akşamın ufkundadır.

Adaylık noktasında isimleri anılan CHP’li belediye başkanlarını yöntemli bir şekilde itibarsızlaştırmamış olsaydı frenin tutmadığı yerde kaçış rampasına doğru kıvrılabilir ve adaylık ilanından son anda vazgeçebilirdi.

Ama o ne yaptı? Kendisi dışında adaylığa göz kırpan herkesi ardında iz bırakmayı sevmeyen usta bir seri katilin planlama becerisine uygun biçimde ortadan temizledi.

Herkes zannediyor ki Mansur Yavaş HDP’nin onayından geçemediği için, Ekrem İmamoğlu da başkanlık sorumluluğuna uygun düşmeyen lakayt işlerinden dolayı gözden düşmüştür.

Oysa her iki adayın da üzerinin çizilmesinde Kemal Kılıçdaroğlu’nun canhıraş bir mesaisi oldu. Ona boşu boşuna “baş hesap uzmanı” unvanını vermediler.

Kılıçdaroğlu gerek birinci tekil şahıs vaatler vererek ve yurt dışı gezileri düzenleyerek gerekse rakip isimleri itibarsızlaştırma yöntemleri kullanarak aslında adaylığını çoktan ilan etmişti.

Sadece bunun resmiyete dökülmesi ve 6’lı masa tarafından kamuoyuna duyurulması kaldı.

Peki nasıl oldu da CHP Genel Başkanlığı koltuğunu her şeyden çok seven Kemal Kılıçdaroğlu, cumhurbaşkanı adayı olmaya ikna oldu?

Görülüyor ki onu bu serüvene sürükleyenler yakın çevresi ve kurmayları olmuştur.

Çünkü onlar da her şeyden çok sevdikleri koltuklarında “Padişahım çok yaşa” demeden kalamazlardı.

Kemal Bey “Ya bana katılın ya yolumda çekilin” kıvamına geldikten sonra onun seçimi kazanamayacağını iyi bilenler bile Kemal Bey tarafından kendilerine bahşedilen unvanları kaybetmemek için “Geliyor gelmekte olan” kervanına katıldılar.

Kılıçdaroğlu cumhurbaşkanı adaylığını böyle tepeden inme bir modelle dayatmış olsa da her şerde bir hayır var misali onun adaylığı hem Türkiye hem CHP açısından hayırlara vesile olacaktır.

Cumhurbaşkanı Erdoğan gibi güçlü bir figür karşısında muhalefetin çıkaracağı adaylardan hiçbirisinin seçimi kazanması zaten mümkün görünmüyordu.

Kemal Bey’in adaylığından asıl nimetlenecek olanlarsa uzun süredir işgal altında bulunan CHP içerisinde baskılanmış ve ötelenmiş durumdaki vatanseverlerdir.

Çünkü önümüzdeki seçimler Kemal Bey’in siyasi jübilesini gerçekleştireceği seçimler olacaktır.

Biliyorsunuz başarılı futbolcular jübile maçlarında omuzlara alınıp uğurlanırlar.

Kemal Bey de CHP’yi hem ulus-devlet ekseninden hem de halkın vicdanından aynı anda uzaklaştırma başarısı göstermiş bir genel başkan olarak bu başarı ölçüsüne uygun bir metotla uğurlanacaktır.

O artık dönülmez akşamın ufkundadır. Artık vakit onun için çok geç... Zaten kendisi de “Bu son fasıldır, ey ömrüm, nasıl geçersen geç…” teslimiyetiyle kaderini kucaklamaya hazır bir hâlde.