Kemal Kılıçdaroğlu Kuvayı Milliyeci, Ülkücü ve Milliyetçi olduğunu sık sık vurgulayarak bizim gibi yazar çizer taifesine parodi malzemesi vermenin dışında, sanki daha farklı ve eksantrik bir stratejiye can vermeye çalışıyor.

Çok basit bir şekilde onun Kuvayı Milliyeci, Ülkücü ve milliyetçi olmadığı ispatlanabileceği halde bu kavramları ısrarla ve heyecanla gevelemeyi sürdürmesi proje bir düşüncenin mahsulü olmalı.

Kemal Bey’in sık sık başvurduğu kelime oyunları, bütün tuşlara basarak oyun geçme metaforuyla ilişkilendirilebilir. Sözgelimi Kemal Bey, “Ey Ülkücü ve milliyetçi kardeşlerim, ben de sizdenim, sandıkta bu kardeşinizi de görün” ayarında bir oy toplayıcılığından medet umuyor gibi görülebilir.

Ancak onun Anayasa’nın ilk 3 maddesini değiştirme sözü vermesi, HDP’yle anayasa çalışmaları yürütmesi, HDP’nin terör sabıkalı eş başkanlarını serbest bırakma vaadinde bulunması, PKK’ya karşı sınır ötesi operasyonlara hayır demesi zaten Kuvayı Milliyeci, Ülkücü ve milliyetçi olmadığını, olamayacağını çok net bir şekilde göstermektedir. Ben insanım demenin bile insan olmaya yetmediği dünyamızda Kemal Bey’in siyasi sicili ve ameliyle siyah-beyaz ayrımı kadar başkalık bulunan kavramları bu denli üstleniyor olmasını bu ufak çaplı akıl yürütme metodu açıklayamıyor.

Bunun altında başka şeyler olmalı. Ama ne?

Kemal Bey baş hesap uzmanı olduğu için, ama devamlı küçük hesapların peşinde koştuğu için onun bu stratejik açılımını büyük analiz imbiklerine sokmaya lüzum yoktur. Hadiseye küçük hesap güdenlerin basit ama kurnaz gözlerinden bakmak gerekiyor.

Bence, şarkıcı Tarkan, dansçı Asena gibi ayrıksı tipolojiler ulusumuzun en güzel isimlerini bir dönem nasıl kullanılamaz hale getirdilerse Kemal Bey de fiilen düşmanlık güttüğü yüce kavramları sahiplenerek onları kullanım dışı bırakmaya çalışıyor. Demek ki Tarkan ve Asena’nın kıvrak vücut hareketleriyle başardığını, Kemal Bey de siyasi raksıyla ve ikircikli jestleriyle başarma peşinde…

Oysa biz Kemal Bey’i “Devrimci Kemal” olarak tanımış, onu öyle sevmiş veya sevmemiştik. Ama uzun zamandır kendisinden “Devrimci Kemal” olarak bahsettiğine şahit olmadığımız gibi, “Kuvayı Milliyeci, Ülkücü, milliyetçi Kılıçdaroğlu” söylemi akla, fikre, vicdana aykırı çağrışımlarla kulaklarımızda çınlıyor. Kemal Bey devrimci olmak suç mu? Ayıp mı? Ayıpsa neden daha önce sahiplenmiştiniz, değilse neden şimdi kullanmaktan caydınız?

Aklınızın başka dilinin başka çalışıyor olması, kuvveden fiile doğru bu kadar bükülme göstermeniz, sık sık ülkücüyüm ve milliyetçiyim demagojisine sarılmanız, dejenere olup sönümlenecek kavramlar arasından kendi devrimciliğinizi bir yıldız gibi parlatma stratejisi mi? Atatürkçülüğü de aynı usul kirlettiğinize bakarsak, sizden her şey beklenir…