Türün ve kenevir, yıllar önce ekildiğini bildiğimiz ve Anadolu’da tarıma dayalı yerleşimin de gücünü oluşturan ürünlerdendi. FAO istatistiklerine baktığımızda, Türkiye’deki kenevir ekiminin 1961’den bu yana neredeyse sürekli bir düşüş halinde olduğunu görüyoruz.

Her ne kadar kanunen yasak olarak bilinse de, 1990’a kadar esrar üretme dışı amaçlarla ekimi serbest olan kenevirin ekimi, 1990’dan itibaren tarım ile ilişkili bakanlık iznine bağlanmış ve bu tarihten sonra da tohum ve lif üretimi düşmeye devam etmiş. 1999’da lif ve tohum üretimi için ekilen alanlar 1000’er hektarın altına düşerken, özellikle 2004’ten 2005’e geçerken alanlar aniden beşte birine düşmüştür. Bu son öldürücü vuruşun kaynağı olarak ise, Taşköprü SEKA fabrikasının 2003’de özelleştirilmesi, fabrikanın kendir ihtiyacını zaman içinde ithalat yaparak karşılaması olarak görünmektedir.

Türkiye’de azalan kenevir üretiminin kimin işine yaradığını görmek için bugüne bakabiliriz. Bugün dünyadaki kenevir ekiminde Fransa, Çin, Şili, Rusya, Hollanda gibi ülkeler başı çekmektedir. 2013’te dibi gören kenevir ekimi son yıllarda tekrar canlandırılmaya çalışılmaktadır. Kenevirin bazı kullanım alanları şu şekilde özetlenebilir.

* Tıp: Kenevir ekstreleri içerdiği THC (dişi kenevirin başında bulunan bir madde) ve diğer maddelere göre farklı hastalıkların tedavisinde kullanılabilmektedir.
* Plastik: Plastiğin ham maddesi biyopolimerler, petrol yerine kenevirden üretilebiliyor. (Türkiye’deki plastik sektörü, petrol ve diğer biyolojik ham maddeler üzerinden yurt dışı bağımlıdır.)
* Kozmetik: Kenevirin yaprak, tohum ve yağları, kozmetik sektöründe değerlendirilmektedir.
* Tekstil: Çoğu sektörde kullanılan ip ve lif ihtiyaçları, kenevir kendirinden sağlanabilmektedir.
* İnşaat: İnşaat sektöründe yine kenevir lifi bazlı malzemeler, yalıtım, mukavemet ve yangın dayanıklılığı bakımından tercih edilebilmektedir.
* Oksijen üretimi: Kenevirin aynı miktarda arazide olağan ormanların dört katı oksijen ürettiği hesaplanabilmektedir.
* Kâğıt: Kenevirden üretilen lifler, kâğıdın en temel malzemelerinden olup kâğıt üretiminde ağaçlara bağımlılığı azaltmada yüksek potansiyele sahiptir.
* Gıda: Kenevir tohumu güçlü bir besindir.
* Petrokimya: Kenevir yağı biyoyakıt yapımında kullanılabilmektedir. Kenevir, hem doğrudan petrol türevi yakıtlar, hem de petrol türevi ham maddelere alternatif oluşturabilmesi ile tüm petrokimya alanlarında bir alternatiftir.
* Savunma ve otomotiv: İşlenmiş kenevirden edinilecek biyopolimer ve biyoplastikler, savunma sektörü ürünlerinde ve otomobillerin kaporta dâhil birçok parçasında kullanılabilecek malzemelerdir.

Bunları takip edince Türkiye’de neredeyse 80 yıldır kenevir üretiminin artmamasına yol açan çabaların arkasında, “dost görünen düşmanların”, emperyalizmin ve özellikle ilaç, petrol, savunma, gıda ve tohum gibi istilacı kapitalizm sektörlerinin olmadığını düşünmek saflık olur.

Kenevir milyarlarca dolarlık bir pazar imkânı sağlamasının yanında, etkilediği tüm sanayi sektörlerinin rekabetçiliğini de destekleyecektir. Kenevirin kendisinin toplam dünya ticaretinde payı çok yüksek olmamakla beraber, aynı borda olduğu gibi, kenevirin işlenmesiyle edinilecek yan ürünler daha önemlidir.

İşte kenevirden üretilecek bu yan ürünleri hedefleyecek bir tarım ve sanayi politikası, hem sanayimizi güçlendirirken hem de kenevir üreten ve kıymetlendiren çiftçilik tekrar eski “efendi” günlerine kavuşabilecek, belki kentten köye dönüşü başlatabilecektir.