Hadi diyelim Başakşehir’in Avrupa’ya gitmek için bir umudu var, yoluna bildiği gibi devam edebilir. Onun puan için bir hedefi, ezber bir kadrosu var. O işi daha ciddiye alabilir. Bunu da göstermek için biraz daha mücadele edebilir.

Peki Avrupa’sı olmayan, düşenlerin belli olduğu ligde tehlikesi de kalmayan Galatasaray’ın derdi ne? Daha doğrusu sezon sonunda gidecek Domenec Torrent ne istiyor? En çok yenilen teknik direktör istatistiğinden mi kurtulmak için zorluyor. O noktayı geçeli çok oldu. Tarihe geçti zaten, bir yoluyla. O da ne yapıyor? Halil oynadı forvet arkası iş yaptı, kes… Gomis gol attı, kes… Pulgar sahanın en çok koşanı, öne en iyi pas atanı, kes... Kim kalsın sahada. Babel…

Kesin olan bir şey var. Torrent, gidecek ya tazminatını hak etmek için elinden geleni yapıyor. Gönderilmeyi değil, kovulmayı garantilemeye çalışıyor belli ki… Kovulabilirsin, gönderilebilirsin, ancak futbolu seviyorsan, bir anı bir artı bırakmak istersin, ne bileyim bir oyuncu çıkartırsın, imzan olur. Torrent büyük hayal kırıklığı olmaya devam etmeyi tercih etti. Maçta öne çıkan futbolcu yoktu. Futbol oynamak isteyen de. Tesadüf pozisyonlarda kaleye geleni Muslera kurtardı. Volkan terlemedi bile. Böylesi bir maçta akılda kalan, insanın ruhunu ısıtan tek şey 2005 doğumlu Efe Arda Koyuncu’nun ilk 11’de sahaya çıkmasıydı.