CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu 9-13 Ekim tarihlerinde ABD’ye düzenleyeceği ziyareti gazeteci İsmail Saymaz vasıtasıyla kamuoyuna bildirmeyi tercih etti.

Neden?

Evinin mutfağını kamuoyuna açarak her gün her konuda seri paylaşımlar yapan, kesilmiş elektrikte bile etkileşimi kesmeyen bir Kemal Bey, neden ABD’ye gideceğini kendisi açıklamak yerine bir gazeteciye söyletiyor?

Sosyalist Enternasyonal Üyesi CHP’nin Solcu kimliğiyle bilinen Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ABD’ye ne zaman giderse gitsin bu elbette masaya yatırılması gereken bir meseledir.

CHP lideri Joe Biden’la görüşmeyeceğini, gidiş amacının Neoliberalizmin ve vahşi kapitalizmin dünyaya verdiği zararı önlemek olduğunu söylüyor. Evet, aynen böyle söylüyor. Kemal Bey bu zamana kadar ertelediği vahşi kapitalizmle mücadele meselesini halletmek için vahşi kapitalizmin dünya üssü olan ABD’ye tam da Türkiye’de seçimlere 9 ay kalmışken gidiyor.

Kemal Kılıçdaroğlu baş hesap uzmanı olduğu için ve HDP’li Ahmet Türk tarafından da “Sayın Kılıçdaroğlu’nu biliyorsunuz, çok açık konuşmaz” şeklinde tarif edildiği için onun ABD ziyareti için uydurduğu gülünç gerekçesini bir kenara bırakıp CHP genel başkanı olarak ABD’ye ilk ne zaman gittiğine baktım. 9 sene önceymiş. Zamanlaması epey manidar bir tarihe tevafuk etmiş Kemal Bey’in ABD ziyareti.

Tarih, 30 Kasım 2013… Birkaç ay sonra, 2014’ün Mart’ında yerel seçimler, ondan birkaç ay sonra da Cumhurbaşkanlığı seçimleri var. Ama asıl bombanın patlaması 17 Aralık 2013 tarihinde oluyor. FETÖ hem hükümeti devireceği hem de iktidar partisindeki cemaat karşıtlarını tasfiye edeceği operasyonun ilk adımını atıyor.

Hükümeti devirmeye yönelik büyük FETÖ operasyonundan 3 hafta önceye denk düşen bu ziyaret epey kuşku uyandırıcı.

Yeni kurulacak iktidarla yol haritası çizmek için Kemal Bey’in ABD’ye çağırıldığını düşünmek ağır bir itham olabilir mi?

17-25 Aralık operasyonu başarısız olduktan sonra yer altına çekilmeye başlayan FETÖ elemanlarının CHP’nin içerisine yerleştirilmesi ve Kılıçdaroğlu’nun 15 Temmuz’dan sonra tutuklanan FETÖ’cüleri miting meydanlarında “burada” diye yoklamaya alması bu ithamın üstündeki ağırlığı süpürüyor.

Müphem bağlantılar kurarak komplo teorileri üreten yazılar yazmıyorum fakat iki ziyaret arasındaki benzerlikler gerçekten bir hayli ilginç görünüyor.

9 yıl önce olduğu gibi bugün de iktidarın kesin olarak değişeceğine inanan bir ABD var. ABD Başkanı Joe Biden “Türkiye’de muhalefeti destekleyeceğiz” açıklamasını boşuna yapmış olabilir mi? Hiçbir devlet başkanı laf olsun diye konuşma yapar mı?

Son yıllarda Rusya ile kurduğumuz yakınlaşma ABD-Türkiye ilişkilerini kıskaca almışken, Türkiye şu sıralar Şangay İşbirliği Örgütü’ne girmeye hazırlanıyor. Üzerine “Geliyor gelmekte olan”ın rüzgarına kapılmış olan CHP’yi ekleyelim. CHP’de Kemal Bey’in Cumhurbaşkanı adaylığına kesin gözle bakılıyor. Türkiye’deki muhalif çevrelerde iktidar değişimine olan inanç, ceketi atsak kazanırız rahatlığında… İşte böyle bir ortamda CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ABD’ye ziyaret düzenliyor.

9 yıl önceki ABD ziyaretiyle ilgili medyada neler yazıldığına bakınca, iktidara muhalif kimliğiyle bilinen Müyesser Yıldız’ın bir yazısına rastladım. Kılıçdaroğlu’nun 2013’te ABD’de görüşme yaptığı isimlerin Büyük Ortadoğu Projesi’yle, CİA ve Britanya Krallığıyla olan bağlantılarını yazmış ve Kılıçdaroğlu’nun BOP eş başkanlığına talip olduğu için mi ABD’ye gittiğini sormuş.

BOP ve Kemal Kılıçdaroğlu arasında ne tür bir bağlantı olabileceğini merak edenler için Kılıçdaroğlu’nun 16 Şubat 2020’de Nazım Hikmet Kültür Merkezi’nde düzenlenen Ankara İl Kongresi’nde “CHP iktidar olduğunda, Orta Doğu Barış ve İş Birliği Teşkilatı’nı kuracağız” sözlerini hatırlatmak faydalı olabilir.

26 Ekim 2021 tarihindeki grup toplantısında ise daha açık ifadelerle projenin “Büyük Orta Doğu Projesi” olduğunu dile getiriyor. Sosyalist Enternasyonal üyesi CHP’nin Solcu Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu “NATO, Türkiye için gereklidir” diyen bir lider.

ABD’nin tonlarca silah yardımı yaptığı PKK’nın Suriye uzantısı PYD’yi vatanlarını koruyan oluşum olarak tanımlıyor.

PKK’nın Türkiye’deki siyasi uzantısı HDP’yle herkesin gördüğü ve bildiği bir ittifakı var.

Liderliğini yürüttüğü 6’lı masa içerisinde Irak’ın Kuzeyinde Kürdistan referandumu yapılmasını onaylayan Ahmet Davutoğlu, Tunceli’ye Dersim diyen ve Anayasanın ilk 3 maddesini değiştirilmesine sıcak bakan Ali Babacan, ‘Bölgeye Kürdistan ismi konulmasında itirazım olmaz’ diyen Temel Karamollaoğlu, NATO’ya olan bağlılıklarını parti programlarına yazdırmış bir İYİ Parti var.

Masa tam NATO masası, kafalar tam NATO kafası. Bu şartlar altında ABD’ye ben gidecek değildim elbet…