Milli takım mesaisi için geri sayıma geçen Beşiktaş Teknik Direktörü Şenol Güneş, ara öncesindeki son maçı kazanmak istiyordu. Kalede kendisinin de eleştirdiği Loris Karius zorunlu seçeneğini kullanan Güneş, “Birlikte oynarlar mı?” tartışmalarını bir kenara bırakıp, Shinji Kagawa’yı, Adem Ljajic ile hücum ve iş bitirici olarak sahaya sürdü. Amaç farklı hücum seçenekleri oluşturup rakibi teslim almaktı. 

Ancak, evdeki hesap çarşıya pek uymadı. Tamer Tuna, Beşiktaş’ın orta alandaki pas gücünü, son derece akılcı savunma anlayışı ve pres uygulaması ile kırmayı başardı. Siyah-Beyazlılar, orta alandan tehlike bölgesine topu taşımayı beceremezken, konuk takım, orta alanda kaptığı toplarla Yasin Öztekin ve Serdar Gürler ile kanatlardan hızla Beşiktaş sahasına indi.

İlk yarıdaki maçı da kazanan Göztepe, maçın başında Adriano’nun sakatlanmasıyla kabuk değiştirmek zorunda kalan Beşiktaş savunmasına zor anlar yaşattı. Ev sahibinin gol pozisyonu olarak değil, rakip ceza alanına ilk topu ilk yarının uzatma dakikalarında sokabildiğini söylersek, aslında durumu daha net anlatabiliriz. İkinci yarıya devre arası gazıyla o kadar çabuk başladı ki Beşiktaş, sağ kanatta topla buluşan Ricardo Quaresma adrese teslim, mükemmel ortaladı, Burak Yılmaz kafayı vurdu. Şok gol, konuk takımın dengesini bozdu, ilk yarı disiplininin kırılmasına neden oldu.

Başlangıç taktiğinden uzaklaştırdığı rakibi karşısında biraz daha etkili olmaya başlayan Beşiktaş, rakip alanda daha fazla topla oynayabildi. Temponun yüksekliği, oyun içi mücadelenin keskinliği nedeniyle ilerleyen dakikalar daha fazla hatayı, daha fazla faullü hareketleri getirdi. Zaman zaman gerilen sinirler, oyuncuların futbol adına yaptıklarını azalttı. Sonuçta, Beşiktaş ilk yarısında hiç olmadığı, ikinci yarının hemen başında usta ayaklarıyla gol bulduğu maçtan istediği puanları alarak ayrıldı.