Türkiye’nin güney sınır hattı boyunca bir terör devleti kurulmasının istendiği ve uluslararası güçlerin bu isteği gerçekleştirmesi için PKK’ya her türlü desteği verdiği günlerde CHP’liler, “Bizim sınırımızda başkası olacağına PYD olsun, bizim için hiçbir sakıncası yok” diyorlardı.

Sonra bir baktık sınır muhafızı kesildiler, genel merkezleri başta olmak üzere tüm il, ilçe teşkilatlarına “sınır namustur” yazılı pankartlar astılar.

***

Sınır namustur sözünü de öyle bir savunuyorlardı ki, sanırsınız CHP Genel Merkezi’ne milli duygular aşılayan kimyasal bir gazla müdahale edilmiş, CHP’lilerin genleriyle oynanmıştı.

Şöyle ki, kim geçmişte terör örgütüyle komşu olmayı isteyen açıklamalarını hatırlatsa CHP’liler sınır namustur duruşlarının ebediyete kadar değişmeyeceğini ifade edercesine “Biz bu pankartı astık, gücü yeten gelsin indirsin” diye posta koyuyorlardı.

***

Pankartı indirmeye kimse gitmedi.

Çünkü biricik dostları, sevgili aşkları HDP verilen bu sınır namustur pozlarından rahatsızdı, kapalı kapılar ardında yedikleri “ne demek sınır namustur”, “üç beş milliyetçi oyun devşirilmesi HDP’den daha mı önemli” triplerinden sonra CHP’liler astıkları tüm pankartları bizzat kendileri sessiz sedasız indirdiler, bir daha da ne sınır ne de namus laflarını ağızlarına almadılar.

Ta ki bu haftaya kadar…

***

Sınırlarımız ötesinde yuvalanan terör belasının yerinde imhası amacıyla hazırlanan tezkereye destek veya köstek olunacağı gün geldi çattı.

Bir ara CHP’den “Türkiye’nin güvenliği, yeni bir göç dalgasıyla karşı karşıya kalma ihtimalimiz varken daha önceki eleştirilerimizle birlikte ama İdlib konusunda ağır tarihi sorumluluğu gözeterek bir karar vereceğiz” diye tezkereye “evet” yönünde cılız bir sinyal gelse de…

HDP açık net bir şekilde “hayır” diyor, muhalefet partilerini de kendileri ile birlikte hareket etmeye “Gelin bu sefer tutarlı davranın, cesur hareket edin. Bu tezkereye hep birlikte karşı duralım” sözleriyle çağırıyordu.

CHP şöyle bir düşündü, HDP’nin yerden göğe kadar haklı olduğunu gördü, haftanın altı gününü terör örgütlerine umut saçan hareketlere ayırdıktan sonra kalan bir günü milliymiş gibi davranarak harcamanın lüzumu yoktu.

Tutarlı davranmanın gereğini yerine getiren CHP “hayır” oyu verdi.

***

Yani ortada bugüne kadar Türkiye’nin terörle mücadelesine destek veren Atatürk’ün kurduğu CHP’nin Türkiye’nin güvenliği için çıkarılan tezkereye nasıl “hayır” dediği üzerine kafa yoracak, hayrete düşecek, inanılamayacak bir durum yok…

Gören gözler için CHP’nin sergilediği kiriştek gibi dönüşler uzun zamandır ayan beyan ortada…

CHP yıllardır terör örgütlerine hayat öpücüğü veren hamlelerde bulunuyor, kantarın topuzunun kaçtığını hissedince de devreye milli söylemleri sokuyordu.

Bu nedenle dün “sınırımızda PYD olsun” isteği, yerini “sınır namustur” şovuna bıraktıysa bugün de tezkere oylamasındaki ihanetin üstü “Evet deseydik Cumhuriyet’e ihanet etmiş olurduk” sözleriyle kapanmak isteniyor.

***

İhanete kılıfta tavan noktadalar ama artık yemezler…

Çünkü CHP sadece tezkereye hayır demedi, terörle mücadele konusunda kendini HDP’nin yanına, Kandil’den gelen kararların uygulayıcısı konumuna konumlandırdı.

Minareyi çalan, kılıfını uydurur misali Cumhuriyet’i, Atatürk’ü kendilerine siper ediyorlar, ne yapsalar boş, CHP tabanı artık bu kadar ihaneti çekmez…