Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti pazar günü tarihinin en önemli, en kritik, en belirleyici seçimine gediyor. En son söyleyeceğimizi, en başta belirtelim. Bu seçimde Mustafa Akıncı ve zihniyetinin yenilgiye uğraması; Kıbrıs davasına sahip çıkan, Kıbrıs Türklüğünü her şeyin üzerinde tutan, taviz ve teslimiyete kapalı birinin seçilmesi şarttır. KKTC bir yol ayrımındadır ve bu yolun tehdit ve tehlikelerden arınması, bir an önce selamete ermesi için milli duran, Türkiye ile iş birliğine her zaman hazır bir adayın kazanması gerekiyor. O ismin kim olduğu da bellidir.

ENOSİS’TEN VAZGEÇMEDİLER

Kıbrıs Adası’nın ne kadar önemli ve değerli olduğu, Türkiye’nin varlığı ve güvenliği için ne anlam taşıdığı, Doğu Akdeniz’de yaşananlarla birlikte daha net ortaya çıkmıştır. Kıbrıs, Akdeniz’in kilidi, Türkiye’nin nefes borusudur. Bu adayla ilgili kararları, gelişmeleri şansa ve dış etkilerin insaf ve inisiyatifine bırakamayız. Rum kesimi ile adil, eşit ve kalıcı bir barışın sağlanmasının mümkün olamayacağı kesin olarak anlaşılmıştır. Tespiti doğru yapalım: Ne Rumlar ENOSİS hayalinden vazgeçmişlerdir, ne Yunanistan Megali İdea rüyalarını bir kenara bırakmıştır. İlk fırsatta yeni EOKA terörü oluşturmayacaklarının hiçbir garantisi yoktur. Arkalarına Avrupa Birliği denilen köhne yapıyı da aldıkları için daha da şımarmış, daha da azgınlaşmışlardır. Nitekim, Türkiye’nin bütün iyi niyetli çabalarına, Annan planının kabul edilmiş olmasına rağmen, Yunanistan ve Rum tarafı hiçbir anlaşmaya yanaşmamış, Kıbrıs’ın tümü üzerindeki karanlık hayallerinden vazgeçmemişlerdir.

MARAŞ’IN AÇILMASI ÇOK İSABETLİ

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti için sorun zaten 1974’te kahraman Silahlı Kuvvetlerimizin müdahalesi ile çözülmüştür. Aradan geçen 46 yılda değişen hiçbir şey olmamıştır. Dolayısı ile artık kendi başımızın çaresine bakmamız ve kendi işimizi kendimiz görmemiz gerekiyor. Yeterinden fazla oyalandık. Artık ne kimseyi dinleyecek, ne de kimin ne dediğini düşünecek zaman değildir. Nitekim Maraş’ın turizme açılması son derece doğru, isabetli ve alkışlanacak bir karardır. Bunu bir seçim yatırımı olarak görmek ve değerlendirmek ahlaksızlıktır. Ömrünü bu davaya harcamış, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin kurucu lideri ve milli kahramanı rahmetli Rauf Denktaş bugünleri görseydi, eminim çok sevinir, çok mutlu olurdu. Tamamının yerleşime açılması ve Maraş’ın bir Türk şehri olarak dünya haritasındaki yerini alması gerekmektedir.

TÜRKİYE OLMADAN OLMAZ

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin varlığının, birliğinin ve bekasının teminatı Türkiye Cumhuriyeti Devleti’dir. Akıl ve izan sahibi herkes çok iyi biliyor ki, Türkiye bir an için geri çekilse, ortada ne Kıbrıs kalır, ne KKTC’ye nefes aldırırlar. Dolayısı ile kimse aklımızla alay edip de, KKTC’nin kendi hâline bırakılması gibi bir rezilliği bize dayatmaya ve kabul ettirmeye kalkışmasın. Bunu söyleyenler asla iyi niyetli değildir. Kaldı ki, bu tür beyanlarda bulunanların, sonrasında işi nerelere götürdüklerini de çok iyi biliyoruz. Mehmet Ali Talat ve şimdi de Mustafa Akıncı denilen adamlara kalsaydı, Kıbrıs şu anda çoktan Rum-Yunan ortaklığına teslim edilmiş olurdu.

AKINCI, MİLLİ GERÇEKLERDEN KOPUK

İşin ciddiyetini görmemiz lazım. Mustafa Akıncı veya zihniyetinin yeniden seçilmesi kelimenin tam anlamıyla bir felaket olur. Bu adamın görev süreci boyunca söyledikleri ile Rum ve Yunanistan’ın söyledikleri arasında bir fark kalmamıştır. Adada iki ayrı yapının kalıcı hâle gelmesini büyük bir tehlike olarak değerlendiren, Türkiye’nin KKTC’yi koruyup kollamasından rahatsızlık duyup, buna izin verilmemesini isteyen ve Rum’a teslim olmayı açık şekilde savunan bu adamla nereye varılabilir? Maraş’ın heyecanını tüm Türkiye ve KKTC yaşarken, Rum ve Yunanistan’la birlikte bu zat da rahatsız olmuş ve benzer açıklamalarla kin kusmuştur. Bırakın yeniden seçilmesini, beyanlarından ve yaptıklarından dolayı, şimdiye kadar onurlu ve şerefli hareket ederek görevinden affını istemesi gerekirdi. Sayın Bahçeli’nin de belirttiği gibi, Akıncı’nın sık sık bahsettiği diyalog, devriliş ve tükeniş; dile getirdiği çözüm formülü çöküş ve çürüyüştür. Kıbrıs Türklüğünün tarihsel hak ve çıkarlarını namuslu şekilde savunmak yerine, Akdeniz’de karanlık hesap yapan küresel emperyalizmin değirmenine su taşıyan ve Rumların stratejik hesaplarına hizmet eden bu şahıs, milli gerçeklerden bütünüyle kopmuştur.

KIBRIS TÜRKÜ HER ŞEYİN FARKINDA

Türkiye’nin etkin garantörlüğü olmadan, Türk askerinin varlığı hissedilmeden, adada ne güvenlik mümkündür, ne de Türk tarafının geleceği garantidedir. Bundan her kim rahatsız oluyorsa, Rum iş birlikçisidir. Bu kadar net, bu kadar kesindir. Bütün bu yaşananlar, pazar günü yapılacak seçimlerin önemini bize bir defa daha ispatlıyor. Kıbrıs Türkü’nün her şeyin farkında olduğundan ve en doğru seçimi yapacağından eminiz. Bir belirsizliğe izin vermeyecek ve milli duruşundan vazgeçmeyecektir.