100 yıl önce Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e karşı topla, tüfekle başaramadıklarını; 100 yıl sonra CHP’yi ele geçirerek başarmayı planladılar.

***

15 Temmuz 2015 tarihinden sonra eylemlerine hız veren PKK terör örgütü aldığı dış destekler ile hendek ve çukur kazarak özerklik ilan etmeye yeltendi. 793 asker ve polisimiz şehit oldu. Birçoğu sivil halkı bölgeden tahliye etmek isterken hain pusularda can verdi. Hendek ve çukurların kazıldığı bölgede gazeteci ve araştırmacı kimliğine bürünen yabancı provokatör ajanlar Türk Silahlı Kuvvetlerinin “sivilleri” hedef aldığı propagandasını yapıyor ve bu haberler yabancı basında işleniyordu. CHP ve HDP de hazırladığı raporlarda güvenlik güçlerinin sivilleri hedef aldığını vurguluyor, orantısız güç kullanıldığından bahsediyordu.

Nihayetinde, Türkiye’den istediklerini alamadılar. Tekrar gelmek üzere avuçlarını yalayarak döndüler.

***

15 Temmuz 2016’da asker kılığına bürünen teröristler Türkiye’yi işgal etmek üzere Türk Silahlı Kuvvetlerinin jetleriyle hain ve kanlı bir darbe teşebbüsünde bulundular. 251 vatan evladı şehit oldu. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı ölü ya da diri ele geçirip, kurulacak kukla hükümet ile işgal girişimini tamamlamayı hedefliyorlardı. Başaramadılar… Başını CHP’nin çektiği muhalefet ise 15 Temmuz’un “kontrollü” bir darbe, yaşananların “tiyatro” olduğunu ve asıl darbenin 20 Temmuz’da başladığını söylüyordu. Yabancı basın da “Kontrollü Darbe”, “Tiyatroymuş”, “Türkiye Demokrasiden uzaklaştı” manşetleri atıyordu.

***

Türkiye, dışarıdan gelen tüm ablukaları yarmak, vesayeti sonlandırmak ve millet iradesinin doğrudan tecellisini sağlamak üzere sistem değişikliğine gitme kararı aldı. MHP Lideri Sayın Devlet Bahçeli’nin çağrısı, Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın tam desteğiyle kodları tamamen Türk milletine ait olan Türk Tipi Başkanlık Sistemi için kollar sıvandı. Bu sürece en büyük tepki yine dışarıdan geldi. Neredeyse tüm Avrupa’da bakanlarımız ve milletvekillerimizin vatandaşlarımızla bir araya gelmeleri diplomatik teamüllere aykırı olarak engellendi. Türkiye’nin prangalarından kurtulmasını istemeyen çevreler “Diktatörlük geliyor”, “Rejim Değişikliği” gibi manşetler attı. 16 Nisan 2017 tarihinde yapılan halk oylaması neticesinde aziz milletimiz Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemine onay vererek yeni bir sürecin kapısını araladı. Türkiye ele avuca sığmaz olmuştu…

***

Başını CHP’nin çektiği muhalefet 16 Nisan referandumun sonuçlarını tanımadığını söyleyerek milli iradeyi yok sayıyor, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı meşru görmediklerini ilan ediyordu. Bu nedenle 24 Haziran 2018 tarihinde erken seçim kararı alınarak tekrar milli iradeye başvuruldu. Yabancı basın, “Ya demokrasi ya diktatörlük” manşetlerini atmaya başlamıştı. Yapılan seçimler sonrası Recep Tayyip Erdoğan tekrardan Cumhurbaşkanı seçildi ve TBMM’de Cumhur ittifakının sayıca üstünlüğü sağlandı. 9 Temmuz 2018 tarihinde yeni kabinenin kurulmasıyla birlikte Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi de resmen hayata geçti. Milletin dediği olmuş ama bu sonucu ne lokomotifi CHP olan muhalefet, ne de dışarısı hazmedememişti. Yeni bir strateji arayışı başladı…

***

31 Mart 2019 yerel seçimlerinde CHP, HDP, İP ve Kandil’in “ortak aday” stratejisi belirlendi. HDP ve Kandil’in gizli ortak olarak yer aldığı bu stratejide seçmenleri ürkütmemek için taktiksel hamleler yapıldı. Yine kapalı kapılar ardında kirli pazarlıklara imza atıldı. Yerel yönetimleri ele geçirerek 2023 seçimlerinde Cumhur İttifakını yıkma planları oluşturuldu. CHP’li adayların kazandığı belediyelerde HDP ve İP’e kadrolar açıldı, şehit yakınlarının yerine dağdaki teröristler ve yakınları yerleştirildi. Yabancı basının manşetinde bu sefer “demokrasinin zaferi” cümleleri vardı. Türkiye’yi kontrol altına alabilmek için sadece bir adımları kalmıştı…

***

14 Mayıs 2023 seçimleri geldi çattı…

ABD Merkezli Politico Gazetesinde yayınlanan makalede, Kemal Kılıçdaroğlu’ndan “kolay ortak” olarak bahsedildi ve politikalarının ABD’ye yakınlığına yer verildi.

İngiliz The Economist dergisi, Türkiye'de yaklaşan 14 Mayıs seçimlerini "2023'ün en önemli seçimleri" manşetiyle yayınladı. "Erdoğan gitmeli", "Demokrasiyi kurtarın" ve "Oy verin" yazan çıkartmalar kullanıldı.

Fransız düşünce kuruluşu Montaigne Enstitüsü de, "Türkiye'de seçimler: Umudun korkuya karşı zaferi" başlıklı yazı yayınladı. Yazıda, "Türkiye'de Erdoğan döneminin kapatıldığı senaryolar" ele alındı.

***

100 yıl önce Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e karşı topla, tüfekle başaramadıklarını; 100 yıl sonra CHP’yi ele geçirerek başarmayı planladılar.

Koçbaşı olma görevini de Kemal Kılıçdaroğlu’na verdiler.