Biliyorsunuz, CHP-HDP arasındaki gönül bağı 7 Haziran ve 1 Kasım 2015 seçimlerinde kurulmuştu. Aslında 2014 yerel seçimlerinde de denenmiş ama kurulamamıştı. Niçin kurulamadığını da HDP’li Sırrı Süreyya Önder “CHP'nin tabanı bunları bilsin. ‘Bizi destekleyin, ama kimse görmesin, bilmesin’ diyorlar. Ne kadar ayıp. CHP'ye gittik, kamuya açık iş birliği yapalım dedik, Kılıçdaroğlu ‘Yan yana durmak bize zarar verir’ dedi “ itirafıyla açıklamıştı. Fakat dediğim gibi 7 Haziran ve 1 Kasım 2015 seçimleri, CHP-HDP aşkının filizlenme süreçleridir. CHP “HDP barajı aşsın” anlayışıyla adeta seberberlik başlatmış ve bunda da başarılı olmuştu. Düşünün ki, dönemin Cumhuriyet Halk Partisi Dış Politikadan Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı ve İstanbul Milletvekili Murat Özçelik bile "Ailece HDP’ye oy verdik" itirafında bulunmuştu. CHP İstanbul Milletvekili Şafak Pavey, seçimlerden sonra Atatürk Havaalanı'nda karşılaştığı Demirtaş’a, 'Birlikte iyi salladık diye düşünüyorum.' demiş, bunun üzerine de Demirtaş ona 'Umarım her şey daha iyi olacaktır. Hep birlikte daha iyisini başarırız” şeklinde karşılık vermişti.

          Bu temennilerini 16 Nisan 2017 referandumunda da gerçekleştirmek istediler. CHP, HDP ve 1 Kasım seçimleri sonrası MHP’den ayrılanlar 16 Nisan referandumunda da “hayır bloku” etrafında birleşmişti. CHP’liler, HDP’liler ve MHP’den ayrılıp henüz parti kurmayanlar beraberce yurt içi ve dışı “hayır” toplantıları düzenliyordu. CHP eski Genel Başkanı Deniz Baykal, Mardin’e kadar giderek HDP’li Ahmet Türk ile birlikte referanduma “hayır” toplantısı yapmıştı.

          24 Haziran 2018 tarihinde gerçekleşen Cumhurbaşkanı ve 27. Dönem Milletvekili Genel Seçimlerinde de CHP-HDP sıcaklığı aynen devam etti. Hepsi birbirini “2. tura kim kalırsa oyumuz ona” diye motive etti. HDP, CHP’nin; İP, HDP’nin seçim bürolarını ziyaret ederek birliklerini güçlendirmeye çalıştılar. Dönemin HDP Sözcüsü Ayhan Bilgen “İkinci tura İnce veya Akşener kalması halinde her ikisini de destekleriz“ açıklamasını bile yaptı.

CHP-HDP öyle bir aşk yaşıyordu ki, 31 Mart yerel seçimlerinde bol bol meyvesini aldılar.

          Resmi nikâhları olmasa da CHP-HDP aşkı dillere destandı. 31 Mart yerel seçim ittifak planlarını Kemal Kılıçdaroğlu ve Ahmet Türk arasında yapılan gizli görüşmede netleştirmişlerdi. Otelde gizlice buluşmuşlardı ama deşifre olunca Ahmet Türk konuşmak zorunda kalmıştı.

           Ahmet Türk gizli toplantının deşifre olması sonrası 2018 Kasım ayında RS FM'de Yavuz Oğan'a yaptığı açıklamalarla Kemal Kılıçdaroğlu'nun "HDP'yle ittifak görüşmeleri yapmadık" sözlerinin nasıl yalan olduğunu bir bir anlatmıştı:

          Yavuz Oğan: (Kemal Kılıçdaroğlu ile yemek) Nasıl oluştu bu yemek meselesi? Biraz bilgilendirir misiniz bizi?



          Ahmet Türk: Tabi bir yemek değildi. Sabah kahvaltısında bir araya geldik. Arkadaşımızın eski milletvekili o partiden. Böyle bir görüşmenin mümkün olup olmadığını sordu. Ben de 'Niye olmasın' dedim. Yani bu teklif bizden gitmedi. Görüşme teklifi. Onlardan geldi. (Kemal Kılıçdaroğlu'ndan) Seçmen başında doğru kararlarla, doğru adaylarla gerçekten bu yerel seçimlerde daha başarılı olmanın artık kaçınılmaz olduğunu hepimizin görmesi gerek. Demokrasiyi savunabilecek, demokrasiyi esas alan, demokrasi prensiplerini uygulayabilen ve bunu yürütebilen bazı yerlerde, o adaylar etrafında bütünleşmek gerek diye düşünüyorum.

         Yavuz Oğan: Az önce aktardığınız düşüncelerle paralel miydi? Yani bazı kritik illerde memnuniyetsiz olan seçmenin tamamını kapsayacak CHP de paralel mi yani?

        Ahmet Türk: Evet inanıyorum ki söylediklerimiz biraz etkili olur. Çünkü söylediklerimiz doğru şeylerdi. Yapılması gereken şeylerdi. Sayın Kılıçdaroğlu’nu biliyorsunuz. Öyle çok açık konuşmaz.

Yavuz Oğan: Dinledi mi sizi?

        Ahmet Türk: Söylediklerimi hep onayladı. Yani yapılması gereken, yürütülmesi gereken politikalar konusunda karşı çıkmadı.

        Kemal Kılıçdaroğlu ve Ahmet Türk arasında gerçekleşen bu konuşma sonrası 31 Mart yerel seçimlerine yönelik CHP-HDP arasında siyasi ittifak anlaşması netleşmiştir.

        HDP İstanbul’da, İzmir’de, Adana’da, Mersin’de, Antalya’da, Ankara’da, Hatay’da ve daha birçok yerde aday çıkarmayarak oylarını ve desteklerini CHP’ye vermişti. Kandil’den de her gün CHP’ye destek verme açıklamaları yapıldı. Açıklama yapmayan bir tane teröristbaşı kalmamıştı. Terörist Demirtaş HDP’lilere “CHP ve İYİ Parti’ye oy verme” çağrısı yaptı. HDP Eş başkanları, CHP’ye sürekli “Bizim sayemizde kazanacaksınız”  hatırlatması yaparak adeta baskı oluşturuyordu. Nihayetinde HDP’nin desteğiyle bu illerin çoğunda kazanan CHP oldu. CHP-HDP yancısı İP de kazanılan yerlerde kutlama organize eden oldu. Bu belediyelere 3-4 müdür, 3-4 şef yerleştirince değmeyin İP’teki keyiflere…

        CHP-İP, HDP yükünü taşırken çok zorlanıyor. HDP kendini kullanılmış hissetmemek için son zamanlarda arka arkaya “Aramızdaki ittifakı açık seçik yaşayalım” çağrısında bulunuyor. CHP’nin HDP’den vazgeçmesi elbette mümkün değil ama ihanet yükünü bu toplumda taşımakta zorlanıyorlar.

        En son Bolu’da yaşanan CHP-HDP kavgası buna bir örnektir. CHP’li Belediye Başkanı Tanju Özcan’ın HDP’yi aşağılamalarına kızan HDP Bolu İl Başkanı İbrahim Yolci savcılığa başvurarak, "CHP, 31 Mart’ta verdiğimiz 4 bin oyu iade etsin" demiş…

        Bu HDP, Bolu’da yaptığı gibi İstanbul’da, Ankara’da, İzmir’de, Hatay’da, Mersin’de, Adana’da, Antalya’da aynısını yaparsa CHP aldı başına belayı… Şu trajikomik hallere bakar mısınız, savcılığa başvurarak oylarını istiyorlar.

        HDP’nin  “oylarımızı verin” diyerek savcılığa gitmesine dair tartışmaları görünce Nasrettin Hoca’nın şu fıkrası aklıma geldi.

Nasreddin Hoca'nın bir komşusuna borcu vardır.
Derken borcun ödeme günü gelir ama Hoca'da para yoktur.
Hoca'nın hanımı ise Hoca'dan da telaşlı bir şekilde “Nereden bulmalı, nasıl ödemeli?” diyerek evin içinde dönüp durmaktadır.
Bir süre hanımının halini izleyen Hoca, gülerek komşusunun evine doğru gider. Hanımı Hoca'nın arkasından bakakalmıştır.
“Komşu, benim sana bugün ödemem gereken borcum vardı ya!” der Hoca. “Evet” der komşusu.
“İşte ben o borcu bugün ödeyemiyorum” der Hoca ve evine gelir.
Şaşkın şaşkın bakan hanımına da “Bırak, şimdi onlar düşünsün” der.

        HDP’nin CHP’ye, CHP’nin HDP’ye borçlarını hatırlatıp birbirlerine ittifak hatırlatması yapması onların meselesidir ama bunların ihanetlerine de artık dur deme zamanıdır. HDP savcılıkta oyları için oynaşsa da, CHP; HDP’ye vefasını ödemekten vazgeçmez. Sırf İstanbul ve İzmir’e bakın, direkt HDP kazanmış gibi belediye başkanları vardır. Bolu’daki CHP-HDP kavgası kimseyi aldatmamalıdır.

        Geçtiğimiz hafta Almanya'nın başkenti Berlin’de gerçekleşen "Bölünmüş mü yoksa birleşik mi? Orta Doğu'da Kürt sorununun çözümünde güncel fırsatlar ve perspektifler" adlı konferansa CHP milletvekili Sezgin Tanrıkulu, HDP Eş Genel Başkanı Mithat Sancar, HDP'li eski vekil Ertuğrul Kürkçü, 2 yıl önce milletvekilliği düşürülen HDP'li Ahmet Yıldırım ve YPG/PKK'nın Suriye'deki üst düzey elebaşlarından İlham Ahmed katılıyor ve toplantıda terör örgütü PKK’nın talepleri dile getiriliyorsa, CHP-PKK-HDP ittifakı ve iş birliği tam sürat devam ediyor demektir.

        17 Ağustos 2013  tarihli İmralı tutanaklarında, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nu kastederek "Kemal'e selamımı söyleyin" diyen teröristbaşı Öcalan demek ki, bugünleri görerek selam iletiyormuş… Teröristbaşı Öcalan kendisine gelen ve BDP Eş başkanı Selahattin Demirtaş, BDP Grup Başkanvekili Pervin Buldan ve BDP milletvekili Sırrı Süreyya Önder’den oluşan heyete ayrıca “MHP karşı çıkabilir. CHP gelse iyi olur. İkna etmeye çalışın” diyordu. MHP çözüm sürecine elbette çok sert bir şekilde karşı çıktı ama CHP 2015 yılından itibaren  tamamen PKK’nın kontrolünde HDP ile yoldaşlık yapar duruma geldi. 

         CHP’nin HDP’ye, HDP’nin de CHP’ye muhtaç bir şekilde aşkları devam etmektedir. Her aşkta kavga olur. En ufak kavgada ayrılık beklemeyin.