Kuşku yok ki Türkiye, terörden en çok zarar görmüş ülkelerin başında geliyor. Siyasî, sosyal ve ekonomik zararlar öyle büyük boyutta ki, bu yaraların sarılması Türkiye için kolay olmuyor. Bunun üstüne bir de komşu ülkelerdeki otorite boşluğunda neşet eden terörizmin yarattığı tehditler gelince, Türkiye’nin sınır ötesi operasyonlar düzenlemesini kaçınılmaz kılıyor. Suriye’nin huzur ve güvenliği sağlanmadan, terörün Türkiye’nin gündeminden çıkmayacağı kabul edilmeli.

Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı Operasyonları Suriye’de, Pençe Harekâtı da Irak’ta terörü yatağında temizleme niyetinin somut göstergeleri oldu. ABD ile varılan mutabakat çerçevesinde Fırat’ın doğusundaki terör koridorunu, barış koridoruna çevirmeye yönelik harekât hazırlığı da Türkiye’nin güvenliği ve huzuru için kaçınılmaz. Bu konuda Türkiye’nin çok kararlı bir tutum sergilemesi, PKK’nın Suriye’deki uzantısının da kısa zaman içinde başının ezileceğini gösterdi. Hâl böyle olunca, hem terör örgütü hem de terörist seviciler endişeye kapıldı.

Türkiye, bir yandan Türkiye içerisindeki terör destekçilerini etkisiz hâle getiriyor bir diğer yandan da Suriye’nin ve Irak’ın içlerinde askerî operasyonlar icra ediyor. Türkiye hem içte hem de dışta terör örgütleri ile mücadele ederken, birçok provokasyon ihtimali ile de karşı karşıya kalıyor. Buna mukabil, PKK sevici çevreler, Türkiye’yi terörle mücadele kararından vazgeçirmek, halkın TSK’ya ve hükûmete olan inancı ve desteğini kırmak, Türkiye’yi uluslararası baskı altına almak için türlü oyunlar kurmaya çalışıyor.

Türkiye’deki PKK destekçilerinin belini kırmak amacıyla Hakkâri, Van ve Şırnak kırsalında 2300 komandoyla yürütülen “Kıran” operasyonu çok yerinde bir adım oldu. Bu operasyon sayesinde, Türkiye’nin sadece yurt içinde yürüttüğü mücadele değil, yakın zamanda başlayacak Suriye operasyonları ve sürmekte olan Irak operasyonları da rahatlayacak. Zira, Türkiye’nin sahada daha rahat davranabilmesini engellemek için yurt içinde karışıklık çıkarmak isteyebilecek PKK destekçileri, bu suretle etkisiz hâle getirilecek.

Türkiye’nin, Suriye’de elini güçlendirmeye devam etmesi, PKK ile uzlaşma arayışında olan Esad rejimini de rahatsız etmişe benziyor. Türk gözlem noktasına hareket etmekte olan askerî konvoya düzenlenen ve sivillerin ölümüne sebep olan hava saldırısı, bu rahatsızlığı ifşa etti. Ancak yurt içinde ya da dışında yaşanacak bu tür provokasyonlar, Türkiye’nin terörle mücadele etme kararlılığını kırmak bir yana, bilakis, bu mücadelenin neden bir mecburiyet olduğunu ortaya koyuyor. Dolayısıyla, teröre destek veren belediye, STK, şahıs veya herhangi bir kuruluş ve hatta ülke, muhakkak surette Türkiye tarafından cezalandırılmalıdır. Türk askerine ve çıkarlarına yönelik her türlü saldırı, şüphe yok ki misliyle karşılık bulmalı, Türkiye’yi yolundan çevirmeye kalkanlar pişman edilmelidir.

Türkiye’nin, Afrin’den Kandil’e uzanan bir güvenlik hattı oluşturma planı yeni değildir ve bu plan Fırat Kalkanı ile fiilen başlatılmıştır. Devam eden operasyonların her biri, nihaî hedef olan Türkiye’nin PKK belasından kurtulma hedefine yönelik atılan adımlardır. Bu adımlar atıldıkça, yeni hamleleri engellemek isteyen dahilî ve haricî bedhahlar kıpırdanacak, çaresizlik içinde çırpınacaktır. Ancak, kim ne derse desin ve ne yaparsa yapsın, Türkiye’nin terörü bitirme konusundaki tavrı bu şekilde sürdüğü müddetçe, korkunun ecele faydası olmayacaktır.