Yeni koronavirüs nedeniyle dünyanın çalkantı içine girdiği 2020 yılı sonrasında dünya büyük kırılmalara gebe görünmektedir. Dünya ekonomisi nisan-mayıs itibarıyla radikal şekilde yavaşlamış, birçok ülkede üretim kapanmıştır. Ulaşım durmuş, ülkeler giriş ve çıkışlara kapanmıştır. İnsanlar evlerden çıkmamakta ve buna rağmen iş ve hayatlarının gereği olan faaliyetleri yapmaya çalışmaktadır.

Evlerden ya da ofislerden, ama bir araya gelmeden, uzaktan yürütülen birlikte iş yapma eğilimi artmaktadır. Kamu faaliyetleri ve vatandaş ile iletişim de yine uzaktan yerine getirilmektedir.

Diğer yandan 20 yaş altı ve 65 yaş üstü kişilerde zorunlu olmak üzere insanların çoğunluğu uzun haftalarca evde kalmıştır. Evde kalma, iletişim ve etkileşim süreçlerini değiştirmektedir. Maltz’a göre yeni yeni bir fenomenin kabullenilmesi için 21 gün gerekmektedir. Başka araştırmalara göre alışkanlık oluşumu için gereken süre ise 40 gün ya da 66 gündür. Evde kalma süreci uzadıkça bu iletişim ve etkileşim yöntemlerinin alışkanlık yaratacağı görülmektedir.

Tüm “uzaktan” kelimeleri aslında içinde teknolojiyi barındırmaktadır. Yeni koronavirüsün hayatımıza ne yaptığı ve teknolojiyi hayatımızda nereye koyduğu, bir “olay sonrası incelemeye” muhtaçtır. Bu incelemelerin ise çok geniş bir alanda yapılması gerekmektedir. Bu alanlar en azından, iş, finans, devlet-siyaset-vatandaş ilişkisi, güvenlik, sağlık, bilişim, sanayi ve ticaret olabilecektir.

Yakın dönemde Cumhurbaşkanının konuşmalarında geçen, 2023’te Türkiye’yi bölgesinin ve dünyanın lideri yapma hedefi de, MHP Lideri Devlet Bahçeli’nin 1992’lerde dillendirmeye başladığı, 1997’den beri de parti vizyonu olarak ortaya koyduğu “2023 Lider Ülke Türkiye” hedefi de, belki kaderin bir cilvesi, korona sonrası dönem ile oldukça ilintilidir. En hafifinden düşünüldüğünde, salgın süreci ile güç ve pozisyon kaybedecek ülkelerin yerlerinin doldurulması, daha organize bir politika ile ise, orta ve yüksek teknoloji alanlarında üretim ile daha fazla kendine yeterlik, süper hızlanan dijital dönüşümde arz noktası haline gelebilme, lojistik pozisyonun ve doğal kaynakların verimli kullanımı yanında gıdada kendine yetebilme ile bu vizyona ilerleyiş hızlanacaktır.

Son 1 aydaki kararnamelerde belli başlıklarda ek gümrük vergilendirmesi incelendiğinde, bunların bir kısmı kısa vadeli döviz çıkışının engellenmesi için olabilir. Oldukça fazla başlıkta ise yukarıda bahsettiğim orta ve yüksek teknoloji alanlarında üretim ile daha fazla kendine yeterlik hedefi için, parça, ham madde ve yarı mamullerin de Türkiye’de üretimine bir yönlendirme görünüyor. Bu vizyon ile ilintili planın bir sonraki aşamasında ham maddeden nihai ürünlere doğru ilerlemeli ve kritik yüksek teknoloji ürünlerinde ve dijital dönüşümün doğal parçası olan ürünlerde de gümrük bariyerleri yükseltilmelidir.

Önümüzdeki birkaç ayda, korona sonrası dönemi irdelemeye devam edeceğiz.

Sağlıcakla kalın.