Lüküs araçta devrimci marşı
İktidarı silah yoluyla ele geçirecekti. Desteklediği devrimci teori onu Gerilla-Militan yapmıştı.
Okuduğu fakülteyi terör yuvasına çevirdi. Yurttaki odasını cephanelik olarak kullanıyordu.
Filistin’de silahlı saldırı eğitimleri aldı.
Türkiye’ye dönünce kendi terör örgütünü kurdu. Çok can yaktı.
Polis kurşunladı. Adam kaçırdı.
Masum bir kadını rehin alıp yaraladı.(!!!)
Elinde kan vardı, yüreğinde kan vardı; fikri kandan besleniyordu.
Yani anlayacağınız, insan sevgisiyle lebe leb dolu bir hümanistti! Bir sevgi kelebeğiydi. Ara sıra oraya buraya konardı!
Solcuydu. Sosyalisti. İleride kesin Sosyal Demokrat olacaktı!
En gözde eylemi de İş Bankasını soymak oldu.
Solcu olduğu için soydu bankayı…
Üstelik soyduğu banka CHP’nin bankasıydı!
‘Atatürk’ü örnek alıyorum’ diyordu… Fakat o bankayı da Atatürk kurmuştu!...
***
Büyük “devrimciydi”…
Atatürk Cumhuriyetini yıkacak; İsmet Paşamızın İkinci Adam olduğu üniter devleti “halklara ayırarak parçalayacaktı”!
Olmadı. Yapamadı. Hazin bir sonu oldu.
***
Geçtiğimiz gün takvim yaprakları Altı Mayıs’ı gösteriyordu.
Solcu basın Deniz Gezmiş, Hüseyin İnan ve Yusuf Aslan ile ilgili haber üstüne haber yaptı. Birkaç eski kulağı kesikten anılar, ondan bundan alıntılar yazıldı, çizildi, yayınlandı.
En şaşırtıcı ve tepki çeken anma programı da “bir siyasi kurumun” Milletvekili ve İzmir il başkanı tarafından yapıldı.
VİP bir araçta gidiyorlardı… Maybach’tı belki de kim bilir… Hani şu çok çok çok pahalı olanlardan… Yalan olmasın Mercedes Vito veya Volkswagen Transporter nevi bir başka araçta olabilirdi…
Ama araba çok lükstü, iç mefruşatı deri ile kaplanmıştı. Araçta televizyon, buzdolabı, çamaşır makinası, bulaşık makinası, yatak olabilen koltuklarında ısıtma sistemi ve sağlam bir müzik tesisatı da vardı…
Bu çok lüküs aracın içinde “bir siyasi partinin” iki Büyük Adamı marş çığırıyordu…
Deniz Gezmiş’li, Sosyalizmli o marşı söylüyorlardı. Sosyal Madde aracılığı ile bunu paylaşmışlardı. Ve ikisi de solcuydu, sosyal demokrattı. Devrimciler ölür, devrimler ölmez diye bir nakarat tutturmuşlardı.
Aracın mini barında buz gibi içecekler olmalıydı… Üşürlerse koltukların alttan ısıtma sistemini çalıştıracaklardı…
Onlar marş söylüyorlardı. Muhtemelen Deniz’in soyduğu bankada hesapları da vardı. Doğru ya banka zaten CHP’nin bankasıydı. Bankayı Atatürk kurmuştu! Ama Atatürkçü Deniz o bankayı soymuştu!
Onlar marş söylüyordu. Çok da gururluydular… Arabanın içi de çok rahattı.
***
Dokuz yüz Yetmiş iki yılının 24 Nisan’ıydı…
Deniz Gezmiş ve arkadaşlarını adli idam kararı TBMM’de milletvekillerinin de onayına sunuldu.
CHP Milletvekilleri hiç şaşırtmadı. 28 CHP Milletvekili hemen “Evet asılsın” dedi, 2 CHP Milletvekili “çekimser kaldı”, 67 CHP Milletvekili ise o gün ortalıkta hiç görünmemişti!
Kim bilir belki onlar da marş söylemeye gitmişti!!!
Deniz Gezmiş ve arkadaşları bu “evetlerle” idam edildi.
LİDER BAHÇELİ’NİN İRADESİ
Terörsüz Türkiye için son kavşağına gelindi.
PKK Terör Örgütü geçtiğimiz gün itibariyle fesih kararı aldıklarını açıkladı.
Lider Devlet Bahçeli’nin iradesi tam manasıyla hükmünü ortaya koydu.
Tabii ki hala kavrayamadılar. Meseleyi düşünce planında dahi doğru bir zemine oturtamıyorlardı. Çünkü Siyasal yetersizlikleri kadar entelektüel kifayetsizlikleri de vardı.
***
Biz şu hakikattin altını yine çizelim;
Esasen bu bir içtihattı. Türkiye’yi düştüğü cendereden kurtaran bir içtihat…
Kırk yılı aşkın bir süredir hiçbir sosyoloğun ve ideoloğun; hiçbir devlet adamının ve siyasetçinin; hiçbir teorisyenin ve stratejistin yapamadığı bir içtihat!...
Muhteşem bir zamanlama ve emsalsiz bir planlama ile sorunu kuşatan; tecrübe, akıl ve iman ile duruma hâkim olan; Türk Devlet Geleneğine ve felsefesine dayanan; tarihten güç alıp geleceğe yön verebilen bir iradeydi bu…
Bu Büyük Türk Devlet Adamı Lider Devlet Bahçeli Beyefendi’nin iradesiydi…
Yine tarihe şerh düşmüş, yine zamana parantez açmıştı.
***
Hayırlı pazarlar efendim…
