Şaşı bak şaşır!
Bir Holivut filmi “Vantage Point”… İsmi Türkçe’ye “Bakış Açısı” olarak çevrildi. Tipik ABD propagandası özelinde fakat senaryosu ve kurgusu itibariyle son derece dikkat çeken bir eser… İzlemenizi tavsiye ederim.
Filmde ABD Başkanının İspanya ziyareti sırasında bombalı bir saldırı düzenleniyor. Saldırıda ABD başkanı kurtuluyor ama onlarca kişi hayatını kaybediyor. Film de işte burada başlıyor. “Teröristler kim ve bu saldırıyı nasıl gerçekleştirdiler?”
Suçluların yakalanması için görevlendirilen iki ajan, beş görgü tanığından aynı olayla ilgili beş farklı hikâye dinliyor…
Hâlbuki olay aynı… Zaman aynı… Yer, teröristler, kullanılan araçlar ve yaşananlar da aynı… Fakat buna rağmen farklı beş tanık, “kendi bakış açılarına göre beş farklı ifade” veriyor…
Beş farklı zihin yapısı, beş farklı kimlik, beş farklı patoloji…
Fakat doğru bir tane… Hadi gel de bul bakalım.
***
Şimdi de bir futbol maçına gidelim…
Sahada kıyasıya bir mücadele var… Oyuncular, orta hakem ve yan hakemler maçı birebir yaşıyorlar… Yedek kulübelerindekiler ve sahanın hemen dışındaki görevliler de mücadelenin en yakın takipçileri.
Tribünlerdeki taraftarlar göz kabiliyetleri sayesinde pürdikkat maçı izliyorlar…
Maçı televizyon naklen veriyor. Maç spikeri izleyiciler için müsabakayı anlatıyor…
Maç aynı zamanda radyodan da canlı olarak da neşrediliyor.
Ha bir de maç ile ilgili haberleri ancak yarın okuyabilecek gazete karileri var!
Durun durun! Unutmadan maça gitmedikleri halde Sosyal Madde’den maç ile ilgili yorum yapan fanatikleri de unutmayalım…
***
Evet, maç devam ediyor. Tamda bu sırada takımların birinin ceza sahasında bir olay gerçekleşiyor. Hücum eden takımın oyuncusu yere düşüyor…
Ve zamanı durduruyoruz: Durdur Uğurcuğum!
Olay ceza sahası içinde… Oyuncu kendini yere mi attı? Yoksa düşürüldü mü?
Oynat Uğurcuğum…
Hakem gördüğünün(!) kararını verdi, düdüğünü çaldı! Bu karar ne kadar doğruydu, bilinmiyor…
Saha karıştı. Düşen oyuncu ve takım arkadaşları “faul yapıldı, penaltı var!” isyanıyla hakemin başına toplanıyor…
Defans oyuncusu ve arkadaşları ise “müdahale topaydı, o kendini yere attı. Sizi aldattı.” savunmasında hakeme itiraz ediyor.
Orta hakem pozisyona çok yakın, yan hakemlerden biri diğerine göre olayı daha iyi gördü… Yedek kulübesindekiler de takımlarının lehine heyecanla ayakta. Biri faul diyor, diğeri müdahale topa…
Saha kenarı görevlileri de yerlerine ve tuttukları takıma göre bir kanaat taşıyor…
Taraftarlar da tabii ki takımlarının yanında!!!
Maçı televizyondan naklen izleyenler de hem anlatıcının hem de tekrar görüntülerinin kamera açılarına göre karar vermiş durumda!…
Radyodan dinleyenler mi? Spiker ne anlattıysa ona inanmak zorunda!
Ya ertesi gün gazeteden okuyanlar?... Gazete kimi tutuyorsa onu kabullenmek zorunda!
Sosyal Madde’den takip edenler mi?... Troller ne derse ona “iman etmek ve tıpkı bir keşiş gibi bunun misyonerliğini” yapmak zorunda.
***
İşte durum tam da bu… Pozisyon hakkında hiçbir bilgisi olmayanlar nedense sesleri en çok çıkanlar…
Maçı radyodan dinleyen kardeşim! Sen maçı izlemedin. Hiçbir olayı, hiçbir pozisyonu görmedin, spiker ne dediyse ona inanmaya mecbur oldun! Ne olur cehaletinle bizi yorma!
Maç ile ilgili haberleri gazeteden okuyan arkadaş! Sen de okuduğun o gazetenin yayın politikasından ve senin beynine yaptığı saldırılardan dolayı her şeyi yanlış ve eksik biliyorsun! Beynin bir pelte gibi muhallebi kıvamında… Anlam dünyan o gazetenin yahut o politik televizyonun sınırladığı kadar. İleriye geçemezsin, lütfen yapma!
Hele hele olayı Sosyal Madde’den takip eden ahmak kardeşim, ya sana ne demeli? Zekâ seviyesi, anlama, algılama ve yorumlama kapasitelerinin ortalamanın altına düştüğü bu zeminde akıl oynatanların aslında aklını oynattıklarını hala anlamadın mı?
Pazarlama stratejisi, partizanlık ve ruh hastalarının yalan-yanlış paylaşımlarına kurban gittiğine bakmıyorsun, üstüne gelip bizleri yıpratıyorsun. Yapma kardeşim, yapma arkadaşım, yapma! İnan akli muvazenen bizi şüpheye düşürüyor. Yapma!
***
Evet, “Bakış Açısı” önemli… Şaşı bakarsan şaşı görürsün!
Nerede durduğun, hangi kaynaklardan beslendiğin, ruh sağlığın, çevresel faktörler, mahalle baskısı ve psikolojik durumun kanaatlerinin oluşmasında çok etkili. Kabul!
İyi de mübarek neden kendi kaynaklarından beslenmiyorsun da muhalif ve muarızlardan besleniyorsun? Güvenmen gerekenlere değil de hiç güvenmemen gerekenlere kapılıp gidiyorsun! Adamlarla ne gibi bir ortak noktan var. Bir söyle ya hu!
