Vahşi Batı
Bozkurtlar Romanının en sevdiğim bölümü Yamtar ile Hristiyan Papaz arasında geçen tartışmadır.
Bana kalırsa Türklerin İslam’ı kabulündeki mantığı en güzel şekilde anlatan yazar Atsız’dır.
***
Hiç değişmedi Batı… Hep kan emdi. Ezdi, sömürdü, yok etti… Tarih ötesinden Vahşi Tanrılar edinmişti… Canavarlaşan, birbirini öldüren, analarına, kız kardeşlerine tecavüz eden tanrılardı bunlar…
Kopamadı Batı bu sapkınlıktan. Vazgeçemedi bu inançtan…
Ne peygamber tanıdılar ne ahlak! Ne din bildiler ne de kutsal kitap!
Değiştirdiler, kendilerine uydurdular.
Hz. İsa tertemiz hayatıyla onların elinde puta dönüştü. Pagan inançlarına benzettiler Hristiyanlığı... İncil kutsal kitap olmaktan çıktı. Tahrif ettiler Allah kelamını.
İSA: BARIŞ DEĞİL, KILIÇ GETİRDİM
Alın size muharref İncil’den bir garabet…
İsa; “Yeryüzüne barış getirmeye geldiğimi sanmayın! Barış değil, kılıç getirmeye geldim. Çünkü ben babayla oğulun, anneyle kızın, gelinle kaynananın arasına ayrılık sokmaya geldim. İnsanın düşmanı kendi ev halkı olacak.” … (Mar.9:41; Luk.12:51-53; 14:26-27)
Batı hâkimiyetindeki dünyadan fitne ve fücur neden eksik olmuyor sanıyorsunuz? İşte muharref İncil ayeti ortada…
Ne beklersiniz bu inançtan? Vahşet, soykırım ve acıdan başka…
YAHUDİ FARKLI MI?
Hz. Davut’un dini de kitabı da… Hz. Musa’nın imanı; Tevrat’ı da hep tahrifata uğradı İsrailoğullarınca…
Hep bu sapkınlıklar din oldu onlar için.
İnançları bu olunca, yaptıkları da farklı olmadı. Kaç Peygamber katlettiler. Kaç dini yok ettiler…
Masum çocuklardan, hayvanlara… Kadınlardan yaşlılara kadar katliamı emreden yine değiştirilmiş Tevrat ve Siyonist Yahudi inancıydı…
***
Batının ve Siyonizmin yaptığı hangi vahşeti yazalım?...
Amerika kıtasındaki Kızılderililerin soykırımla yok edilmesini mi? Afrikalıların katledilip köleleştirilmesini mi? Kuzey Afrika’daki İtalyan, Fransız ve İspanyol vahşetini mi? Almanların katliamını mı? Komünist Stalin’in milyonlarca Türk’ü vahşice öldürmesini mi? Yoksa Gazze’yi mi ya da Ermenilerin yaptığı soykırımları mı, hangisini?...
***
Böyle inançlara sahip olan batı dünyasından ve Siyonist İsrail’den ne bekliyoruz ki…
Dünyayı vahşet alanına ve kan gölüne çeviren sömürgenler bir de çıkıp bize insanlık dersi vermeye kalkmıyor mu? İşte buna dayanamıyoruz!
***
Yeni bir Türk-İslam mucizesi doğmalıdır, doğacaktır… Kim bilir belki yarın belki yarından da yakın!…
***
Bozkurtlar Romanına dönelim, birçoğumuz hemen hatırlayacaktır…
Yamtar, Batı Türk Kaanlığı’na elçi olarak gittiğinde bir Hristiyan Papazın anlattıklarından “Hz İsa’nın Tanrı’nın oğlu olduğunu” duyar…
En başta “Tanrı’nın bir oğlu olmasına” şaşırır Yamtar…
Sonra da Hz. İsa’nın annesinin Hz. Meryem olduğunu ve dahası İsa’nın babasının ve annesinin evli olmadığını da öğrenir…
Bu sapkın duruma karşı da son derece şaşırır Yamtar…
Zira Türk Töresinde evlilik olmadan, çocuk sahibi olmak, aile kurumu -nikâh- olmadan bir arada yaşamak imkânsızdır.
Böyle bir durum Türk Töresine kesinlikle aykırıdır!
Bu sebeple Yamtar, papazın Hz. İsa, Hz. Meryem ve Tanrı üçlemesi ile ilgili söylediği sözleri bir türlü anlayamaz. Bu durum onun aklına ve mantığına kesinlikle uymaz! Bu nasıl Tanrı’dır ki gayr-ı meşru çocuk sahibi olmuştur!…
Ve şöyle düşünmeye başlar Yamtar: “İsa Tanrının oğlu. İsa’yı Meryem doğurdu. Ama Meryem, Tanrının katunu (eşi) değil. Tanrı, İsa’nın babası… İsa’nın anası, babası var. Babası Tanrı… Anası Meryem… ama Meryem, Tanrının katunu değil… İsa….”
Bir türlü işin içinden çıkamayan Yamtar sonunda kendi inancına göre de papaza dersini verir: “Bana bak, koca papaz! Türk Tanrısı, (Türkün inandığı Tanrı) Türk Türesine aykırı iş yapmaz. Sizin Tanrınız Ötüken’e gelirse işi yamandır.”
İmanımızdaki saflığı ve duruluğu; aklı ve ahlakı ne güzel anlatmış değil mi Atsız. Rahmete gark olsun…
VAHŞETİN KAYNAĞI
Dünyada vahşetin ve sömürünün kaynağı sömürgen batı medeniyetinden başkası nedir?
Böyle vahşi, kana susamış ve sapık inanç sahiplerinin egemen olduğu bir dünyada yaşıyoruz işte…
Vahşetle donatılmış din ve inançların sahibi toplumlardan ancak ve ancak sömürü ve soykırım hâsıl olur.
Bu noktada anlamamız gereken inançların ve dinlerin gücüdür…
Artık konuşulması gereken daha doğrusu dünyaya hâkim olması gereken Türk’ün İslam anlayışı ve insani değerleridir…
Şimdi Yunusça, Bektaşça ve Celaleddince söylenmiş gönül dilinin vaktidir…
Türk ve Türkiye Yüzyılı bu dünyaya gebedir…
Türk Milliyetçilerinin Lideri Devlet Bahçeli Beyefendi niye uğraşıp didiniyor sanıyorsunuz?…
