Köylü kavramı, bizlere “toprak” ve "tarımsal faaliyet” kavramlarının çağrışımını yaptırır. O yüzden toprağa en fazla bağlı olan toplum “Köy topluluğu” dur. Çiftçi olan köylü, meşguliyetinin büyük bir kısmı ile toprağa bağlıdır. Yaşamsal ekonomik ihtiyaçlarını topraktan temin eder. Duygu, düşünce ve hayallerinde toprakla ilgili olanlar daha fazla yer işgal eder. Dolaysıyla “köylüler arasındaki sohbetler genellikle tarımsal konular üzerinedir.”

Köy topluluğu toprağa sımsıkı sarılmış sosyal bir yapıdır. Bu yapının şekillenmesinde toprak üzerindeki faaliyetler son derece etkilidir. Coğrafi durumuyla birlikte sosyal yapısı şekli olarak birbirinden farklı biçimde ortaya çıkabilir. “Bazıları küçük bir tepenin etrafında sıralanmış, sırtlarını tepeye dönmüş evlerin ön yüzleri ovaya açılır vaziyette. Bazıları bir dere boyunca uzanmış vaziyette. Bazıları bir orman kenarına yayılmış. Bazıları da karma karışık vaziyette yerleşmiş olabilir.” Hepsinin ortak özelliği üzerine yerleştikleri kara parçasının her türlü zorluklarına, engebelerine karşı uyum sağlayacak biçimde yaşam çabası içinde olmalarıdır.

“Köylünün evi ile tarlası arasındaki mesafenin uzunluk derecesi ile ekonomik fayda zıt orantılıdır.” Mesafe uzadıkça ekonomik fayda azalır. Mesafe kısaldıkça ekonomik fayda artar. Bu bakımdan çiftlik ziraatı köylü ziraatından daha ekonomiktir denilebilir. (Köyde yaşayıp köylü olmak başka, köyde yaşayıp çiftçilik yapmak başka bir şeydir.)

Her bir tarımsal faaliyet alanında, yetiştirilen ürünün yetişme tarzına uygun; günlük, haftalık ve yıllık çalışma şekli vardır. Çalışma saatleri, dinlenme zamanları ve ayları hepsinde ayrı ayrıdır. İş için sarf edilen dikkatin derecesi, zamanın uzunluğu, aralıkları ve teknik bilgileri o tarımsal faaliyetin ihtisas alanlarına göre birbirinden farklı köylü tipleri ortaya çıkarır.

Şehrin kalabalık nüfusuna karşılık köyün seyrek nüfusu aslında şehir ve köyün sosyal hayat alanlarındaki yaşayış şekillerini de ayırmaktadır. Bir şehirlinin sosyal hayat alanında; “izdiham, gürültü, karışıklık, huzursuzluk, yüksek ücretli kiralar, yüksek gıda-giyim fiyatları, trafik güçlükleri, duman, pis hava, sinir bozucu haller ve diğer semtlerden de gelen etkiler” insanlar üzerinde izler bırakır. Buna karşılık şehir sosyal hayat alanının birtakım avantajları vardır. “Sayısız sosyal ilişkiler, bütün ihtisasların ve hizmetlerin elde edilebilirliği, yüksekokullar, şehrin kültürel avantajları içine katılma fırsatı, akıllı evler vb.” şehir hayatının avantajları olarak sayılabilir. Şehirli tabiatın mucizelerini internet, cep telefonu, sinema, tiyatro, nadiren gazetelerde ve ara sıra gidilen pikniklerde görebilir.

Köylü coğrafi faktörlerle yüz yüzedir. Dolaysıyla köylü şehirliden çok daha fazla organik çevreden etki alır. “Köylü tabiatın kucağında her zaman açık havada yaşar ve yaşayan canlı varlıklarla meşgul olur. Adeta tabiatın organik çevresi ile yüz yüzedir.” Şehirli için organik çevre, “çoğu zaman kapalı duvarlar arasında vücuduna musallat olan bulaşıcı hastalıklar ve mikroplardan ibarettir.”

Köy sosyal hayat alanındaki faaliyetler yönünden düşünülünce gizli işsizlik durumu fazlasıyla görülebilir. Fakat iktisadi emniyetsizlik köylü için şehirli kadar ciddi tehlike arz etmez. “Hemen her köylünün kendi malı olan oturacağı bir evi vardır.” Köyde kiracılık müessesi çok az görülen olaylardandır. “Köylü-çiftçi mesleği babadan oğula devredilen bir niteliktir.” Köy sosyal yapısı dışına çıkmak, köyü terk etmek gayesiyle yatay hareketlilik son yıllarda oldukça fazladır. Dolaysıyla köylü-köy kökenli insanlar toplumun her kademesinde karşınıza çıkabilir. Bir bakmışsınız, polis, genel müdür, hâkim, doktor, devlet memuru, politikacı, tüccar, esnaf aklınıza gelebilecek her meslek dalından olabilirler.

Ayrıca köyde yaşayan nice çiftçiler tanıyorum, hatta öyle çiftçiler var ki, yabancı dil biliyor, tarımı uluslararası boyutta takip ediyor, okuyor, yazıyor değme Türk aydınlarına şapka çıkarttırır cinsinden... Ama ekmek parasını çiftçilikle kazanıyor!

“Köylü şehirliye göre daha pratik insandır.” Son yıllarda özellikle şehirli olmayı ve şehirde yaşamayı çok cazip gösterseler de aslında köylü şehirliye acıyor, üzülüyor… Şehirli başkalarının emrinde çalışıyor, ay sonunu zor getiriyor; memur için de bir ömür boyu çalışıyor sahip olacağı ya bir ev ya da bir araba o da alabilirse diye... “Köylü açık sözlüdür; tabiata ve dolaysıyla hakikate yakındır.”

Son söz: Toplumumuzun her ferdi köken itibarı ile köylüdür; sonuçta hepimizin köylü bir geçmişi illaki vardır. Tek fark, kimimizin köy kökeni 300 sene öncesine, kimimizim ki 100 sene öncesine dayanır. Benim gibilerin ise köylülüğü hiç bitmez. Çocukları olur köylüdür, okuryazar olur gene köylüdür, üniversite bitirir gene köylüdür. Köylülükleri asla bitmez!

Sağlıcakla kalın…