YILDIRAY ÇİÇEK / TÜRKGÜN

Dün, bu köşede terör örgütü PKK ve FETÖ’nün “Diriliş” mesajlarını değerlendirmiş ve FETÖ’nün yargıda güçlendirilmeye çalıştığını vurgulamıştım. Elbette bu sadece bizim görüp yorumladığımız bir mesele değildi. Türkiye’de terör örgütü FETÖ konusunda duyarlılığı olan herkes bir kripto hareketliliği gördüğünü ifade ediyor. Bu durum, ete kemiğe bürünmüş açıklıktadır. 3 bin kripto emniyet personelinin deşifre olması hala bu yapının uyuyan hücrelerinin olduğunun işareti iken, FETÖ’den ihraç edilmiş 450 yargı mensubunun Danıştay tarafından tekrar göreve getirilmiş olması da “Ne oluyor?” sorgulamasını artırmıştır.

Cumhurbaşkanı Erdoğan da Mısır dönüşünde gazetecilerin soruları karşısında bu gelişmelerle ilgili “FETÖ bataklığını kuruttuk ancak sinekleri temizleme işimiz daha devam ediyor. Biz FETÖ'nün iç yüzünü anlatmaya, onlarla her alanda mücadele etmeye devam edeceğiz. Danıştay'ın aldığı bu karara da sessiz kalmamız mümkün değil. Nasıl ki Anayasa Mahkemesi’nin aldığı bazı garip kararlarda Cumhur İttifakı olarak tepkisiz kalmıyorsak, bunda da sessiz kalamayız.” şeklinde değerlendirmelerde bulundu. Hiç kimseye hukuksuzluk, adaletsizlik yapılmasın, FETÖ ile alakası yoksa elbette FETÖ’cülükle suçlanmasın. Fakat kılıktan kılığa giren FETÖ’cüler karşısında çok dikkatli olunmalıdır. Kripto bir yapının, FETÖ’yü yargıda ve birçok alanda tekrar diriltmeye çalıştığı kendini çok bariz gösteriyor. Belki de teröristbaşı Fethullah Gülen bu gelişmeleri karşısında “Diriliş” mesajları vermektedir.

MHP Lideri Sayın Devlet Bahçeli, uzun zamandır devlet içindeki kripto damarın varlığına uyarı yapmaktadır. Geçtiğimiz hafta MHP’nin 55. yıl dönümüne yönelik düzenlenen programda yapmış olduğu konuşma içerisinde Devlete yuvalanan, varlığımızı ve birliğimizi riske atan, hala aktif olan kripto damar ile FETÖ benzeri her türlü yapının kararlılıkla ve kesinlikle üzerine gidilmelidir.” uyarısında bulundu.

Terör örgütü FETÖ’nün, 15 Temmuz hain darbe girişiminde ve öncesinde gerçekleştirdiği birçok alçaklık Türkiye’nin varlığını, geleceğini düşünen herkese büyük dersler vermiştir. Bu yapının sızıp da hain emeller peşinde koşmadığı kurum neredeyse kalmamıştı. Bunların sızdığı kurumlarda hangi hukuksuzlukları, adaletsizlikleri, vicdansızlıkları yaşadığımız herkesin hafızasındadır. Yargıda FETÖ’den ihraç edilip tekrar göreve getirilen yargı mensuplarının bundan sonra vereceği hangi karar hukuka ve adalete uygun olur ki? 15 Temmuz 2016 sonrası ihraç edilen kişilerin 2024 yılına kadar geçen sürede yaşananlar onlara içindeki intikam ateşini yaktırmaktan başka ne yapabilir? Ya da daha can alıcı soruyu soralım. Madem FETÖ’cü değillerdi niçin atılmışlardı?

Anayasa Mahkemesi başta olmak üzere yargı içindeki kurumlar terör örgütü mensuplarını kurtarmak için adeta sistemli bir çalışma içindedir. PKK, FETÖ, DHKP-C mensubu olursan zaten yargılanmaya bir adım önde başlıyorsun. Türkiye Cumhuriyeti’nin varlığını yasalar çerçevesinde koruması gereken bu yapılar, Türkiye Cumhuriyeti’ni yıkmak isteyenlere moral ve enerji vermekten başka ne yapıyor? Hem PKK hem FETÖ, bu gelişmeler ışığında nasıl “Diriliş” mesajları vermesinler ki?

Nerde bir terör örgütü mensubu varsa, Türkiye Cumhuriyeti adına hareket etmesi gereken Anayasa Mahkemesi gibi kurumlar onlara “Hak ihlali” kararları vererek Türk devletini suçlu hale getirmektedir. Bu durum, PKK ve FETÖ gibi emperyalist yapılara hizmet eden örgütlere “Diriliş” hali gözükmez de ne olur?

Türkiye’yi korumak için PKK-FETÖ irtibat ve iltisaklı kripto damara dikkat. O damardan melanet akıtmaya devam etmek istiyorlar.

Editör: Bilge Güler