“İsmail Küçükkaya’nın sunacağı programı izlemeyeceğim” demişti…

Devlet Bey ne kadar haklıymış…

Millet boş yere ekrana kilitlendi…

Binbir tantanayla yapılan program, fare doğurdu…

İsmail Küçükkaya’nın “gafla” başlayıp “gafla” biten sunumu amatörceydi…

“Adayları” tanıtırken Yıldırım için “Cumhur İttifakı adayı” dedi; İmamoğlu için “Millet ittifakının İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı” dedi…

Yani onca “tarafsızlık” lâkırtısı bile, kafasında “Ekrem İmamoğlu yandaşı Sözcü-Fox”un gerçek yüzünü engelleyemedi…

*

YSK’nın kararı kesin ve değişmeyeceğine göre, adaylar da seçim için orada olduklarına göre, Küçükkaya’nın acemice “Bu seçimi niye yapıyoruz? Neyin seçimi?” sorusu algıya yönelikti.

Ekrem Müdafa Bey, “Babalar Günü vesilesiyle CHP’nin klişe Atatürk imzalı, kırmızı renkli kalemle mesaj vermeye kalktı, karambole gitti…

18 gün sonra mazbatası elinden alınınca programın başından sonuna kadar “31 Mart gecesi…” dedi, “kul hakkı” dedi durdu… Derdi “mazlum ve mağdur”u oynamaktı…

3 dakika sınırlaması buna fırsat vermedi.

Müdafa Efendi, seçimin yenilenmesi kararını neredeyse Anadolu Ajansı’na yıkacaktı…

Kendisi için medyada dillendirilen “yalan-yalancı” kelimelerinden o kadar sıkıntılı ve muzdaripti ki, peşpeşe ortaya çıkan “doğru olmayanlarını” nasıl açıklayacağını şaşırdı…

31 Mart öncesinden beri ortaya çıkan yalanların üstüne “Ben yalan konuşmam, aile terbiyem müsaade etmez” deyince seyirciler gülmüştür herhalde!

Jest ve mimiklerinden tedirginliği ve Yıldırım’a sataşarak zaman kazanma sevdası aşikârdı…  Yancı medyasının yaratmaya çalıştığı “sevgi pıtırcığı Ekrem”den eser yoktu!

Yıldırım’ın, Ordu Valisi’nden özür dilemesini istemesine rağmen, laf kalabalığında işi geçiştirdi…

Ve Binali Bey’den bir gol:

“18 günlük icraatınızda aldığınız kararları imzalarken İstanbul’da mıydınız, Ankara’da mı?”

Cevap yok!

*

Hiçbir soruya cevabını vermedi Bay Müdafa…

Akıl hocalarının “31 Mart sonucunu kullanıp mazlum ve mağduru oyna” tembihinde bulunduğu belli…

Sonra Binali Bey’den ikinci gol:

“Belediye verileri sürekli yenilenir, yedekleme ayrı şey, birilerine verileri kopyalatmak ayrı şey, neden kopyalattınız?”

Mırın kırın…

Ve Küçükkaya’nın sonunda hedefi saptırabileceği “FETÖ’yle ilişkiniz oldu mu?” sorusunu duymazlıktan geldi Ekrem Bey…

“Terör örgütleriyle işim olmaz” diyebildi sadece…

Sosyal medya, “Bay Müdafa’nın FETÖ okulları ve televizyonundaki faaliyetleri” ve “PKK’lı Demirtaş için söylediği sözler ve HDP destek mesajları” ile yıkıldı!

Binali Bey, “Hiç olmadı! Hiç!” diye net kestirip attı…

*

“Ben o belediyeden partizanlığı kaldıracağım” diyen…

Ekrem Bey, aklınca Sayıştay raporları ile sıkıştırmaya kalktı.

Başaracaktı neredeyse ama “Belediyenin vakıf ve derneklere maddi yardımlarından” söz edince yine topu taca attı.

Binali Bey’den üçüncü gol burada geldi:

“Kanun gereği belediyeler hiçbir dernek ve vakıfa para aktaramaz!”

Ve dedi ki: “Partizanlık yapsaydık, belediyesi CHP’li İzmir’e o kadar büyük yatırımları yapmazdık!”

*

Program öncesi MHP’li Erkan Akçay’ın bir açıklamasıyla keyfimiz yerindeydi…

Bahçeli, inadına “mitili İstanbul’a atınca” belli ki korkmuş Y-CHP’li Özgür Özel…

Ne yapayım derken, MHP’nin araçlarının yeline takılmış… Bir sürü zırva laf…

MHP Grup Başkanvekili Akçay, Y-CHP’nin cırcırını konuştuğuna pişman etmiş…

Komedi gibi…

Bir de “İçi boş Küçükkaya programı”ndan sonra…

Haber kanallarını gezerken, “mal bulmuş magribi” gibi ekranda yoruma koşan gazetecileri görünce gülmekten kırıldık…

Hele Fatih Altaylı’nın belediye başkanlarından “Wikipedia’yı serbest bırakacağım” sözü beklemesi… Hele hele “seks kanallarını açın” isteği?  İyi bir pazar gecesi eğlencesi oldu vallahi…

Ey millet, işte görün memleketin medyasını!