Her seçim öncesi Türkiye’ye ayar verme, seçimleri dizayn etme ve yönetime gelecek partilere ödev verme hadsizliğini yapan ABD ve Batı ülkeleri; Türkiye için önemli bir adımı ifade eden 2023 seçimleri için yine ağzındaki baklayı çıkarmaya başladı. Özellikle 15 Temmuz hain darbe girişiminden sonra gerçekleştirilen referandum ve seçimlerde bu açık ve doğrudan müdahale girişimlerinin birçok örneği oldu.

Bu saldırıların önemli nedenlerinden biri elbette Türkiye’de iktidar değişikliği istemeleridir. Tabii ki bu değişikliği isterken yerine ikame edecekleri siyasi partileri kullanılabilir bir yönetime çevirmek için açık çek vermekten de geri durmadılar. Meselenin en hazin noktası da ülkemizde ABD ve Batı’nın eliyle iktidara yürümek isteyen partilerin varlığıdır. 6’lı masanın lokomotifi CHP’nin Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun ABD, İngiltere ve Almanya seyahatlerinin arkasında yatan sebep de bu değil midir? Para bulmaya gittiğini söyleyen Kılıçdaroğlu’na neyin karşılığında kesenin ağzını açacaklardır? Tabii ki işbaşına gelirse “kukla” olması karşılığında…

ABD eski Başkanı Trump’ın ulusal güvenlik danışmanı John Bolton tarafından yapılan küstahça açıklamalar, İngiliz The Economist dergisinde Türkiye aleyhine yayınlanan makale ve İsveç’in Türkiye karşıtı eylemlere göz yumarak Kuran-ı Kerim’in yakılmasına sessiz kalması gibi gelişmeler mevcut iktidar üzerindeki baskıyı artıma amacından başka bir şey ifade etmiyor. İktidar aleyhine yapılan bu girişimlerin muhalefetin lehine dönmesi arzu ediliyor. Muhalefet partileri de bu durumdan memnuniyetini, “bu saldırılar Cumhur ittifakına yarıyor”, “Bu açıklamalar AKP’nin işine yarar” açıklamalarıyla dile getiriyor.

İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, “Son günlerde yurt dışı kaynaklı, Türkiye’ye ve iktidara yönelik aleyhte eleştirileri takip ediyorum. Her seçim öncesi, dozu yüksek bu çıkışlar toplumumuzu rahatsız ettiği gibi fayda sağladığı kişi ve kurumlar da bellidir” diyor. Bir TV kanalında yaptığı yorumda Saadet Partili Bülent Kaya da “Erdoğan’ı överken iyi de eleştirirken mi kötü? Bu açıklamaları neden gündeme taşıyoruz. Biz de onlar hakkında yorum yapıyoruz, eleştiriyoruz. Onlar bize karşı çıkıyor mu” sözleriyle değerlendiriyor.

Bu değerlendirmeler ABD ve Batı’nın muhalefet partilerine kaldıraç olan açıklamalardan duyulan memnuniyetin derecesini gösteriyor. “Biz de yapıyoruz” ifadesi bile baştan aşağı saçmalık değil mi? Biz sokaklarımızda İncil veya başka bir kitabı mı yakıyoruz? Bir ülkenin devlet başkanının maketini ayağından mı asıyoruz? Ya da bir ülkenin bayrağını mı yakıyoruz? Ya da seçim dönemlerinde o ülkelerin iç işlerine karışıp propaganda mı yapıyoruz?

İktidara gelmek için dışarının ağzına içine bakan 6’lı masanın müdavimleri “biz tam aradığınız iktidarız” demek için olmadık taklalar atıyorlar. Mesela ABD seçimleri sonrası resmi sonuçlar dahi açıklanmadan Biden’i tebrik etme yarışına girmeleri, Sınır dışı terör operasyonlarına karşı çıkmaları, tam bağımsız ekonomi politikalarına takoz olmaları, yerli ve milli savunma sanayiinden hesap soracaklarını belirtmeleri gibi örnekler bu taklalardan bir kaçıdır. Bunlara bir de İP Başkanı Meral Akşener’in Diyarbakır’da yaptığı açıklama eklenmiştir.

Akşener, “Mesele cumhuriyeti sözde, özde sahiplenmekse, mesele silahlara veda, kan dökmeye de tövbe etmekse, mesele her türlü musibetin karşısında çelikten sarsılmaz bir biz olmaksa, biz varız. Biz konuşan Türkiye’den yanayız” diyerek sonu gelmiş PKK terör örgütüne can suyu oluyor. Diyarbakır’a gittiğinde teröre karşı nöbet tutan Diyarbakır annelerini ziyaret etmeyen Akşener, iktidara gelirsek çözüm sürecinin sahibi olacağız diyor. Mehmetçiğe silah bıraktırıp, Kandil ile anlaşacağını söylüyor.

Demirtaş’la kahvaltı kesmiyor, Karayılan’la 5 çayı planlıyor…

6’lı masa inceden inceye Türkiye karşıtlarının değirmen suyuna girip, onlar ne düşünüyorsa kendileri aynı düşüncede olduklarını her platformda ispat ediyorlar.

Sırada, bel bağladıkları kaçak suç örgütü elebaşı Sedat Peker var. Ondan gelecek iki cümle, bir video, üç twit ile iktidara gelebileceklerinin hayalini kuruyorlar.

Başkalarının elinde oyuncak olanlar Türkiye’de iktidar olamazlar.

En iyi ihtimalle Kukla Tiyatrosunda sahne alırlar.