Hem Teknik Direktör Jorge Jesus, hem de futbolcular lig treninin kaçtığını anlamış olacak ki, inanılmaz asıldılar maça. İlk dakikadan itibaren abluka altına aldılar Sivasspor kalesini. Hücuma katılmayan yoktu, hatta stoperler orta sahaya kadar gelip, önde baskıya destek oldular. Kanatlar hiç durmadı. Arao ön liberoda her topu kesti, rakibe geçit vermedi. Valencia ve Batshuayi çok gezince ceza alanı içerisinde topla buluşamadı. Kapalı ve iyi defans yapan takımlara karşı pozisyon bulmakta zorlanıyor, Fenerbahçe. Hoca her zamanki gibi Arda’yı kenara atmasa ve hücum ikilisinin hemen arkasında oynatsa, hem ara toplar, hem de genç oyuncunun çalımları o arzulanan pozisyonları yaratırdı. Öyle ki, ilk yarıda en tehlikeli üç pozisyonu Sivasspor yakaladı ama kullanamadı.

İkinci yarıya da hızlı başladı Fenerbahçe ama bu kez golü golü bularak. Hem de ne gol, tam jeneriklik. Golden sonra da durmadı, Sarı Lacivertliler. Presle rakibini boğdu. Sivasspor da yıldı bu baskıdan, bir türlü çıkamadı sahasından ve ikinci gol de geldi, üçüncü de.

Sarı Lacivertli camia, ezeli rakiplerinin olmadığı bir kupada rahat rahat finale çıktı. Görünen o ki, taraftarlar da kupa için takımla bütünleşmiş, lig unutulmuş. Kazanılacak bir kupa, hem Jesus’un hanesine eklenecek, hem de koca sezonun tesellisi olacak.

Şimdi önlerinde bir maç var. Kazanılırsa, bu kupa camiayı keser mi, yönetimi kurtarır mı ?

Ezeli rakibe kaptırılan şampiyonluktan sonra işte o biraz zor.