Maneviyatımızın birleştiren güzelliğini, tedbirlerle sınırlandırdığımız bir garip bayram vaktindeyiz. Bayramlarda içimizi titreten o acıklı türküler, ete kemiğe bürünüp yüreğimize kuruldu sanki...

“Nerde o eski normal günlerin kapı zilini susturmayan bayramları”... diyoruz.

Büyüklerimizle bayramlaşırken kaygılanıyoruz. Meğer bir bayram ile ninemizin dizinin dibine çöküp manilerle, türkülerle tüm kaygılardan arınıp şenlenmek , ne büyük lütufmuş ... Yeni normal, kaygıyı evlat edindirdi bize, çünkü bu süreçte ihtiyaç olan tedbir, kaygı dürtüsü ile doğuyor. Samimiyetin ete kemiğe bürünmüş hali olan Türk Milleti için alınan tedbirler biraz zor geliyor, bunu kabul etmeliyiz. Aile kavramını ve değerlerini yitirmiş, modernize olurken çağın çarkları arasında sıkışmış toplumlar için mesafe kuralı, pek de büyük bir farklılık olmuyor. Ancak Türk toplumu için doya doya sarılmaların, samimi muhabbetlerin, sesleri birbirine karıştıran kalabalık misafirliklerin sınırlandırılması oldukça hüzün içeren bir durum..

Tabi her şeyin başı sağlık diyerek bayramı o hep alıştığımız bayramlara nazaran biraz garip geçiriyoruz. Elbette bu durumu hiç umursamayan, tedbirsiz-tehlikeli insanlar da oldukça çok.. Onlar bayramı bayram eden o samimiyeti tedbirle korumayarak sağlıklı, mutlu ve huzurlu günleri tehlikeye atıyorlar. Hep samimiyetten... Samimi olarak şu virüse karşı kalkan oluşturup samimiyetlerimizi korumalıyız. “Mangalsız yaşayamam” , “Gel sarılalım” , “Kestiğimiz kurban bizi korur” ... diyerek *virüsle ringe çıkanlar, nakavt olurlar.* Kurbanı, virüse kurban etmeyelim ...

Kurbanlar; sağlığın, paylaşımın, bereketin müjdecisi iken virüsün elçisi olmasın.

Yakılan mangallar, yarın ciğerimizde tütmesin.. Mesafesiz sofralarda yenen lokmalar boğazımıza dizilmesin.. Sarılmalarımız bizi soğuk yoğun bakımlara itmesin.. Kesilen kurban bizi korumaz, tedbirsiz teslimiyet, emanete hiyanettir ve hakka girmektir. Bedenimiz bir emanet onu sağlıklı tutmalıyız; zihnimiz bir emanet onu paslandırmamalı ve düşünerek sağduyu ile davranmalıyız; İnsanlara karşı duyarsızlık hakka girmektir virüsün elçisi olup kimseyi sağlığından etmemeliyiz...

“Bana bir şey olmaz” diyerek duyarsız davranan birinin bir seri katil ile ne farkı vardır..?

Aynı bencillik, aynı umarsızlık.. Sadece biri tasarlayarak yapıyor, diğeri umarsızca ve plansızca; birilerinin hayatı ikisinin de umrunda değil.

Tedbirsiz ve özensizseniz, birine uzattığınız el, bir cinayet aletine dönüşebilir. “Sağlıklı bayramlar!” dilekleriniz, eğer maskeniz yoksa ters tepip sağlıksız günler getirebilir.

Kurban “et yeme bayramı” değil ki, kurban İsmail’dir.. Bizim İsmail’imiz kim..? Bunu kavrayan ruh , sağduyu ile İsmail’ini Kurban ettiğine olan emanetini korur, işte samimi Müslüman da odur. Biz ki şükrün hürmetiyle Rabbe kurban veriyoruz, “her şey O’nundur” diyoruz.. O’nun olanı, O’nun rızasına talip olup O’na kurban edip paylaşıyoruz.. Bu rızaya talim olan şükür ve teslimiyet bayramında, Rabb’in olanı tehlikeye atarak samimi bir ibadet olur mu ..?

Samimiyetlerimizi samimiyetle koruduğumuz, İsmail’imizi de onun mutlak sahibini de kavradığımız ve emanetin kıymetini bildiğimiz

“Sağlıklı” Bayramlara...