Uzun bir zamandır herkes Kovid-19 sonrası bizleri nasıl bir dünyanın beklediği üzerine tahminlerde bulunuyor, gelecekte nelerin olabileceği üzerine kafa yoruyordu.

Örneğin ekonomide salgın sonrası dönemde bir iyileşmenin olacağını söyleyenler de vardı, bugün yaşanan sıkıntıların daha üzerinde büyük krizlerin yaşanabileceğini tahmin edenler de vardı.

Gelecek, şüphesiz herkesin merak konusu…

Bizleri ve bizden sonraki nesilleri nasıl bir dünya bekliyor?

Dünya salgınla mücadele döneminde âdeta kendi içine kapandı, bizler evlerimize kapanırken devletler de kendi içlerine kapandı.

Kimisi salgının çözümü için kafa yordu, kimisi de kafasını kuma gömdü.

Sonuç olarak salgının bitmesi için tek yol olan aşı bulundu, uygulanmaya konulmasıyla birlikte Kovid-19 karanlık tünelinin sonundaki ışık göründü.

Bu ışık insanoğluna bir umut kapısı aralarken aynı zamanda salgın dönemini vites düşürerek geçiren küresel emperyalizmin kumpaslarını arttırmasına neden oldu.

Asya’dan Avrupa’ya, Afrika’dan Orta Doğu’ya yaşanan tüm darbeler/darbe girişimleri, iç karışıklıklar, toplumsal çalkantılar ve çıkarılmak istenen çatışmalar küresel emperyalizmin Kovid-19 sonrası dönem için attığı işaret fişekleridir.

Ve küresel emperyalizm bu fitne ateşini yalnızca bizden uzak coğrafyalarda harlamamaktadır.

Zira yanı başımızda kurulan tuzaklar bizzat bizim bölgesel istikrarımızın bozulmasını hedeflemektedir.

Ukrayna ile Rusya arasındaki gerilimi tırmandırmak isteyenler bir tek Karadeniz’de tansiyonu yükseltmekle kalmıyor, aynı zamanda Yunanistan’ı maşa olarak kullanarak Doğu Akdeniz’i de karıştırmayı istiyor.

Suriye’deki terör örgütü PKK/YPG’yi silahla, mühimmatla donatıp destekleyenlerin gayesi de belli…

Kovid-19 sonrası dönemde birçok şey geçmişteki gibi olmayacak fakat aşılama ile salgının biteceğine dair öngörülerin yapıldığı şu günlerde küresel emperyalizmin ve uşaklarının attığı adımlardan görünen, onların geçmiş alışkanlıklarını bırakmayacakları yönünde…

ABD’si, Avrupa’sı, onların karşısında yer alan Çin’i, Rusya’sı ülkeler arası cepheleşmeleri derinleştirmenin, husumet bloklarını kalabalıklaştırmanın, içerisinden geçtiğimiz olağanüstü dönemden yeni bir olağanüstü döneme adım atmaktan başka bir işe yaramayacağını görmezler, göremezler.

Türkiye küresel ve bölgesel ölçekte oynanan bütün oyunları doğru okumaktadır.

Zillet ittifakının kaynattığı yalan ve dedikodu kazanları, amiral, diplomat, milletvekili eskileri yayımladıkları bildiriler ile küresel emperyalizmin ekmeğine yağ sürerken, Cumhur İttifakı üzerine aldığı sorumluluğun bir gereği olarak meselelerin düğümünü Türkiye’nin çıkarına olacak şekilde çözmek için adımlar atıp stratejiler belirlemektedir.

Bu durumda küresel emperyalistler ve kuklalarının başarılı olma ihtimali yoktur.

Onlar ne kadar plan yapsalar, ne kadar oyun kursalar da karşılarındaki Türk milletinin çelikten iradesini aşabilirler mi?