Dünya tüm ekonomik risklere rağmen "yeniden inşa" temeli üzerinden büyük bir "Sanayi ve Teknoloji Atılımı"na hazırlanıyor, Türkiye de bundan payını alıyor. Son 4 yılda gerek devlet teşvikleri gerekse müteşebbislerin cesaret ve sermayelerinin gücü ile birçok yatırım Türkiye'de de yapıldı. Daha önce ithalatla edinilen kimyadan elektroniğe birçok alanda çalışma yapıldı, fabrikalar kuruldu, bunların tamamının üretime geçmesi ise an meselesi.

Bu üretim faaliyetlerinin tamamı teknolojiyi içinde barındırıyor. En basitinden bir kimyasal bileşenin üretim sürecindeki makinelerden, o kimyasalın mühendislikle tasarımına teknoloji var. Alışılagelmiş birçok ürün de artık akıllı ve bağlantı doluyor. Örneğin nihai ürün olarak bir akıllı otomobil de teknolojik, yazılım ile yürüyor ve ağa bağlı.

Teknolojinin artarak ilerleyeceği, bağlantıların da (connectivity) artarak ilerleyeceği, siber güvenlik anlamında saldırı yüzeyinin büyüyeceği ve bu anlamda tehditlerin ve karşılığında gerekli olan güvenlik önlemlerinde genişleyeceği bir döneme hızlı bir şekilde girdik. Birbirine bağlı teknoloji, bir anlamda siber, hızlı şekilde yayılırken siber güvenlik zafiyetlerinin pandemisi de eli kulağında bir risk olarak yaklaşıyor.

Bu teknik ilerleyişlere ek olarak dünyanın güvenlik temelinde de değişimler olmaktadır. Dünyanın "barış içinde" düzeni, bölgesel ancak küresel etkisi olabilecek çatışma ve savaşlar ile bozulmaktadır. Dünya, sanki bir ittifaklar oluşumu gibi daha keskin şekilde taraflara ayrılmaktadır. Bu taraflılık da teknoloji üretim ve tedariğini etkilemektedir.

Bugünün dünyasında, her iş alanı kendini akıllılık çerçevesinden değerlendirmeli, nihai ürün ve çözümlerine nasıl akıl ve bağlantı katacağını düşünmelidir. Akıl ve bağlantı, yazılım ve siber güvenliği üretim süreçlerine ve ürünlere getirecektir. Ayrıca siber güvenlik riskleri, bir kamu, üretim ya da servisler operasyonunun ana risklerinden hale gelmektedir.

Küresel çatışma hareketlerinin sonucu olarak belirginleşen kutuplar tüm tedarik ve üretim süreçlerini etkilemektedir. Bundan 10 yıl önce belirginleşmeye başlayan "bölgesel tedarik" eğilimleri artık "yerli tedarik" gerekliliğine dönüşmüştür. Dünyadaki tüm üretim merkezleri, mikro bağımlılık ile bağlı olduğu sağlayıcıları olabildiğince yerel tedariğe çevirmeye çalışmaktadır. Örneğin ABD koca bir yarı iletken endüstrisini Çin’den ABD topraklarına getirmeye çalışmaktadır.

Dijital / Siber Vatan

Tedarik güvenliği ile beraber siber güvenliğin de alelade bir bilişim ihtiyacı olmadığı, bunun dijital vatanın güvenliği ile ilgisi kavranmaktadır.

Dijital servislerin, bu yeni, "veri dünya düzeni" diyebileceğimiz, verinin ve veri üzerinden yürüyen süreçlerin kritikliğine oturan yapısı, siber güvenlik ihtiyaçlarını ve dijital sınırların güvenliğini kritik hale getiriyor. Bununla beraber artık "Dijital Vatan" (Siber Vatan) konsepti de yerleşmeye başlıyor.

Elektrik Mühendisleri Odası Ankara Şubesi’nin Ankara Ticaret Odası ile beraber düzenlediği Siber Vatan ve Savunma Ulusal Çalıştayı da tam da böyle bir dönemde Siber Vatan kavramının ve çerçevesinin tartışılması için bir ortam oluşturmuştur. Etkinlik ile; dijital vatan (siber vatan), dijital sınırlar, dijital hukuk, dijital ekslav, siber farkındalık, siber güvenlik, veri dünya düzeni, dijital emperyalizm, dijital sömürgecilik, veri sömürgeciliği, dijital münhasır ekonomik bölgeler, dijital dezenformasyon, siber anarşi, siber terörizm, siber sivil savunma, siber yedekler, siber güç, topyekûn harp, siber caydırıcılık gibi birçok konu tartışılmıştır. Bu ve benzeri çalıştayların devamı oldukça önemlidir. Zira dünyanın soğuk savaşın bittiği dönemdeki gibi büyük değişikliklere gebe olduğu aşikârdır.