Siz herhangi bir televizyon kanalında eski DYP’li, eski ANAP’lı veya eski DSP’li sıfatlı birinin boy gösterdiğine şahit oldunuz mu?

Ya da herhangi bir gazetede eski komünist, eski sosyalist veya eski liberal sıfatlı birinin röportajına yer verildiğini gördünüz mü?

Böylesi bir duruma şahit olamaz, göremezsiniz…

***

Ama “eski MHP’li”, “eski Ülkücü” sıfatı verilen figüranların televizyonlarda boy gösterdiğine ya da gazetelerde çarşaf çarşaf röportajlarına yer verildiğine tanık olursunuz.

Hem de uzun yıllardan beri…

Peki, bu durumun nedenini hiç sorguladınız mı?

***

MHP’de siyasete başlayan fakat daha sonra parti parti gezip ideoloji değiştirme çılgınlığı yaşayan bu tiplerin neden hep başlangıç noktaları referans alınıyor?

Bu isimler gittikleri yeni adresleriyle değil de Ülkücülükten fersah fersah uzaklaşmalarına rağmen neden hâlen “ülkü devi” olarak gösteriliyor?

Başbuğ Alparslan Türkeş’in karşısına dikilmiş, Lider Devlet Bahçeli’ye bayrak açmış ve kim MHP’ye operasyon çekmeye kalkışmışsa onun yanında yer almış isimler neden “Ülkücü efsane” gibi lanse ediliyor?

***

Bir malın alıcısı neredeyse oraya pazar kurulur derler…

Sayıları az da olsa içimizden MHP’ye akla hayale gelmeyecek iftiralarla saldıran kara propagandacıların akıntısına kapılanların varlığı bu fitne pazarının her daim açık olmasına sebep olmuştur.

Kara propagandacılar bilseler ki onların fitne fırtınası kayadan bir toz tanesi koparamıyor, fırtınayı bir kenara bırakın yalan rüzgârı dahi estirmeye cüret edebilirler mi?

***      

Şimdi size bu fitne pazarına son verecek bir kitap önerisinde bulunacağım…

Artık doğruyu yalandan, sadakati ihanetten, iyiyi kötüden ayıracaksınız…

Nasıl mı, gazetemizin başyazarı Yıldıray Çiçek’in geçtiğimiz günlerde Berikan Yayınevi’nden çıkardığı “Kutsanmış Ağabey Sendromu” kitabını okuyarak, okutarak…

***

Bu kitap sayesinde geçmişte Ülkücü Hareket’i hedef alanların ve yazılan senaryolara figüran olanların aslında neyin peşinde koştuklarını, hangi ihanetlerin altına imza koyduklarını, ne tür vefasızlıkları gösterdiklerini öğreneceksiniz…

Böylece gelecekte benzer girişimlerde bulunmaya yeltenenleri gözünden tanıyacaksınız…

Sayın Çiçek, kitabıyla ilgili en büyük temennisini “Ülkücü gençliğin bu sayfaları satır satır okuması, kim dava adamı kim davayı satan hepsini mukayese etmesi” olarak belirtiyor, bu temenni sizce de Ülkücü Hareket’i hedef alanların ipliğinin pazara çıkartılması adına gerçekleştirilmeyi hak etmiyor mu?