Libya krizindeki siyasî taraflar, 6-10 Eylül tarihleri arasında Fas’ın Buznika şehrinde bir dizi görüşme gerçekleştirdi. Libya Devlet Yüksek Konseyi ile isyan lideri Hafter’in siyasî müttefiki Akile Salih’in başkanlığındaki Temsilciler Meclisini bir araya getiren ve “Libya Diyaloğu” olarak adlandırılan bu görüşmeler hakkında değerlendirmelerde bulunan UMH Başbakanı Fayiz Es-Serrac, “Devlet kurumlarının birleştirilmesi ve parlamento ile başkanlık seçimlerinin yapılması için yeni bir sürecin altyapısına hazırlandığını” ifade etti. Görüşmeler, ülkedeki üst düzey kurumlara getirilecek isimlerin atama kıstasları hakkında uzlaşıya varılması ve eylül ayının sona ermeden tekrar toplanma kararının alınmasıyla neticelenmişti.

Bu görüşmelerin ardından Libya’da önemli gelişmeler yaşanmaya başladı. Örneğin Hafter 12 Eylül’de ocak ayından beri durdurulan petrol üretiminin yeniden başlayacağını duyurdu. Hafter’e bağlı güçlerin uyguladığı blokaj yüzünden yaklaşık dokuz aydır ülkenin petrol kaynaklarının yüzde 80’inden fazlasına ev sahipliği L yapan doğu bölgelerinde petrol üretim ve ihracının durmuş olduğu ve bunun ülke ekonomisine ciddi darbe vurduğu düşünülürse, bu da önemli bir gelişmeydi. 14 Eylül’de ise ülkenin doğusunda Hafter’i destekleyen sözde hükümet, Tobruk’taki Temsilciler Meclisi Başkanı Akile Salih’e istifasını sundu.

Bu noktaya varmadan önce, 21 Ağustos’ta Serrac ile Akile Salih arasında bir ateşkes kararının alınmış olduğunu ve Serrac’ın Mart 2021’de genel seçim ve başkanlık seçimi çağrısı yaptığını da hatırladığımızda, son bir ayda Libya’daki sürecin gidişatını ciddi derecede etkileyecek gelişmelerin yaşandığı söylenebilir. Son olarak, Başbakan Fayiz Es-Serrac, ekim ayında görevini bırakmak istediğini duyurdu. Bütün bu gelişmeler, Cenevre görüşmeleri öncesinde tarafların attığı stratejik adımlar olarak değerlendirilebilir.

Ekim ayında BM gözetiminde Cenevre’de gerçekleştirilecek görüşmelerde, taraflardan ülkenin batısı ve doğusunda bölünmüş haldeki idarî birimleri birleştirmek ve bir seçim takvimi belirlemek için yeni bir başkanlık konseyi yapısı üzerinde uzlaşmaları bekleniyor. Yani, Cenevre’de tarafların doğu-batı şeklinde bölünmüş bir ülkeden siyasî ve idarî açıdan birleşmiş bir ülke ihdas etmesi umut ediliyor. Bunun gerçekleşip gerçekleşmeyeceğini zaman gösterecekse de şimdiden bakıldığında uzlaşının çok da muhtemel olmadığını söylemek mümkün.

Her ne kadar Hafter’in petrol üretimi ve ihracına yol vermesi gibi ülkenin geneli için olumlu gelişmeler yaşanıyor gibi görülse de, aslında Hafter’in müzakere masasında kendine bir yer edinmek çabasında olduğunu görmezden gelmemek gerek. Böylelikle Hafter, kendini meşru bir muhatap olarak kabul ettirmek istiyor. Dolayısıyla, taviz veriyor görünmesine aldanmamak gerek. Zira petrol üretiminin yeniden başlaması, Hafter’in ülkeyi bölen bir isyana liderlik ettiğini ve bu süreçte binlerce insanı katletmiş, savaş suçları ve insanlığa karşı suçlar işlemiş bir cani olduğu gerçeğini değiştirmeye yetmez.

Üstelik Hafter’in Libya Başbakan Yardımcısı Ahmed Muaytik ile ülkede petrol üretimi ve ihracatına tekrar başlanması hususundaki anlaşmasının Libya Devlet Yüksek Konseyi tarafından kabul görmemesi, Hafter’in meşru muhatap olarak tanınmak istenmediğine de işaret ediyor. Libya Devlet Yüksek Konseyi Başkanı Halid el-Mişri, anlaşmanın Temsilciler Meclisi, Başkanlık Konseyi, Devlet Konseyi, ve Libya Merkez Bankasının kanuni yetkilerine karşı bir hak ihlali olduğunu kaydederek anlaşma ile ilgili soruşturma başlatılması çağrısı yaptı.

Bütün bu gelişmeler, Cenevre’de kurulacak müzakere masasının nasıl şekilleneceğini belirleyecek. Bu masada Hafter’e yer açılmaması, Libya’nın geleceğinde bu eşkıyaya rol verilmemesi gerekiyor. Türkiye’nin tavrı ve atacağı adımlar, masadaki tarafların kim olacağında önemli bir etken olacak.