Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, geçtiğimiz hafta yaptığı açıklamasında doğrudan Rusya’yı hedef alırken, Rusya’nın Ukrayna ile olan savaşı kazanmaması gerektiğini Fransa’nın da bu amaca ulaşmak için Ukrayna’ya destek amacıyla “asker göndermek” dahil tüm araçları kullanacağını ifade etti. Geride bıraktığımız gün ise Rusya makamlarınca Fransa’nın Ukrayna’ya ilk etapta iki bin asker göndermek için hazırlıklara başladığı iddia edildi.

2022 yılında Macron Rusya’yı küçük düşürmemekten bahsederken gelinen aşamada ise Rusya’yı net olarak karşısına almış durumdadır.

Tarihsel süreç itibarıyla Rusya ve Fransa arasında Avrupa’nın liderliğine sahip olmak adına kimi zaman açık kimi zamansa daha örtülü bir şekilde mücadele süregelmiştir. Fransa’nın 19. Yüzyılda Rusya karşısında mağlup olması Fransa açısından Batı liderliğini elde etme fırsatının kaybolması anlamına gelmiştir.

21. yüzyılın kendine haiz şartları altında dönüşen ve değişen dengeler ile beraber devletlerin de bu sistem içerisinde alışılagelmişten uzak politikalar geliştirdiği ve bu politikaların da yeni koşulları yarattığı açıkça görülebilmektedir. Almanya’nın AB içerisindeki liderliğinin zayıflaması, İngiltere’nin Brexit sürecinden sonra özellikle de son dönemde Orta Doğu’ya yönelmesi Fransa’nın Rusya tehdidi argümanı ile AB liderliğine yeniden talip olduğu anlaşılabilmektedir.

Diğer yandan Fransa’nın son yıllarda Afrika kıtasında etkinliğini kaybetmeye başlaması ve kıtada yaşanan özellikle de Fransız karşıtı olarak dikkat çeken askeri-siyasi darbelerin perde arkasında Rusya’nın olduğu iddiaları da göz önünde bulundurulduğunda iki ülke arasındaki mücadelenin sadece Avrupa ile kısıtlı olmadığı da görülebilmektedir. Ayrıca Fransa’nın Kafkasya bölgesinde Ermenistan üzerinden Azerbaycan ve Türklük karşıtı politikaları sürerken yine Ermenistan’a sağladığı silah yardımları ile politik desteği kullanarak ülke üzerindeki Rus etkinliğini kırarak Rusya’yı çevrelemeye çalışmaktadır.

Macron, Fransa’nın Rusya’ya karşı başarı elde etmesi durumunda Doğu Avrupa ülkeleri ve İskandinav ülkelerinin de tam desteğini alarak Avrupa’nın liderliğini elde edeceği diğer yandan da Afrika ve Orta Doğu’daki eski sömürgelerine daha güçlü bir şekilde dönebileceği düşüncesi ile hareket etmektedir. Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un son dönemdeki aşırı agresif politikaları Avrupa açısından esasında uzun süredir var olan bir savaş gündemin artık somut bir tartışma haline geldiğini de açık etmiştir. Görünen aşamada Macron’un, Fransız kuvvetlerini Ukrayna’da canlı kalkan haline getirmesi, devam eden süreç içerisinde bir NATO-Rusya çatışmasının zeminini hazırlayabilecek potansiyele sahiptir. Ancak NATO-Rusya arasında yaşanabilecek olası çatışmalar bir yandan Üçüncü Dünya savaşının fitilini ateşleyebileceği gibi yine NATO içerisinde ayrışmaya sebep olabilecek yeni gelişmeleri de beraberinde getirebilecektir.