6’lı masanın adayı olacağına dair Bay Kemal’in hız aldığı günlerdi.

Aday olacağına o kadar inanmıştı ki, hemen hemen her konuşmasında “Benimle misin?” sorusuyla onay istiyor, istediği onayı bir türlü alamayınca da sinirleniyor, “Önümden çekilin” diyerek partililerine ve masaya posta koyuyordu.

Aldığı hız İP milletvekili Halil İbrahim Oral’ın “Alevi olması endişedir” açıklamasıyla kesiliyor, masa ortağı kurduğu bu sözlerle onu hiç kimsenin vurmadığı yerden vurarak şarampolden aşağıya yuvarlıyordu.

***

“Masa adayını neden belirleyemiyor?” sorusuna çekilen dikkat masayı köşeye sıkıştırdığı günlerdi, masanın dikkatleri başka yere çekerek gündem değiştirme çabalarında imdada Karamollaoğlu yetişiyordu.

Karamollaoğlu’nun “Seçim Kanunu değişti, üçüncü ittifak olabilir” sözleriyle işaret ettiği ittifak Davutoğlu tarafından kabul görüp Babacan’a iletiliyordu.

Babacan’ın durumu “Davutoğlu’nun Gelecek-Saadet-Deva ittifakı önerisini parti yetkililerimize sunduk, bir arkadaşımız bile kabul etmedi” sözleriyle izahına cevap Gelecek Partisi kurucular kurucusu üyesinden geliyor, “En büyük hata sizi adam yerine koyup bu teklifi götürenlerdedir” deniliyordu.

***  

Dün masa ortaklarının birbirine koydukları postaların bazıları bunlardı.

Peki, bugünün dünden farkı var mı, elbette hayır…

Bugün bilakis postaların dozajı artmış durumda…

***

Mesela BTP Genel Başkanı’nın “6’lı masaya beni de alın” çıkışı sonrası Meral ablası Hüseyin Baş’ı elinden tutup masaya davet etti.

HDP’nin masanın altına gizlenmesine göz yumanlar BTP’nin masada bir sandalyesinin olmasına karşı çıktı.

Ali Babacan, Akşener’in isteğini nasıl veto ettirdiklerini anlatırken “önceliğimiz masanın genişlemesi değil” sözlerini kullandı.

***

Örneğin geçtiğimiz günlerde Sözcü gazetesini ziyaretinde günah çıkaran Babacan “Keşke 2017’de konuşsaydım” dedi.

Babacan’a cevap, şehit bacısına sarf ettiği sözlerle üne kavuşan İP’li vekil Lütfü Türkkan’dan “Zamanında konuşmamış adamın şu anda ne dediğinin hiç önemi yok benim için” sözleriyle geldi.

Masa üyelerinin ağız dalaşları bunlarla sınırlı kalsa iyiydi, makara başa sarıldı…

***

İP’li vekil Yavuz Ağıralioğlu “Tayyip Bey'in en çok görmek istediği aday, konuşmalarına bakınca... Yıllardır ısrarla ve inatla Sayın Kılıçdaroğlu'nu karşısında görmek istiyor. Ben kaybetme korkusunu dillendiriyorum, endişeli davranıyorum. Bu seçmen isteksizliğini göz ardı etmesek mi diyorum” dedi.

CHP’den cevap “Her evin çocuğunun kusuruyla ilgili kulağı çekilecekse evin reisi çeker. Ben ne diyeyim daha bu böyle olmalı, bunu bekliyoruz” sözleriyle geldi.

Bu son düelloda hem İP’in Bay Kemal’in adaylığına bakış açısı tekraren ifade edildi hem de “kafa karışıklığına neden oluyor” diyerek kaldırılan parti sözcülüğü makamına atanan Kürşat Zorlu’ya “kendi görüşüdür, partimizi bağlamaz” açıklamasıyla Yavuz Ağıralioğlu’nun kulağı çektirildi, yani Akşener bir taşla iki kuş vurdu.

***  

6’lı masada oturanlar ve altına gizlenenler arasında sayısız düello gerçekleşti, görünen o ki gerçekleşmeye de devam edecek…

Kim kime kaç gol attı, hangi parti önde, hangi parti geride bilmiyoruz…

Bu durumu “birlikte iş yapmak üzere toplanan çok sayıda kişiden aynı anda fikirler, aynı anda sesler yükseleceğinden iş yapmak zorlaşır, mümkün olmaz hâle gelir” cümlelerine karşılık gelen atasözü mü açıklar yoksa seçimler yaklaştıkça masada işler karışıyor hepsi vaziyet alma derdine düştü düşüncesi mi karşılar karar veremedim doğrusu…

***

Bir masanın etrafında buluştukları ilk günden beri değişmeyen tek şey var…

Bay Kemal ve onun topladığı masa bir araya gelince mutluluk pozu verse de aslında kimse kimseyi sevmiyor, herkes birbirine “mış” gibi davranıyor…

Kurdukları masada durum bu, maazallah bir de iktidar etme yetkisini alırlarsa kurdukları hükümetin gerçekleştireceği bakanlar kurulunda yaşanabilecekleri düşünebiliyor musunuz?