İlk öncelik fizyolojik: “Yiyecek, su, barınak, uyku”ya karşılık gelir. Sonra “güvenlik, sosyal, aidiyet ve kendini gerçekleştirme” gelir.

6 Şubat 2023 tarihinde ve 04.17 yerel saatinde Şehitkamil ilçesi Sofalaca köyü merkez üssünde 7,7 olan yıkıcı depremden yaklaşık 9 saat sonra 13.24 yerel saatinde Kahramanmaraş ili Ekinözü ilçesi merkez üssünde 7,6 şiddetinde deprem meydana geldi. Bu iki deprem; Güneydoğu Anadolu, Doğu Anadolu, İç Anadolu ve Akdeniz bölgelerini kapsayan geniş bir alanda hissedildi.

Deprem bölgesi, özellikle tarım, sanayi ve turizm alanında ülkemizin en önemli merkezleri arasındadır. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre, “Kahramanmaraş, Kilis, Diyarbakır, Adana, Osmaniye, Gaziantep, Şanlıurfa, Adıyaman, Malatya ve Hatay illerimiz ülkemizdeki 25,3 milyon hanenin yüzde 13’ünü barındırmaktadır.”

Deprem bölgesindeki illerimizin; tarım sektörü ülke milli gelirdeki payı yüzde 14 ve toplam milli gelirden aldığı pay yüzde 9,3’tür. Bu illerimiz bitkisel üretimin yüzde 20,9’unu, tahıllar ve diğer bitkisel üretimin yüzde 12’sini üretirken, toplam işlenen tarım alanının yüzde 14,5’ine, büyükbaş hayvanların yüzde 12’sine ve küçükbaş hayvanların 16,3’üne sahiptir.

Ayrıca afet bölgesinde yer alan iller toplam ihracatın yüzde 8,7’sini gerçekleştirmektedir. 2022 yılında 19,76 milyar dolarlık bu ihracatın, 10,52 milyar dolar ile yarısından fazlası Gaziantep’te gerçekleşirken, Hatay 3,56, Adana 3 ve Kahramanmaraş 1,46 milyar dolar ihracat yapmıştır. Hububat, bakliyat, yağlı tohum ve mamulleri, çelik, tarım ürünleri, tekstil ve ham maddeleri, hazır giyim ürünleri öncü ihracat kalemleridir.

ÜRETİM VE EKONOMİK YAŞAM ŞÜPHESİZ OLUMSUZ ETKİLENECEKTİR. 

Özellikle tarımsal faaliyetlerin durması ekonomik ivme kaybına dolayısıyla da arzda daralmaya sebep olacak ve gıda enflasyonunu yükseltecektir. Depremin etkilediği şehirler, tarım faaliyetleri içerisinde ciddi büyüklükteki alana sahipler. Ciddi boyutta hayat pahalılığı yaşadığımız bu dönem içerisinde depremin de etkisiyle dar ve orta gelirli kesimi en çok zorlayan ise hiç kuşku yok ki ön alınmayan gıda fiyatlarındaki fahiş artışlar olacaktır.

Depremin şiddeti ve kapladığı alan o kadar büyük ki; tarımın yapıldığı kırsal alanlara verdiği zararın boyutları tam olarak çıkarılamamıştır. Acilen “deprem bölgesindeki illerimizin tarım takvimi çıkarılmalı ve koşulsuz destek sağlanarak üretime devam ettirilmelidir.”  Bu kapsamda Tarım ve Orman Bakanı Sayın Vahit Kirişci, çiftçiler için alınan tedbirleri açıkladı ama açıklanan tedbirler çiftçilerin deprem bölgesinde kalıp üretimi devam ettirmesine katkı sağlayacak yeterlilikte değildir. Depremin şubat ayında olmasından dolayı bu illerimizin birçoğunda traktör başta olmak üzere birçok tarım alet ve makineleri park hâlinde, bir kısmı evlerin altlarında, bir kısmıysa kapalı garajlardadır. Dolayısıyla depremden sonra tarım alet ve ekipmanlarının birçoğu kullanılmaz hâle gelmiştir. Özellikle kırsaldaki duruma geniş açıyla bakılmalı, tedbir ve desteklemeler tekrar güncellenmelidir. Tarım sektöründe yapılması gereken kısa vadeli eylemler vakit kaybetmeksizin gerçekleştirilmelidir. 

 DEPREM BÖLGESİNDE HAYAT VE YAŞAM ŞARTLARI ZORLAŞACAK!

Depremde evi ağır-orta hasarlı olan deprem bölgesindeki insanlar yakın akrabalarına ve imkânları ölçüsünde deprem bölgesinden uzaklaşmaya çalışıyor. Çalıştıkları kurumlar yıkılsa bile maaşlarını alabilecek olan grup olarak devlet memurları bu durumda avantajlı kesim olarak görünüyor. Ama yaşadıkları deprem psikolojisini nasıl atlatırlar ve bölgede tüketilen antidepresan ilacı bilinmeyenler arasında…

Deprem sonrası hiçbir yerden geliri olmayan; bağımsız çalışan, yaptığı iş sermayeden ziyade kol ve beden gücüne dayanan işçi, küçük ticarethane sahipleri, vergi veren; esnaf, zanaatkâr, tüccar, küçük çaplı iş adamları ve çiftçiler; reel sektörün çilekeşleri için hayat ve yaşam şartları çok zor olacak. Aynen Kovid-19 salgınında olduğu gibi bu depremin de en büyük zararını reel sektörün çilekeşleri çekecek gibi…

DÜRÜSTLÜK HER ZAMAN YÜKSEK BİR FREKANSTIR!

Sevgili okurlarım “Ne kadar bilirsek bilelim, ne kadar doğru planlar yaparsak yapalım, ne kadar yararlı önerilerde bulunursak bulunalım arkasına güçlü bir siyasi irade koy(a)madıkça başarılı olmak mümkün değildir!” Dolayısıyla bakış açım “tarım siyasetin tam da merkezindedir.” Üstelik te “siyasetsiz bir tarım olabilir ama tarımsız bir siyaset olamaz!” diye düşünenlerdenim.

Dürüstlük birçok din, mezhep ve kültürde bir değerdir. Dürüstlük en iyi siyasettir. Sistemden beslenenler büyüyüp çoğaldıkça dürüstlük küçüldü ve erdem olmaktan uzaklaştı maalesef. Özellikle son dönemlerde sistemden beslenenler sayesinde gerçeklere ulaşılamaz, işin aslı öğrenilemez oldu. Hem ülkenin genelinde hem de tarım sektöründe insanların bazıları bukalemun misali sarı, kırmızı, mavi ve bazıları yeşil gibi sürekli olarak renk pigmentleri içerir oldu.

SİSTEMDEN BESLENENLER VAR!

Hükümete muhalif olan televizyon kanallarından örneğin; Fox TV, Halk TV vb. kanalların muhabirlerinin yaptığı haberi izliyoruz. Onlara göre rastgele bir çiftçi, çalışan veya emekliye mikrofon uzatılıyor. Alınan cevaplar:

-        Gübre, mazot, ilaç pahalı, üretemiyoruz. Traktörüme haciz geldi. Hayat çok pahalı, geçim çok zor, öldük, bittik, mahvolduk diyor.

Bu defa hükümeti destekleyen televizyon kanallarından A Haber, vb. kanalların muhabirlerinin yaptığı haberi izliyoruz. Aynı veya başka çiftçiye, çalışana veya emekliye mikrofon uzatılıyor. Alınan cevaplar:

-        Bu defa hamdolsun kazancımız çok iyi, traktörümü yeniledim. Emekliyim, şükür geçimimizi kolay sağlıyoruz, Allah devletimize ve Cumhurbaşkanımıza zeval vermesin oluyor.

Ülkemiz ulusal basınında siyasetçilerden daha fazla siyaset yapan kanalların ve kalemlerin sayısı az değil! Bir kısım medya, “çamur at izi kalsın” taktiğiyle iktidara yüklenirken diğer bir kısım da “iktidarın avukatlığını” yapmakla meşgul... “A Haber’i izliyoruz dünya bizi kıskanıyor; Fox ve Halk TV izliyoruz ülke yanmış, bitmiş, tükenmiş durumda.” Özetle “sistemden beslenen bir medya var!”

Son söz: Tarım sektörü güvenlik, savunma ve diğer sektörlerden daha önemlidir, daha önceliklidir! Maslow’un “İhtiyaçlar Hiyerarşisi”ne baktığımızda bunu rahatlıkla görebiliriz. İlk öncelik fizyolojik: “Yiyecek, su, barınak, uyku”ya karşılık gelir. Sonra “güvenlik, sosyal, aidiyet ve kendini gerçekleştirme” gelir. Özellikle GIDA GÜVENLİĞİ çok önemlidir!

Yeterince beslenemeyen, gıdadan yoksun bir insan ne kendisini koruyabilir ne ailesini besleyebilir ne de ülkesini savunabilir! Hiçbir aç insan ailesini, bölgesini ve ülkesini savunamaz! 

Saniyeler geçiyor, zaman işliyor ve hayat devam ediyor… Her şeye rağmen deprem bölgelerimizde ÜRETMEYE DEVAM ETMEK ZORUNDAYIZ.

Sağlıcakla kalın…