Yıldıray Çiçek / TÜRKGÜN

Tam da Meral Akşener’in ve partisinin CHP-HDP birlikteliğindeki ihanetlerini başyazı konusu yapacakken, Meral Akşener’in danışmanı Vedat Yenerer’in “Atatürk düşmanlarının, etnik bölücülerin “Apo’ya ev hapsi olsun” ya da “Ege’de Yunan işgali yoktur, hepsi Yunan adası” diyen tescilli işbirlikçilerin, tekrar tekrar üst düzey görevlere getirildiğini içim acıyarak gördüm ve yaşadım. Bana göre il il dolaşıp, mücadele ederek kurduğumuz partimiz zaman içinde Meral Akşener Fun Club’a dönmüş durumdadır.“ sözleriyle istifası medyaya düştü. Bu değerlendirmeler kimseyi şaşırtmaz ama iç bünyeden söylenmesi uyuyanları uyandırması için önemlidir.

Geçtiğimiz günlerde Ankara’da CHP’nin düzenlediği “Uluslararası Dostluk ve Barış Ödülü” töreni vardı. Bu törenin ödüllerine eski Yunanistan Başbakanı George Papandreu ile hain düşünceleriyle popüler olan müzisyen ve yazar Zülfü Livaneli layık görülmüş… Zaten CHP-Yunan aşkı öteden beri var. Ekrem İmamoğlu’nu bile Yunan medyası “Bizim çocuk”, “Atalarının toprağına hoş geldin” diye karşılıyor.

Meral Akşener “Babamın ailesi Yunanistan’a Diyarbakır’dan gitme.” Sözleriyle de bu yakınlaşmaların anlamını çok netleştirmiştir.

Akşener’in son “ihaneti” yahut “ihaneti ödüllendirmesi” de bu ödül töreninde gerçekleşti. Daha geçtiğimiz hafta İsrail’in Haaretz gazetesiyle yaptığı röportajda “Sizce Ermeni soykırımı oldu mu olmadı mı?” sorusuna “Evet, oldu ama çoğu Türk böyle bir şeyin olduğuna inanmıyor.” Şeklinde cevap veren Zülfü Livaneli’ye ödülü Meral Akşener’in vermesi midesizlikte artık onun zirveye doğru tırmandığını gösteriyor. Zülfü Livaneli’nin terörist Demirtaş aşkını hiç vurgulamıyorum. Zaten Akşener’de terörist Demirtaş’ın serbest bırakılmasını isteyen ve serbest kalması halinde onunla evinde kahvaltı yapmak için hazır bekleyen biri. O noktadaki müşterek duruşlarını Ermenici Zülfü’ye eliyle ödül vererek taçlandırmıştır.

Meral Akşener Fun Club’un CHP-HDP ortaklığında yaptığı hiçbir şey artık şaşırtıcı değildir. Meral Akşener’in partisi İP, Türk-İslam düşmanlığında CHP ve HDP’nin yancı kuvvetidir. Bu partinin milliyetçi- muhafazakâr seçmen üzerinde aldatma-kandırma stratejisi etkisini sürdürsün diye hala milliyetçi-muhafazakâr parti sıfatıyla ananlar vardır. Oysa bu parti, kullandığı bu maskesiyle CHP ve HDP’nin projelerine çalışmaktadır. İP’in Genel Sekreteri Cihan Paçacı “CHP’ye ilk kez sağdan oy akışı sağladık.” Sözleriyle bunu itiraf etmemiş miydi?

Bunlar siyasi ve kişisel menfaatlerini sürdürebilmek için CHP’ye sadece oy değil ruhlarını bile taşımıştır. Bunlara “Ülkücü-milliyetçi parti” sıfatını veren, kullanan olursa yüzüne tükürün ve arkanıza bile bakmadan geçip gidin…

Bunlar CHP-HDP merkezli PKK’lıların, Rumcuların, Ermenicilerin savunma ve ödüllendirme bürosu olmuştur. Gerisi hikâyedir.

Editör: Haber Merkezi