Haftalardan beri bu köşe de yazdığımız zaman, bazı arkadaşlarımız tarafından “Ya sen de hep kötü yönden bakıyorsun” tarzından eleştirilere maruz kalmıştık. “Bak ben olacakları yazmıştım” demekte çok doğru değil, ama sezon başından beri Merkez Hakem Kurulu’nun yapmış olduğu uygulamalar, bu hafta yaşanan kaos ortamının habercisiydi. Önceki yazılarıma dönüp bakarsanız, bana hak vereceksiniz. “Her şeyin en iyisini ben bilirim” diye icraat yapmaya kalkanlar en çok yanılanlar ve yanlış yapanlardır. Sayın Zekeriya Alp daha önceki görev yaptığı dönemde eleştiriye açık, eleştirilerden doğruya gitmek için faydalanan bir yönetim tarzı sergiliyordu. Ama bu kez değişmiş bir Zekeriya Alp var. “Hakem babası” dendi, 3 ayda 3 çocuğu evden kovdu. Adaletli atamalar beklendi, hepsi yalan oldu. Ödül ve ceza sistemi dediler, sistem darmaduman oldu. Bilgisayarlı atama dediler, bilgisayar her hafta “ error” verdi. VAR’da minimum müdahale, maksimum fayda dediler, VAR, yok oldu.

Kısacası bu hafta futbol ailesinde yaşanan kargaşaların, karmaşaların, verilen demeçlerin, yazılan senaryoların tek müsebbibi vardır. O da Merkez Hakem Kurulu’nun icraatlarıdır.

Sayın Zekeriya Alp ‘in kariyeri, kişiliği, futbolculuğu, iş adamlığı terini döktüğü Milli Takım forması, daha önceki dönemde yapmış olduğu Merkez Hakem Kurulu başkanlığındaki icraatları saygı duyulacak özellikleridir. Ama bu dönem nedense maya tutmadı. Sayın Alp’in kurmay heyetinin de performansı, adaletsiz ve başarısız. Alp’den de, onların bu yanlışlarını düzeltecek icraatları, başkan müdahalelerini göremiyoruz.

Üstelik kamuoyu ile dalga geçer bir halleri var. Herkes merak ediyor, Trabzon maçında VAR ne dedi? Hakem ne cevap verdi? Fenerbahçe maçında kaleci Altay’ın diz darbesi VAR tarafından hakeme iletildi, hakem duymazlıktan mı geldi? Bu soruların cevabı ile ilgili açıklama beklenirken, TFF’nin internet sitesini boşa meşgul ediyorlar. Sayfalarca uzunlukta ama içi bomboş bir metin yayınlayıp, kamuoyunu hafife alıyorlar.

Haziran ayında yapılan genel kurulla yeni Federasyonunun göreve gelmesinden sonra Milli Takımımızın gurur verici sonuçları hepimizin göğsünü kabarttı. 2 hafta sonra oynayacağımız 2 maç ile inşallah Milli Takımımız hedefe ulaşıp, hepimize büyük sevinç yaşatacak. Federasyonumuz ve başkanı Sayın Nihat Özdemir de Milli Takımımızın kulüp başkanı olduğu için, haklı olarak gurur duyacak, alnı açık, dimdik gezecek. Ama maalesef federasyonumuzun bir yumuşak karnı var, o da bu Merkez Hakem Kurulu.

Galatasaray maçında Abdülkadir Bitigen ve Beşiktaş maçında Cüneyt Çakır haftanın ilk maçlarında ses getirmeyen, başarılı diyebileceğimiz yönetimler gösterdiler. Trabzon- Göztepe maçında Fırat Aydınus’un, Sosa’ ya, Jerome nin yaptığı kırmızı kart sınırlarına giren hareketinin sonrasında, rakibini çekerek durdurmasından dolayı sadece bir sarı kart göstermesi ,Trabzon camiasını haklı olarak isyan ettirdi. Shörlot’a, Titi’nin yapmış olduğu hareket her ne kadar VAR sınırlarına girmese de, penaltı olarak değerlendirilmeliydi.

Kayserispor Fenerbahçe maçında Vedat Muriç e yapılan hareket VAR’ın görev alanına girmese de, hakemin penaltı verilmesi gerekirdi. Kaleci Altay’ın rakibine yaptı diz darbesinin karşılığı, dünyanın her yerinde kırmızı kartken, bizde verilmedi. Malatyaspor hocası Sergen Yalçın’ın kırmızı kart olayında Halis Özkahya’nın yönetici hakem özelliğini kenara bırakıp, kabadayı bir tavır sergilemesi ise son derece düşündürücü...

Zekeriya Alp komitesi, henüz daha G.Saray, F.Bahçe gibi takımların maçlarını hayatında çıplak gözle seyretmemiş gencecik tecrübesiz hakemleri bu maçlara dördüncü hakem ve VAR hakemi olarak vermeye, adaletsiz ve dengesiz atamalar yapmaya devam ederse, önümüzdeki haftalarda bu gazete bana bir sütun daha ayırmak zorunda kalacak gibi görüyor.