Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının hazırlamış olduğu ve Ankara 22. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edilen 6-8 Ekim olaylarıyla ilgili kapsamlı iddianame ile birlikte bir ihanet yuvası olduğu ve terör odağı hâline geldiği net olarak ortaya konulan HDP’nin ivedilikle kapatılması, bir mecburiyet hâline gelmiştir.

TBMM’DE PKK’LI İSTEMİYORUZ

MHP Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli, Türkiye’nin terörle mücadelede katettiği mesafeyi hatırlatarak, bu iddianamenin hazırlanmasından çok daha önce bu parti görünümlü terör odağının bir daha açılmamak üzere kapatılması gerektiğini söylemişti. 24 Aralık 2020’de yapılan İl Başkanları Toplantısı’nda da, “Biz HDP açılmamak üzere kapatılsın dedik. Bu kararımızın cesaret ve inanmışlıkla arkasındayız. Hazine yardımlarının terör örgütüne gitmesini istemiyoruz. TBMM’de PKK’lı istemiyoruz” demişti. 11 Ocak tarihli açıklamada ise “Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, bilhassa 6-8 Ekim olaylarıyla ilgili hazırlanan ve hukuken açık ihbar niteliği taşıyan iddianameyi temel alarak HDP hakkında acil ihtiyaç olan kapatma davasını süratle açabilecektir. Şayet kapatma davasının açılması tavını kaybedip tavsamaya havale edilirse Milliyetçi Hareket Partisi, Siyasi Partiler Kanunu’nun 100’üncü maddesine müzahir olarak gereğini zamanı geldiğinde inanmışlıkla yapacaktır” sözleriyle, MHP’nin bu işin sonuna kadar takipçisi olacağını ve gerekirse üzerine düşeni yapacağını ortaya koymuştu.

CUMHURİYET BAŞSAVCILIĞI RESEN DAVA AÇABİLİR

Bu açıklamaya dayalı olarak belli bir kesim, MHP’nin ne zaman harekete geçeceğini tartışmaya başladı. Oysa yapılan açıklamalar gayet nettir. MHP, Anayasa ve kanunların uygulanmasını istemektedir. Siyasi Partiler Kanunu’nun 100’üncü maddesine göre, Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından bir siyasi partinin kapatılması için ‘Resen’ veya Bakanlar Kurulu kararı üzerine Adalet Bakanı’nın istemiyle ya da bir siyasi partinin istemi üzerine dava açılabiliyor. MHP, bu Kanunun gereği olarak Cumhuriyet Başsavcılığının resen dava açmasını bekliyor. Bu davanın açılmasında bir tavsama yaşanması durumunda ve zamanı geldiğinde, bir siyasi parti olarak üzerine düşeni yapacaktır. HDP’nin bir terör odağı olduğunu belgeleyen iddianame henüz tamamlanmış ve Ankara 22. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edilmiştir. Dolayısı ile MHP, Cumhuriyet Başsavcılığının harekete geçmesini, Sayın Genel Başkanının açıklamasında da belirttiği gibi makul bir süre bekleyecektir. Bir tavsama olduğu kanaatine varılması durumunda da harekete geçilecektir. Nitekim, bütün hazırlıklar tamamlanmıştır.

BAŞKA AD ALTINDA KURULAMAZ

Anayasa ve Siyasi Partiler Kanunu bir partinin terör odağı hâline gelmesi durumunda neler yapılacağını açık şekilde belirtmiş ve gerekli tedbirleri almıştır. Bütün mesele bunların hayata geçirilmesindedir. Nitekim, dünkü yazımızda da belirttiğimiz gibi hazırlanan iddianame HDP’nin Anayasa’nın 68’inci maddesinin dördüncü fıkrasını ihlal ettiğini net olarak ortaya koyuyor. 69’uncu madde de bu partinin temelli kapatılmasını öngörüyor. Kaldı ki, bu madde sadece kapatmayla da sınırlı değildir. Maddenin dokuzuncu fıkrası, temelli kapatılan bir partinin bir başka ad altında kurulamayacağı hükmünü taşıyor. Onuncu fıkra ise, “Bir siyasi partinin temelli kapatılmasına beyan veya faaliyetleriyle sebep olan kurucuları dâhil üyeleri, Anayasa Mahkemesinin temelli kapatmaya ilişkin kesin kararının Resmi Gazete’de gerekçeli olarak yayımlanmasından başlayarak beş yıl süreyle bir başka partinin kurucusu, üyesi, yöneticisi ve deneticisi olamazlar” diyerek, tedbiri daha da genişletiyor.

CHP VE YANCILARININ TELAŞI BOŞUNA

Her şey net olarak ortada. HDP’nin kapatılması artık kaçınılmaz hâle geldiği gibi, benzer bir partinin bir daha kurulmasının da imkânı yoktur. Türkiye bir hukuk devletidir ve Anayasa hükümleri gayet açıktır. Dolayısı ile birilerinin bu terör partisini korumak ve kollamak için ileri sürdükleri bahanelerin hiçbir geçerliliği söz konusu değildir.

Anayasa ve kanunlarımız HDP’nin ivedilikle kapatılmasını ve yerine benzer bir partinin kurulmasına asla izin verilmemesi gerektiğini söylüyor. MHP, hukukun işlemesini istiyor ve bekliyor. Her şey bu kadar açık, bu kadar net, bu kadar kesindir. Hiç kimse bu meseleyi eğip bükmeye, başka yerlere çekmeye ve amacından saptırmaya uğraşmasın.

Yine dünkü yazımızda da belirttiğimiz gibi hiç kimse, “kapatmalar çare olmuyor, yerine yenisi kuruluyor” gibi bahanelerle HDP’ye avukatlık yapmaya çalışmasın. Bunu yapanlar HDP’nin suç ortağı, terörün destekçisidir. CHP ve yancılarının telaşı boşunadır. Bu yolun dönüşü yoktur.

Türkiye terör belasına artık tahammül edemez. Kahraman güvenlik güçlerimiz canlarını ortaya koyarak dağlardaki, şehirlerdeki, inlerindeki katil sürüsünü temizlemekte çok büyük bir başarı sağlamışlardır. Bu başarının kalıcı olması ve terörün Türkiye’nin gündeminden tamamen çıkması şarttır. Bunun için de terörün diğer unsurlarının da ortadan kaldırılması için gereğini yapmak hem akıl, hem vicdan, hem de hukukun gereğidir.