Teklifin "gerekçe" kısmında; Ülkemiz kurulduğu günden bu yana siyasi, askeri, sosyal ve ekonomik birçok saldırıya muhatap bırakılmış ve aziz Türk milleti devletiyle birlikte bu saldırıları püskürtmeyi başarabilmiştir. Siyasi, sosyal ve ekonomik kriz çığırtkanlığı yapan kesimlere inat devletinin yanında saf tutan ve devletin devamlılığını öne alan bir anlayış ile hareket eden büyük Türk milleti ulusları kendisine hayran bırakan ferasetiyle devletin nasıl kurulacağını gösterdiği gibi bir devletin nasıl ayakta tutulacağının da ender örneklerini defalarca sergilemiştir. Özellikle; onlarca yıldır devletin kılcallarına kadar sızan, dünyayı haraca bağlayan küresel sistemin mimarlarının piyonluğunu yaparak kendisine alan bulan Fethullahçı Terör Örgütünün (FETÖ) 15 Temmuz 2016 tarihinde gerçekleştirdiği, 248 kahraman vatandaşımızın şehit olduğu ve 2196 vatandaşımızın da yaralandığı hain darbe girişiminin başarısız olmasıyla birlikte uluslararası baskılar artmış, bu baskılar neticesinde milletiyle bir bütün halinde direnen ülkemizde ekonomik dalgalanmaların yaşandığı inkâr edilemez bir gerçektir. İçinde bulunduğumuz coğrafyada yaşanan siyasi, askeri, sosyal ve ekonomik gelişmelerin negatif etkileriyle mücadele eden ülkemiz bir yandan da vatandaşlarımızın huzuru için gerekli gördüğü alanlarda üzerine düşen önlemleri almış ve milli birlik ruhuyla beka sorunu teşkil eden sorunların üstesinden aziz milletimizin sonsuz desteğiyle gelmesini bilmiştir. MHP İzmir Milletvekili Tamer Osmanağaoğlu önergenin devamında şunları söyledi: Tüm bunların yanında, devletimizin yetkili organlarının aldığı önlemlere rağmen vatandaşlarımızın bazı ekonomik sıkıntılar yaşadığı göz ardı edilemez bir gerçektir. Özellikle hayatın standart gereksinimleri noktasında devletimizin aldığı önlemlerin yanında başka alanlarda başkaca önlemlerin alınması gerektiği de muhakkaktır. Vatandaşlarımızın en başta gelen ihtiyaçlarından birisi de barınma ihtiyacıdır. Devletimizin TOKİ başta olmak üzere elindeki imkanlar ile vatandaşlarımızın konut ihtiyacını karşılamaya çalıştığı bilinen bir gerçektir. Bu çabalar TÜİK tarafından açıklanan verilere de yansımış ve bu verilere göre Türkiye'de ev sahibi olan kişi sayısı 13,2 milyon seviyesine ulaşmıştır. Ancak; yaşanan bu artışa rağmen nüfus artış oranı ve hane sayısı gibi kriterlerin hesaplamaya dahil edilmesi nedeni ile Türkiye'de ev sahibi olan kişi sayısı 2002 senesinde yüzde 73 seviyesinde iken 2017 yılında yüzde 57 olarak hesaplanmıştır. Yine 2017 yılı verilerine göre Türkiye'de kiracı oranı ise son 15 yılda artış göstermiştir. TÜİK tarafından açıklanan verilere göre 13,2 milyon hane kendi evinde otururken 6 milyon hane ise oturduğu konut için kira gideri ödemek zorunda kalmaktadır. Resmi Gazete’de 18 Ocak 2019 tarihinde yayımlanarak yürürlüğe giren yasal düzenlemeye göre, yenilenen kiralarda kira bedeli artış oranı daha öncesinden olduğu gibi üretici fiyat endeksi (ÜFE) üzerinden değil, 12 aylık tüketici fiyat endeksi (TÜFE) üzerinden hesaplanmaktadır. Buna rağmen yüksek kira artışlarından dolayı doğan mağduriyetlerin yaşanması kira artışları konusunda bazı yasal düzenlemeler de dahil olmak üzere önlemlerin alınmasını zorunlu hale getirmektedir. Temel ihtiyaçlardan birisi olan barınma ihtiyacının vatandaşlarımızı mağdur etmeyecek bir şekilde sağlanması için de zor zamanlarında canı pahasına yanında durduğu ve refahından feragat ederek geleceğini teminat almaya çalıştığı devletimize çok büyük görevler düşmektedir.