Yakın tarihimizin en hain kalkışması olan 15 Temmuz 2016 tarihinin 3’üncü yıl dönümü münasebetiyle Türkiye Büyük Millet Meclisinin özel birleşiminde toplanmış bulunuyoruz.

Sözlerime başlarken muhterem heyetinizi ve aziz Türk Milletini Milliyetçi Hareket Partisi adına saygıyla selamlıyorum.

15 Temmuz hain kalkışmasında; Genel Kurmay karargâhı işgal edilmiş, köprüler tutulmuş, tanklar cadde ve sokaklara çıkmış, kamu kurumları ve askeri üs bölgeleri kurşunlanmış, bombalanmış, ele geçirilmeye çalışılmıştır.

Millet malı olan uçak ve helikopterlerle vatandaşlarımız ve polislerimiz şerefsizce hedef alınmış, Gölbaşı’ndaki Polis Özel Hareket Başkanlığı bombalanarak 51 polisimiz şehit edilmiştir.

Bu darbe girişimi;  Cumhurbaşkanını, hükümeti, tokyekun devleti, Türk Milletini ve milli iradeyi hedef almıştır.

Milli irade ve hukuk yok edilmek, ülkemiz kaosa sürüklenerek iç savaş çıkarılmak istenmiştir.

15 Temmuzda eli kanlı FETÖ’cü teröristler Türkiye Cumhuriyetini ele geçirmek, ülkemizi işgal etmek için darbe girişiminde bulunmuştur.

Ancak Türk Milleti; canı pahasına tankların önünde durmuş,  gözünü kırpmadan kurşunlara meydan okumuş, bombalara etten duvar örmüştür. Şehit olmuş ancak devletimize diz çöktürmek isteyen hainlere geçit vermemiştir. Bu anlamda 15 Temmuz, Türk Milletinin iradesine sahip çıktığı, yeniden diriliş destanını yazdığı gündür.

 15 Temmuzda, içinde bulunmakla iftihar ettiğimiz milli iradenin tecelligâhı gazi Meclisimiz tarihinde ilk kez bombalanmış ve kurşunlanmıştır.   

 Meclisimiz milletimizin şanına yaraşır bir şekilde şahlanan birlik ruhu ile FETÖ’cü hainlerin ve efendilerinin oyunlarını bozmuş, Meclisin işgalini önlemiştir.

 Hainler tarafından 251 kahramanımız şehit edilmiş, 2 bin 194 vatandaşımız yaralanmıştır.

 Darbecilerin bombalarına, kurşunlarına göğsünü siper eden, tankların önüne çıkarak darbe girişimine direnen şehitlerimize Allah’tan rahmet dilerken kahraman gazilerimize, darbeye karşı ülkemize ve demokrasiye sahip çıkan vatandaşlarımıza şükran ve saygılarımızı sunuyoruz.

 FETÖ, asırlardır devam edegelen Anadolu’nun istila planlarının 21. yüzyıldaki adıdır. 

 Yıllar boyunca din kisvesi ve cemaat maskesiyle topluma ve devlet kurumlarına sinsice sızan FETÖ terör örgütü, bir virüs gibi toplumu ve devlet kurumlarını felç etmiştir.

 Devlet onun bunun yuvalanacağı, informel yapıların sızıp gizli gündemini icra edeceği bir yer değildir, olmamalıdır.

 Devlet Türk Milletinin siyasi teşkilatlanması, egemenliğinin güvencesi, istikbalinin garantisidir.

 Bu cemaat benden, şu tarikat senden, bu grup, o lobi bu loca ondan diyerek devletin hücrelerine kadar sızma girişimlerinin ne büyük badirelere yol açtığı artık görülmüş olmalıdır.  

 Sayın Başkan,

Değerli Milletvekilleri;

 15 Temmuz bize göstermiştir ki; anlamsız çekişmeler, sonuçsuz polemikler, demogojiler, sert kutuplaşmalar bitmelidir. Siyaset temel milli meselelerde ve hedeflerde buluşabilmelidir.  

15 Temmuz’un üzerinden 3 yıl geçmesine rağmen bu konuda hala mutabakat sağlanamamıştır. Oysa düşman bellidir, canına kast edilen Türkiye Cumhuriyeti ve Türk Milletidir. Bu düşmanlara karşı birleşemeyeceğiz de neye karşı birleşeceğiz.

Ayrımız, gayrımız yoktur. Müştereklerimiz farklılıklarımızdan daha çoktur. Anımız birdir, adımız birdir, atimiz birdir; biz Türk milletiyiz. Yedi bölge, dört mevsim, 81 vilayetle Türkiye’yiz.”

Siyasete tutunmuş emperyalist uşağı kripto FETÖ’cüler ve demokrat kisveli PKK muhipleri ülkemizi kaosa sürüklemek için fırsat kollamaktadır.  Bu nedenle siyasi görüşümüz ne olursa olsun, bu hainlere karşı birlik olmak zorundayız.

FETÖ’cü hainler Türkiye’nin varlığını, milli birliği ve bütünlüğünü, demokrasiyi hedef alırken bazı siyasetçiler  15 Temmuz darbe girişimi hakkında “ tiyatro, kontrollü darbe ” gibi söylemlerle FETÖ’cü hainlerin propagandasını yapmışlardır.  

15 Temmuz kalkışmasına “ tiyatro, kontrollü darbe” diyenlerin bizatihi kendileri kontrollü siyasetçilerdir.

15 Temmuz’a “ tiyatro, kontrollü darbe” diyerek FETÖ ağzıyla konuşanlar 251 şehide, 2194 gaziye ne diyecektir?

Hatta bunlardan bazı siyasetçiler FETÖ’yle mücadele sürecinin basın özgürlüğüne yönelik bir tehdit olduğunu bile söylemiş, FETÖ kuruluşlarına sahip çıkmış, FETÖ’cü tutukluları meydanlarda alkışlatmıştır. 

Değerli Milletvekilleri,

İhanetin özgürlüğü olmaz, millete karşı suçun özgürlüğü olmaz, cinayetin özgürlüğü olmaz, işgal heveslerinin özgürlüğü olmaz, darbeye teşebbüsün özgürlüğü hiç olmaz.

15 Temmuz darbe girişiminden sonra, FETÖ ile acil etkin mücadele edilsin, Türkiye tekrar darbe tehdidiyle karşı karşıya kalmasın diye OHAL yasası çıkarılmıştır.

OHAL millete karşı alınmış bir karar değil, tam tersine millete pusu kuran hainlere karşı alınmış anayasal ve acil bir tedbirdir.

OHAL yasası ile; kamu kurum ve kuruluşlarında, bürokraside, güvenlik teşkilatlarımızda, üniversitelerde, ekonomide ve sosyal hayatta FETÖ ile topyekun ve süratle mücadele edilmiştir ve edilmektedir. Ancak FETÖ’nün siyasi kurumlar içindeki ayakları hala açıklığa kavuşturulamamıştır.  Bunlar utanmaz bir şekilde hala FETÖ’cü hainleri sinsice arkalamaktadır.

Sayın Başkan,

Değerli Milletvekilleri;

ABD’nin ve bir kısım batılı devletlerin 15 Temmuz ve terör örgütleriyle ilgili ikiyüzlü tavırları tehlikenin geçmediğini, tehditlerin devam ettiğini göstermektedir.

FETÖ’cü hainler PKK’lılardan sonra ABD ve Avrupa’nın ikinci gözdesi haline gelmiştir.  ABD ve Avrupa FETÖ’nün avukatlığına soyunmuştur. Çünkü suç ortaklığı gün gibi ortaya çıkmaktadır. Çünkü FETÖ bunların ucuz maliyetli maşasıdır, truva atıdır.

15 Temmuz’da darbe ve işgal girişiminde hedefine ulaşamayan hainler ve efendileri, ekonomik operasyonlara da girişmişlerdir. Ekonomik dengelerle oynanarak, kur üzerinde baskı kurarak, sıcak para kozu kullanarak Türkiye köşeye sıkıştırılmak istenmiştir.  

Sayın Genel Başkanımız 8 Kasım 2016 ve 16 Ocak 2018 tarihli Grup toplantılarında FETÖ terör örgütüyle mücadele konusunda tespitlerde bulunmuş ve bazı soru işaretlerine dikkati çekmiştir.  

Bu kapsamda; şu görüşlerimiz dile getirilmiştir:

-      FETÖ’yle mücadelede devlet aklı topyekûn devrede olmalıdır. Sınırlı sayıda kişinin, kısıtlı sayıda devlet ve siyaset adamının gayret ve çabasıyla FETÖ ile mücadele etmek imkânsızdır.

-      FETÖ’yle mücadelenin bir stratejisi belirlenmeli, siyasi ve hukuki eylem planı hazırlanmalıdır.

-      Fikri temelleri, milli hedefleri, hukuki sınırları belirlenmelidir.

-      FETÖ’cülüğün standart bir tanım ve tasviri yapılarak bu terör örgütüyle mücadelenin öncelikleri belirlenmelidir.

-      Biriken sosyal maliyetler, devlete karşı yükselen önyargılar ve toplumsal tabana yayılan mağduriyetler giderilmelidir.

15 Temmuz darbesinin siyasi elemanları ve FETÖ’nün siyasi bağlantıları, siyaset kurumu içindeki unsurları tespit edilip yargı önüne çıkarılmalıdır. Aksi takdirde, 15 Temmuz darbe girişimi tüm yönleriyle aydınlatılamayacak, FETÖ’cü hainler devletten tam manasıyla temizlenemeyecektir.

FETÖ’nün en son ferdi yakalanıp adalete teslim edilinceye kadar FETÖ ile mücadeleye devam edilmeli, Pensilvanya’daki terörist başı ülkemize getirilerek yargılanmalıdır.

Türk Milleti dün olduğu gibi bugün de devletimizin kudretiyle hiçbir hain güce boyun eğmeyecek, yenilmeyecektir. Ancak unutulmamalıdır ki, tarih geçmişten ders çıkarmayanların hezimetleriyle doludur. 

Milliyetçi Hareket Partisi meseleye siyaset dışı bakmakta, tarih penceresinden milli şuur ve ruhla yaklaşmaktadır. Hiçbir ayrım yapmadan, “bayrak”, “vatan” ve “millet” ortak paydasında buluşmanın zamanı gelmiş, hatta geçmektedir.

Sözlerime son verirken 15 Temmuz Demokrasi ve Millî Birlik Günü’müzün yeni bir dirilişe vesile olmasını diliyor, muhterem heyetinize saygılar sunuyorum.

 

 

Editör: Haber Merkezi