Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkan Yardımcısı Deniz Depboylu’nun açıklamaları şu şekilde;

''Dünyada binlerce yıllık tarihi geçmişe ve geçmişine ait kayıtlı bilgiye sahip olan milletlerin sayısı çok değildir.

Şerefli tarihinin erdem dolu hatıratının farkında olan, bu eşsiz kültürel ve manevi değere sahip çıkma olgunluğunu taşıyan her Türk; ait olduğu sosyal yapının içindeki kadının rolü ve kıymetini bilmeli ve atasından aldığı öğretiyle, değerlerine sahip çıkması gerektiğinin bilincini taşımalıdır.

Zira beş bin yıllık devlet olma geleneğimiz ve Millet olma bilinci ile toplumlara örnek olmuş şuurlu geçmişimizde kadın, sosyal yaşamın eşit ve değerli bir paydaşı olarak varlığını sürdürmüş ve bu geleneğin izleri destanlara, taşlara yazılmış nesilden nesle aktarılmıştır.

8. Yüzyılda Orhun Abidelerinde “Tanrı, Türk milleti yok olmasın diye babam İlteriş Kağan ile anam İl Bilge Hatun’u yükseltti” ifadesiyle kadının değeri İl Bilge Hatun’un eriyle eş tutulmuş ve Türk töresinde kadın-erkek arasında ayrımcılığın olmadığı kanıtını sunmuştur. Kadınlar alp olarak yetişmiş, at binmiş, ok atmış, kılıç kuşanmış, yeri gelmiş savaşmış aynı zamanda ailesinin koruyanı, evladının anası, erinin yoldaşı olmuştur.

Biz kadının yeri ve önemi dendiğinde dönüp geçmişe bakar, o kutlu tarihte nice fedakâr ve kahraman kadını görürüz.

Pers Kralı’na boyun eğmeyen Türk kadın hükümdarı Tomris Hatunu, yüz bin kişilik Sibir ordusunu komuta eden Boğarık Hatun’u, Tuğrul Bey Hemeden şehrinde kuşatıldığında yardımına koşan Altuncan Hatunu, Hayma Anayı, Raziye Sultan’ı görürüz. Devlet yöneten, orduları kumanda eden, adalet dağıtan kadınlarımızı, adı imzası yoksa kabul görmeyen kanunnameleri biliriz.

19 Mayıs 1919’da İstanbul Fatih mitinginde yaptığı konuşmada “Davamız şudur: zaten elinden tutanları kalmayan, ellerini, bacaklarını kaybeden gazilerimiz, şehitlerimiz namına davamızı ilan ediyorum. Bu davamız da Türklerin hak ve istiklalidir. Türkler, Türkiye'nin ebedi haklarına asla dokundurmayacaklar” sözleriyle bağımsızlık mücadelesini güçlendiren; “Evlatlarım, öyle bir gün olur da bir daha toplanamazsak, içimizde ölenler olursa, Türk'ün istiklal bayrağı ile mezarı üzerine geliniz. Eski tarihimizin bu muazzam minarelerin bahşettiği tarihimizin en asil, en terbiyeli vakarımızı asla unutmayacağız! Yemin ediniz!” sözleriyle helalleşen Halide Edip’i görürüz.

Kurtuluş Savaşında devleşen Türk kadınlarını; Nene Hatun’u, Nezahat Onbaşı’yı, Erzurum’lu Kara Fatma’yı, Çete Emir Ayşe’yi, Gördesli Makbule’yi, Kılavuz Hatice Hatunu, Tayyar Rahmiye’yi, Şerife Bacıyı ve daha nice kahraman kadını görürüz.

“Bizce, Türkiye Cumhuriyeti anlamınca kadın, bütün Türk tarihinde olduğu gibi bugün de en saygın düzeyde, her şeyin üstünde yüksek ve şerefli bir varlıktır.” Sözleriyle Türk kadının hak ettiği konuma yerleştiren Mustafa Kemal Atatürk’ü görür, izinde yol alırız.

Bugün Türk Kadının, Seçme ve Seçilme Hakkını kanunen elde etmesinin 86. Yılını kutladığımız özel bir gün ve aynı zamanda dünyada da kutlama günü olarak ilan edilmiş olan “5 Aralık Dünya Kadın Hakları Günü”.

Zor geçen dönemlerin ve verilen bağımsızlık mücadelesinin ardından kadınlarımız; Cumhuriyetin kurulmasıyla birlikte 86 yıl önce bugün sosyal ve hukuksal alanda haklara sahip olmuş, karar ve yönetim mekanizmasında yer almış, aile ve toplum içinde eşit birey olma şansını bulmuştur. 1926 Yılında Medeni Kanunun kabul edilmesiyle birlikte yasal olarak erkeklerle eşit konuma gelmişlerdir. 1930 Yılında belediye seçimlerinde, 1934 yılında ulusal düzeyde seçme ve seçilme haklarına kavuşmuştur.

Dünyanın birçok gelişmiş ülkesinden daha önce kadına seme ve seçilme hakkı tanıyan ülkemizde maalesef bugün arzu ettiğimiz hedefe henüz ulaşmış değiliz. Yerel yönetimlerde ve TBMM’deki kadın temsili oranının artması, siyasal alanda kadının desteklenmesi muhakkak ki ülkemizi ve milletimizi güçlü yarınlara taşıyacaktır. Kadınlarımızın siyasi alanda var olması, karar alma mekanizmaları ve devlet yönetiminde söz sahibi olması devletimizin ve milletimizin gücüne güç katacaktır.

Türk kadınının, kadim tarihimizin derinliklerinden günümüze ulaşan şahsiyetli, dirayetli duruşunun, devletin ve milletin bekası için üstlendiği rolün devam etmesi; kadınlarımızın tarihî süreçte üstlendiği rolün sürekliliğinin sağlanması ve güçlendirilmesi millî geleceğimizin inşası bakımından büyük bir öneme sahiptir.

Saygıdeğer Genel Başkanımız Devlet Bahçeli Beyefendi 1 Aralık 2020 tarihinde gerçekleştirmiş olduğumuz TBMM Grup toplantısında “Kadınlarımız göz nurudur, baş tacıdır, üzerinde yaşadığımız vatan coğrafyasının yükünü bir sevdayla omuzlayan aziz millet varlığının ana direği, ana yüreği, ana fikridir. Bütün kadınlarımızın çehresi ışıklı, üstelik bakışları aydınlık yarınların müjdesiyle doludur.” sözleriyle kadınlarımızın önemini bir kez daha dile getirmiş, onları nazarımızda en özel mevkie konumlandırmıştır.

Milliyetçi Hareket Partisi olarak bilincini ve sorumluluğunu şerefle taşıdığımız binlerce yıllık tarihimiz, bilgimiz, görgümüz, değerlerimiz ve de Liderimizin belirlediği hedeflerle kadınlarımızın sosyal, kültürel, ekonomik ve siyasal yaşamdaki varlığını güçlendirmeyi ve sorunlarının çözümüne dair her meseleyi görevimiz kabul ediyoruz.

Biz kadınlarımızın eşsiz değerleri, yetenekleriyle sadece siyasette değil; var oldukları her alanda alacakları roller ve sorumluluklarla gücümüze güç katacaklarına inanıyoruz.

Tüm kadınlarımızın seçme ve seçilme hakkına kavuştuğu bu anlamlı günü kutluyor; adlarını bildiğimiz ve bilemediğimiz tarihe iz bırakmış kahraman kadınlarımızı saygıyla anıyor, şehitlik mertebesine yükselmiş olanlara Allah’tan rahmet diliyoruz.''

Editör: Haber Merkezi