Gıda tüketimi ve gıda israfının önlenmesiyle ilgili gündem dışı söz Arzu Erdem yaptığı konuşmada şunları söyledi:

“Dünyada yaklaşık 800 milyon insan açlıktan etkilenmektedir, 1,2 milyar insan ise susuzluk sorunuyla boğuşmaktadır. Geleceği tahlil ettiğimizde olası senaryolar arasında mevcut
kaynakların yetersiz kalacağı gıda ve su savaşlarının çıkacağı öngörülmektedir. Dünyanın olduğu gibi ülkemizin de en büyük sorunlarından biri gıda israfıdır. İsraf edilen su, gıda ve enerji değil aslında tüketilen geleceğimizdir.

Eminim ki burada oturan her milletvekili arkadaşımın en büyük hassasiyeti açlıkla mücadele eden üçüncü dünya ülkeleri olarak adlandırdığımız ülkelerdeki masum çocukların mahzun bakışlarıdır. Yapılan yardımlarla ilk kez gazoz şişesi görüp açacak bulmayan, o şişeyi dişleriyle açan işte o çocukların bakışlarıdır. Buna karşın dünyada üretilen gıdanın üçte 1'i yani 1.3 milyar tonu her yıl israf edilmektedir. İsraf edilen bu gıdaların sadece üçte 1'iyle yetersiz beslenen insanları doyurmak ve bu çocukların yüzlerini güldürmek mümkündür.
Gıda kayıpları ve israf açlık ve yetersiz beslenmeyle birlikte küresel sorunlar arasında ilk sırada yer almaktadır. Gelin, ülkemizin israf haritasını inceleyelim: Türkiye İstatistik Kurumu'nun 2018 verilerine göre 18 milyon ton meyve ve sebze çöpe atılmaktadır, yine her yıl 1.7 milyar ekmek çöpe atılmaktadır. Bu veriler gün geçtikçe artmaktadır ve ne yazık ki gittikçe vahim bir hâl almaktadır. Gıda israfının yüzde 42'si hanelerde yapılmaktadır, buradan da gıda israfının önlenmesine evimizden başlamamız gerektiği sonucuna ulaşmak mümkündür. Hem hızlı tüketiyoruz hem hızlı yaşıyoruz artık meyve ve sebzeyi manavdan, eti kasaptan, ekmeği fırından almaya vakit ve sabır yok. Tüm ihtiyaçların bir arada bulunabileceği süpermarketlerden ve internetten toplu alışverişler yapıyoruz, böylelikle en kaliteli ürünü en ucuza alabildiğimizi zannediyoruz fakat toplu yapılan alışverişler sonucunda alınanların hepsi o hafta tüketilmediği gibi buzdolaplarında unutulduğu zaman alınanların önemli bir bölümü çöpe gitmekte ve tüketici daha çok zarar etmektedir.
İsraf edilen gıdalarda birlikte emeğimiz, paramız ve dolayısıyla millî servetimiz israf edilmektedir. Elbette, sadece gıda israfı değil enerji israfı ve su israfı da ülkemizin olduğu gibi dünyanın temel sorunlarından biri hâline gelmiştir. İsrafa ilişkin çarpıcı bir örnek vermek istiyorum: Akıllı telefon sahiplerinin yüzde 6,8'ı yılda bir, yüzde 16,9'u iki yılda bir, yüzde 28,1'i üç yılda bir akıllı telefonunu değiştirmektedir. Bireylerin yarıdan biraz fazlası yani 51,8'iyse cep telefonunu üç yıl içerisinde değiştirmektedir. Bu oran oldukça yüksektir, ihtiyaç ve tüketim analizi yapıldığında ihtiyaca dayalı bir tüketimin söz konusu olmadığı, tüketimin yüksek oranda keyfiyete dayalı olduğu ortaya çıkmaktadır.
Peki ne yapılmalı? Genel anlamda sorunlar incelendiğinde, bunların devlet eliyle bertaraf edilmesi beklentisi yaygındır. Lakin iki parmağımız karşımızdakini gösterirken üç parmağımız da bizi göstermektedir. Doğrusu, sorunların çözümünü sadece devletimizden beklemeyip bizler de elimizi taşın altına koymalıyız.

Bireysel boyutta yapabileceklerimiz oldukça fazla, ancak birkaç çarpıcı örnek vermemiz gerekirse bunları özellikle altını çizerek belirtmek istiyorum: Coronavirüsle mücadele döneminde, marketten, bakkaldan, pazardan alışverişin azaldığı günümüzde tüketebildiğimizden fazla gıdayı internet üzerinden sipariş etmekteyiz. Tüketebildiğimiz kadar gıda almayı alışkanlık hâline getirmemiz gerekir. Evlerde enerji tasarrufuna yönelik gerekli tedbirlerin alınması gerekmektedir ki bu bile yüzde 50 oranında tasarruf gerçekleştirmektedir. Su israfı için en çarpıcı örnek, dişlerimizi fırçalarken bir dakika boyunca açık bıraktığımız musluktan akan sudur. Bir kişinin günde 2 kez bir dakika boyunca musluk suyunu kapatmadan diş fırçalamasının yılda 8 ton su kaybına sebep olduğunu hepimizin bilmesi gerekiyor. Yine, her birimiz duş alırken süreyi bir dakika kısalttığımızda yıllık olarak 18 ton su tasarrufu yaparız. Mutfağın gün ışığıyla aydınlatılması yüzde 15 oranında enerji tasarrufu getirmektedir. Bu örnekler artırılabilir, lakin son bir örnek vermek istiyorum: İşletmelerde bir büro elemanının yılda ortalama 81 kilogram kâğıdı çöpe attığı belirtilmektedir.

Kâğıt kullanımında geri dönüşüm sağlanmalıdır. Lakin bir ton kullanılmış gazete kâğıdı geri kazanıldığında 8 çam ağacının kesilmesi önlenmektedir.

İsrafın nedeni, ihtiyaç ve istekleri gidermede kullanılan kaynakların nasıl rasyonel ve verimli kullanılacağının, nasıl kullanılması gerektiğinin, nitelik ve niceliklerinin nasıl artırılacağının bilinmemesidir. Bu nedenle tüketim ve tüketici davranışlarımızı mutlaka ve mutlaka olumlu yönde geliştirmemiz gerekmektedir.

Cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün millî servetimizin ülkemizde kalmasına ilişkin şu sözü hem bizlerin hem çocuklarımızın hem de torunlarımızın yol haritasını oluşturması temennisiyle ben sözlerime son vermek istiyorum. "Türkler! Türk malı alınız, Türk malı kullanınız; Türk parası, Türk toprağında kalsın." Ramazan ayının manevi iklimine girdiğimiz şu günlerde farkındalığımızı artırmalı, israfı önlemek için önce kendi hanemizden başlamalıyız.”

Editör: Haber Merkezi