Basına yansımalarına bakınca; Tunç Soyer bir saat kadar konuşmuş ve üç yıl boyunca yönetmesi beklenen Büyükşehir Belediyesinin aslında hiçbir şey yapmadığını anlatmış. Söylediği şeyler, her seferinde niyet beyanı, başarısızlığın mazereti ve umut tellallığıdır.

Her şeyin başında bu şahıs, İzmir Belediyesini 1999 yılında Ahmet Piriştina’dan beri kesintisiz bir şekilde kendi partisinin yönettiğini aklına getirmiyor. Bu zaman dilimi 23 yılı aşkın bir dönem demektir.

Bomba şu: İzmir’e “iade-i itibar” peşindelermiş. Arkadaş bu itibarı kim ayaklar altına düşürmüş. Merhum Piriştina mı, Sayın Kocaoğlu mu? Bu sırada Soyer nerede imiş?

Bütün Kamu Kuruluşları Milli Dış Politika İle Uyumlu Olmalıdır!

İzmir’in itibarından yana bir sıkıntı yok, sadece Belediye Başkanı kendisine gösterilen itibarın derdinde görünüyor. Öyle olmasa, yerel yönetimlerin yabancı ülkelerle temaslarını Dışişleri Bakanlığının bilgisi içinde yürütmesi kuralının tekrar getirilmesini belediye hizmetleri açısından dert edinmezdi. Kaldı ki yeniden getirilen bu uygulama, on sene öncesine kadar izlenen yöntemden başka bir şey değildir. Bizce de, Türkiye Cumhuriyeti’nde her kamu kuruluşu dış ülkelerle kuracağı temasta, milli dış politikayla uyumlu olmaya dikkat etmelidir. Soyer’i rahatsız eden Kıbrıs Rum Kesiminin tezlerini rahat alkışlayamaması ihtimali sanırım. Atina Belediye Başkanı ile ne görüşüyorsun ki dış işlerinden görevli seni rahatsız ediyor.

Kalyoncu Soyer'e Aşık Daimi'nin sözleri ile yüklendi!

Soyer, rahmetli ozan Âşık Daimi’den bir mısra koparıp “damlanın içinde evreni gördüm” deyip kendi vizyonunun genişliğini anlatmak istemiş. Bunu yaparken Kocaoğlu ve Piriştina’ya hakaret ettiğini şiirle örtmüş. Bu arkadaşlarına daha ağır nasıl hakaret edebilirdi ki? Onun yerine eline Âşık Daimi’nin şiirlerini almışken,

 “Boş geçirmeyelim gel bu çağları

Dolaşalım sahraları dağları

Bir gün gazel döker ömrün bağları

Eser sam yelleri dal yarelenir”

sözlerini okuyup dinleseymiş ve görev başında olduğu zamanı boşa harcamasaymış iyi olurdu.

İzmir’in İtibarında Bir Sıkıntı Yok, İzmir’in Sıkıntısı Başsızlık!

Körfez kirliliğinin sebeplerini tespit etmişler. Sanırsınız Körfez geçen ay kirlendi. Çok ayaklı projelerden söz etmiş. Tamamlanmayan işlerin kabahatini ihale mevzuatına bağlamış. Önünü ardını düşünmeden aldıkları dış kredilerin maliyetinin arttığından söz etmiş.

Her şey tamam da, 23 yıllık kesintisiz CHP ve son üç yıllık Soyer yönetimindeki İzmir Büyükşehir Belediyesi daha şehirdeki foseptiklerin envanterine sahip değil. Gerçi bu şahıs, şehirdeki heykellerin envanteri için de ihale yapmıştı. Yönettiği şehirden bu denli kopuk bir belediye ve başında şovmen bir tip. İzmir’in itibarında bir sıkıntı yok, İzmir’in sıkıntısı başsızlık. Çünkü güzelim şehir başıboş.

Soyer, Basmane Çukuru’ndan bahsetmiş. Hani şu şehrin göbeğindeki kurbağa ve sivrisinek üretim merkezi halindeki mezbele alan. Diyelim ki sizden önce, Burhan Özfatura yanlış yaptı. Üzerinden 23 yıl geçmiş. Ne yaptınız? Sadece havanda su dövmüşler, çavbella ile zıplamışlar.

Bazı Şeyleri Sonunda Öğrenmiş Gibi Ama Hala İş ve Eylem Yok!

Körfez’e kirlilik taşıyan, Körfez’i sığlaştıran girişlerden söz ediyor. Yağmur suyu kanallarının ayrıştırılması gerektiğini kendisine nihayet öğretebilmişiz. Körfez kirliliğinin nedenlerini de çözüm yollarını da her platformda anlattık fakat yeni anlamış. Bu da bir başarı. Peki anlamış da bir şey değişti mi? İş ve hareket var mı? Niyet beyanı. Defalarca söyledik, Tahtalı Barajı içilemez hale geliyor. Her hangi bir eylem veya eylem planı var mı? Mazeretleri var. Çünkü Soyer Karikatür Festivali düzenleyip Türk İslam düşmanlığı ile maruf çizerlere iltifat ile meşgul.

PKK yandaşlarını işe nasıl aldığını, yaptığı ihalelerde aldığı kararlarda nasıl yanlışlar yaptığı, Opera binasının neden 102 milyon daha pahalıya verildiği ve binanın yapımının ne aşamada olduğunu, metro ihalesini neden 500 milyon pahalıya verdiğini, kaynaklar savrulurken hükümeti suçlayarak İzmir’i nasıl kandırmaya çalıştığını bir anlatsın, hepimiz öğrenelim. Bir de İzmirlinin şatosunu neden kendine konut yaptığını, zeytinliğe yüzme havuzlu villa yapıp neden hala yıkılmadığını bizlere anlatsın. Körfezde yüzecek olan Başkan 3 yıl sonra sorunlar olduğunu nasıl öğrenmiş; bir anlatsın biz de bilelim.

Soyer KCK Ağzı İle Konuşuyor!

Güya çevreci bu şahıs, İzmir'de yeni bir formül bulmuş. Ekolojik demokrasi diye bir laf ile ortaya çıkmış. Anlaşılan bölücü arkadaşları kendisine KCK belgelerinden alıntı yaparak fısıldamışlar. İzmir ilini kantonlara bölündüğü bir model de hazırlanmış mı? Yoksa ettiği lafın kaynağından veya aktığı su yatağından haberi yok mu? Gerçi bu derin ekolojist şahsın su kaynağı veya dere yatağı ile işi olmaz. Olsaydı İzmir böyle olmazdı. O terör örgütüne şirinlik desteği verme peşinde.

İzmir için taş üstüne taş koyanı övmeye hazırız. Maalesef Tunç Soyer ve yönetimi gitmeden öyle bir günü göreceğimizi sanmıyorum. Asıl yazık olan İzmir’dir. Merhum Âşık Daimi’nin hatırlattığı gibi, geçen zamanın telafisi yoktur.

Editör: Haber Merkezi