"Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Mersin Milletvekili Olcay Kılavuz, “Ülke ekonomimizin temel direği olan hayvancılık sektörü girdi maliyetlerinde yaşanan artış nedeniyle zor günler geçirmektedir. Özellikle yem fiyatlarında yaşanan artıştan dolayı hayvancılık faaliyeti ile uğraşan insanlarımız hayvancılık sektöründen uzaklaşmak zorunda kalmaktadır.” şeklinde konuştu.

Milliyetçi Hareket Partisi Mersin Milletvekili Olcay Kılavuz, konuşmasında şunları kaydetti:

STOKÇULUK ENGELLENMELİDİR

MHP’li Kılavuz stokçuluğun da fiyat arışına neden olduğunu dile getirerek “Toprak Mahsulleri Ofisi denetim mekanizmasını işleterek ilaç, gübre ve tohumda yaşanan artışı önlemeli, stokçuluktan kaynaklanan fiyat artışı engellenmelidir.” dedi.

YERLİ YEM ÜRETİMİ TEŞVİK EDİLMELİDİR

Yüzde 50’si ithalatla karşılanan yem hammaddelerindeki fiyat artışlarının önlenmesinin yerli yem üretiminin teşvik edilmesi ve ithalatın azaltılmasıyla gerçekleşeceğini ifade eden Kılavuz hayvancılık faaliyetinin sürdürülmesi buna bağlıdır dedi:

“Devletimiz gerekli ve yeterli önlemleri alarak hayvancılığın daha güçlü bir şekilde yaşatılmasını ve hayvancılık yapan insanlarımızın talep ve beklentilerini karşılamalı her şeyden önce tarım ve hayvancılık politikası geliştirilerek hayvancılıkla ilgilenen vatandaşlarımız daha fazla desteklenmelidir.

Hayvancılık girdilerinin yüzde 70’ini oluşturan ve %50’si ithalatla karşılanan yem hususunda buğday, mısır, arpa, soya gibi ana yem maddelerinin yerli üretimi teşvik edilmeli ithalatta azalmaya gidilmelidir. 

Dünya ülkelerinin pandemi nedeniyle gıda stoklarını artırmasına bağlı olarak yem hammaddelerinin tedariğinde zorluk yaşanmakta bununla birlikte döviz kurunda yaşanan dalgalanmalar da fiyat artışını doğrudan etkilemektedir. Bu da yerli üretimin ve hayvancılık faaliyetinin sürdürülebilir hale getirilmesinin önemini gözler önüne sermektedir.”

KÜRESEL İKLİM DEĞİŞİKLİKLERİ YEM FİYATINDAKİ ARTIŞIN ETKENİDİR

Küresel iklim değişikliklerinin de yem fiyatlarını doğrudan ifade eden Kılavuz, ısınmaya karşı önlem alınması ve doğru sulama metotlarının belirlenmesinin önemine dikkat çekti:

“Küresel iklim değişiklikleri nedeniyle meydana gelen kuraklık da yem fiyatlarındaki artışın bir diğer nedenidir. Bu noktada hem ısınmanın önüne geçilmesi hem de vahşi sulama yerine doğru sulama yöntemlerinin geliştirilmesi oldukça ehemmiyete haizdir.”

GİRDİ MALİYETİNİN ALTINDA ZAM YAPILMAMALIDIR

Et ve süt fiyatlarına girdi maliyetinin altında zam yapılmaması gerektiğini ifade eden Kılavuz, üretici ve tüketici arasındaki fiyat farkının da azaltılmasını gerektiğini dile getirdi:

“Et kesim ve üreticinin sattığı süt fiyatlarına girdi maliyetlerinin altında zam yapılması üreticiyi olumsuz etkilemekte hayvancılığın yapılabilir bir ekonomik faaliyet olmasının önüne geçmektedir. Kesimhanelerden alınan ortalama fiyatlara bakıldığında geçen sene 36 lira olan karkas fiyatı bu sene cüzi bir artışla 42 liraya yükselmiştir. Bu artış üreticinin maliyetini karşılayamadığı gibi kâr oranını da düşürmektedir.

Sütte de benzer bir durum vardır. Süt fiyatları yeniden belirlenerek, süt/yem değeri makul ölçülere getirilmelidir. Maliyet ölçüsünde yapılacak artışlar ise tüketicinin alım gücüne doğrudan etki edeceği için üretici ve tüketici arasındaki fiyat farkı azaltılmalıdır.

Hayvancılıkla uğraşan vatandaşlarımızın taleplerine kayıtsız kalmayalım. Bizler daima hayvancılık yapan insanlarımızın yanlarındayız ve sesleri olmaya devam edeceğiz.”

ARICILIK SEKTÖRÜNÜN SORUNLARI ÇÖZÜLMELİDİR

Basın toplantısının ikinci bölümünü arıcılar ve arıcılık sektörünün sorunlarına ayıran Kılavuz, balların kayıt altına alınması, arıcılık kayıt sisteminin etkin hale getirilmesi, küresel ısınmanın etkilerinin en aza indirilmesi gerektiğini ifade etti:

“Ülkemiz dünyada bal veren bitkilerin yaklaşık olarak %70’nin, arı ırklarının da %22’sinin anavatanıdır. Ülkemizde yapılan arıcılık faaliyeti yaklaşık olarak 150 bin insanı doğrudan etkilemektedir. Bu doğrultuda arıcılık sektörünün güçlendirilmesi, Arıcılık faaliyeti yürüten insanlarımızın desteklenmesi, ülkemizin bu sektörde hem ihracat yapar hale gelip hem de sektörde marka haline dönüşmesi ülkemiz ve milletimiz adına oldukça olumlu olacaktır.

Sektörde faaliyet gösteren arıcılarımızın bu hususta talep ve beklentileri vardır. Öncelikle arılı kovanların tamamı sisteme kayıtlı olmakla birlikte, ballar kayıt altına alınamamıştır. Tarım ve Orman Bakanlığı’nın, 79 İl Arı Yetiştiricileri Birliği’nin ve 72 bin arıcının emeği ile 12 yılda kurulan Arıcılık Kayıt Sistemi doğru uygulamalar ile etkin hale getirilmelidir.

Bunun yanı sıra küresel iklim değişiklikleri ve kuraklık da arıcılarımızı ve arıcılığı olumsuz etkileyen faktörlerin başında gelmektedir. Küresel ısınmanın yarattığı olumsuz etkileri en aza indirmeye ve üretimin kalitesini artırmaya çalışan arıcılarımız gezgin arıcılığa yönelmiş bu da hem maliyetlerde artışa hem de kolonilerde performans düşüklüğüne sebebiyet vermiştir. Bu noktada arıcılık sektörünün yaşatılması ve insanlarımızın kaliteli bala erişmesi adına öncelikle arı yetiştirici birliklerinin güçlendirilmesini önemli görmekteyiz.

Marketlerdeki sahte balların önüne geçilmesi de arıcılık sektörü ve insanlarımız için hayatidir. Bunun yanı sıra Arıcılık Kayıt Sistemi ile beraber Bal Kayıt Sisteminin uygulamaya konulması ve hayata geçirilmesi sektörün sürdürülebilir hale getirilmesinde başlıca etmendir. Son olarak da dünya genelinde yaşanan pandeminin ve küresel iklim değişikliklerinin etkilerinin en aza indirilmesi amacıyla arıcılıkla uğraşan insanlarımızın kredilerinin ertelenmesi oldukça elzemdir.”

Editör: Haber Merkezi