MHP Genel Sekreter Yardımcısı, İzmir Milletvekili Tamer Osmanağaoğlu'nun açıklamalaru şu şekilde;

''Omuz omuza yürümekten şeref duyduğum, aynı çatı altında bulunmaktan her zaman gururlandığım, varlıklarıyla ilk günkü heyecanımızı korumamıza vesile olan siz değerli dava arkadaşlarımı saygı ve muhabbetlerimle selamlıyorum.

Konuşmamın başında onurlu mücadeleleriyle; sadece yaşadıkları döneme değil, geleceğe de imzalarını atan şehitlerimizi rahmet ve minnetle anıyorum.

Onların hatıralarını yere düşürmemek için, emanetlerini hak ettikleri seviyeye yükseltmek için, vefa borcumuzu, vicdan ödevimizi yerine getirmek için gece gündüz demeden emek sarf eden siz değerli ülküdaşlarımın önünde ise hürmetle eğiliyorum.

Bugün burada sizlerle olmaktan, ” Adım Adım 2023; İlçe İlçe Anlatma Ve Aydınlatma ” programımız kapsamında Iğdır’da sizlerle aynı havayı teneffüs etmekten dolayı ziyadesiyle mutluyum.

Yola çıkmadan önce ziyaret etme fırsatı bulduğum Genel Başkanımız Sayın Devlet Bahçeli’nin sizlere iletmek üzere şahsıma emanet ettiği selamlarını sizlere arz ederim.

Sürmeli Çukurun yılmaz bekçileriyle, Türkistan coğrafyasına açılan kapıda, Türklüğü bir bayrak gibi dalgalandıran Iğdırlı hemşerimle bir arada bulunmaktan dolayı ziyadesiyle gururluyum.

İnanıyorum ki;

- Vatanına kara sevdayla bağlanmış yürekler bugün buradadır.

- Milletine menfaatsiz bir şekilde adanan ruhlar bugün aramızdadır.

-Zorluklarla karşılaşsa da, eziyetlere muhatap bırakılsa da yıkılmamış ve yılmamış yürekler bugün burada bizimle birlikte atmaktadır.

Biliyorum ki;

-Buradaki varlığımız; binlerce yıldır Türk Dünyasına güven vermektedir.

-Buradaki duruşumuz; Türk milletine hasım olanlara yüzyıllardır korku salmaktadır.

-Burada gösterdiğimiz irade; geçmişe karşı borcumuzun ifası, geleceğe karşı sorumluluğumuzun gereğidir.

Hiç şüphe yok ki Milliyetçi- Ülkücü Hareket tarihin her safhasında hakkın, haklının ve halkının yanında olmuştur. Türk milletinin çıkarları neyi emrediyorsa onu idrak etmiş ve gereğini eksiksiz bir şekilde yapma gayreti taşımıştır.

Dünyanın en çetin coğrafyasında; bin yılı aşkın bir süredir, parçalanmadan, dirliğimize dokundurmadan ayakta kalmamızın sebebi bu anlayışın ta kendisidir. Bu anlayışı yaşatmak boynumuzun borcu, Türk milletine ve insanlığa karşı görevimizdir.  

İşte bu bilinç ve sorumluluğun sonucu Cumhur İttifakı ortaya çıkmıştır.

Geçmişi unutmayan, geçmişine yüz çevirmeyen, geçmişle yollarını ayırmayan kadrolar Liderimiz Sayın Devlet Bahçeli’nin mimarı olduğu Cumhur İttifakı çatısı altında buluşmuş, devlet ebed- müddet, millet ebed- müddet anlayışıyla Türk Dünyasının delinmez zırhı haline gelmiştir.

Ne mutlu ki;

Bu ruh; bu zırh Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemiyle vücut bulmuş, her karışı mukaddes olan vatan topraklarında Türk’ün hakkını savunmuş, sınırları aşan, gönül coğrafyamızı da kapsayan zaferlerin kapısını aralamıştır.

Türk milleti; kendi yönünü tayin etmiş, rüzgârla birlikte sürüklenen rotasızlara meydan bırakmamış, zamana ve şarta göre hamle yapmayı bilmiş, ilkelerinden vazgeçmemek kaydıyla ülkülerine olan kutlu yürüyüşünden bir an bile vazgeçmemiştir.  

Sadece 2023 değil; 2053 ve 2071 vizyonuyla geleceğe koşar adım ulaşmaya çalışan bu ruh kimi zaman geçmişte bu topraklara mührünü vuran Kazım Karabekir ile yaşamış, kimi zaman da Milli Mücadelemize kahramanlıklarıyla katkı sunan Iğdırlı hemşerilerimizle nefes almıştır.

Müsaadenizle; belki de hepinizin bildiği ama tarihe not düşmek adına ifade etmek zorunda hissettiğim, Iğdır’ın gurur tablosu olan bir bilgiyi sizlerin huzurunda, vesileyle hatırlatmak isterim:

1927 yılında gerçekleştirilen nüfus sayımında Iğdır’ımızın nüfusu 3716’dır. Bu nüfusun 1391’i kadınlarımızdan, 2325’i ise erkeklerimizden oluşmuştur.

Lütfen dikkat buyurun:

Milli Mücadeleye katkılarından dolayı İstiklal Madalyası alan Iğdırlı hemşerimiz ise 270’tir. Nüfusa göre bu denli yüksek bir sayı Iğdır’ın “vatan” bilincinin neticesi, vatan sevgisinin karşılığı, mensubiyet şuurunun sonucudur.

Elbette bu şuur sadece Anadolu için değil Türkistan Coğrafyası için de bağlayıcıdır.

Anadolu’dan Türkistan Coğrafyasına açılan kapı Iğdır’dadır. Iğdır’daki bu kapının kilidini açacak olan feraset ise bugün bu çatı altındadır.

İşte bu ferasettir ki; Milliyetçi Hareket Partisine mensup olan siz değerli dava arkadaşlarımın, kıymetli hemşerilerimin siyasi ikballeri ellerinin tersiyle itip “Önce Ülkem ve Milletim” demesinin temelini oluşturmuştur.

İşte bu bilinçtir ki; Liderimiz Sayın Devlet Bahçeli’nin kutlu çağrısının çıkış noktasıdır.

İşte bu farkındalık ki; zilletten farklı oluşumuzun sebebi, yuvarlak masa etrafında top çeviren muhterislerden bizi ayıran müstesna özelliktir.

Liderimiz Sayın Devlet Bahçeli’nin hep ifade ettikleri gibi: “Aklımız hep Türk milletidir. Aklımızda hep Türkiye vardır.”

Küresel vahşet tüm insanlığı tehdit ederken, elbette Türk milletini de tehdit etmektedir. Ama biliyoruz ki iman varsa imkân da vardır. Emperyalizm varlığımızı tehdit etmek için seferber olmuşken sessiz sedasız kaderimize razı olmamız elbette beklenemezdi.

Sadece son 6 yıla bakmak, sadece geride bıraktığımız 6 yıl içinde muhatap kaldığımız zorlukları hatırlamak dahi neleri başardığımızın ve neleri başarabileceğimizin göstergesi niteliğindedir.

Lütfen hatırlayın:

·      15 Temmuz 2016 Tarihinde FETÖ’cü teröristlerin işgal girişimine muhatap bırakılan Türk Devleti hemen bir ay sonra Fırat Kalkanı Harekâtını gerçekleştirmiş ve destan yazmıştır.

·      Bitmesi umulan, tükenmesi umulan bu devlet hemen ardından Zeytin Dalı Harekâtını gerçekleştirmiş, ihanetin bağrına ok gibi sağlanmıştır.

·      Barış Pınarı Harekâtı gerçekleştirilmiş, Suriye’nin Kuzeyinde terör yılanının başı ezilmiş, bölgeye Türk’ün imzası hiç silinmemek üzere atılmıştır.

·      Irak’ın Kuzeyine Türk mührü vurulmuş, Akdeniz’deki menfaatlerimiz korunmuş, Libya’daki varlığımız anlam kazanmıştır.

·      Evet; bir neslin rüyalarını süsleyen, büyük bir milletin ülküsü haline gelen Karabağ’da Türk’ün bayrağını şanla şerefle tekrar dalgalandırmak, bu müstesna günlere şahitlik etmek de bizlere nasip olmuştur.

O Türk’ün çelikten iradesi Karabağ’da destan yazmış, Azerbaycanlı soydaşlarımızla omuz omuza verilmiş, 28 yıl süren mahzunluk sonra ermiş, zafer marşı çok şükür tek bir ağızdan okunmuştur.

Başarılanları çoğaltabiliriz. Ama biz başardıklarımızla avunmayacağız. Bundan sonra başaracaklarımıza kenetleneceğiz.

Bu kenetlenmeyi yaparken de önümüzdeki fotoğrafı eksiksiz bir şekilde yorumlayacağız.

Önümüzde iki resim vardır. Bu resimlerden ilki zilletin resmidir:

- Zilletin fotoğrafında kararsızlık, samimiyetsizlik, kaos çığırtkanlığı, öç alma ve nefret dili hakimdir. 

- Zilletin fotoğrafında fitne ve dedikodu vardır.

- Muhterislerin Türk milleti aleyhtarlığında birleşmesi söz konusudur.

- Kötülük için söz birliği, emel birliği vardır.

- Bu millete sundukları bir şey yoktur. Geçmişin köhneleşmiş kaldırım taşlarında siyasi ikbal arayanlar bu masadadır.

- FETÖ’nün dizayn ettiği, Kandil’in yol gösterdiği, tükenmişlerin ipine tutunduğu partiler zillet masasında buluşmuşlardır.

Bu sebeple;

Beka sorununu göğüsleyebilecek kudretin bu masadan çıkmasını beklemek beyhude bir bekleyiş olacaktır.

- Daha Cumhurbaşkanı Adaylarını belirleme becerisinden bile yoksun olan, her gün birbirleriyle kavga eden, kapalı kapılar ardında birbirlerinin arkasından kuyu kazan 6+1’lik proje başarısızlığa ve dağılmaya mahkûmdur.

Resimlerden ikincisi ise huzurun, birliğin, dirliğin ve cumhurun iradesinin resmidir.

- Bu resimde yer alan mum diğer mumları da yakmakta, diğer mumları yaktıkça ışığından bir şey kaybetmemektedir.

- Bu resimde yer alan ruh; birlik ve berberliğin her şeyin üstesinden geleceğinin bilincinde olan bir ruhtur.

- Bu fotoğrafta yer alanlar; Cumhuriyetimizin sadece 100. Yılını değil 200. Yılını da şekillendirecek adımları atan cesur yüreklilerin ta kendisidir.

Unutulmamalıdır ki;

Bizim konumuz vatan; onların konusu ne pahasına olursa olsun iktidarı devirmektir.

Bizim derdimiz millet; onların derdi ise gücendirmemek için 40 takla attıkları PKK’nın siyasi şubesi HDP’nin gönlünü hoş etmektir.

Bizim mücadelemiz FETÖ ile mücadele; onların mücadelesi ise FETÖ’cüleri tekrar devletin içine sokma mücadelesidir.

Bizim parolamız huzur, onların parolası ise huzursuzluktur.

Onların güvencesi Brüksel, Washington, Berlin, Kandil ve Pennsylvania’dır. Cumhur İttifakının güvencesi ise Ankara’dır, Iğdır’dır, Türkistan Coğrafyasında yaşayan soydaşlarımızın, İslam dünyasında ağlayan mazlumların duasıdır.

Başaracağımızdan zerre şüphemiz yoktur.

Iğdırlının geçtiğimiz yüzyıla vurduğu mührü gelecek yüzyıla da vuracağından hiçbir şüphemiz yoktur.

Çünkü biz dedikodu yapmıyoruz. Siyaset yapıyoruz. Siyasetimizi yaparken de adam gibi yapıyor, mertçe davranıyor, ahlaki değerlerimizle bezenmiş ilkelerimizin ışığında, davamızın ruhuna uygun bir şekilde yapıyoruz.   

İman ediyoruz ki;

Son Peygamber, iki cihan güneşi, Allah’ın habibi Hz. Muhammed Efendimizin güzide torunu Hz. Hüseyin’in dediği gibi ”Akıl ancak hakka uymakla kâmil olur.”

Aklını kiraya verenlerden, rehberi gizli ajandalar olandan, dedikoduculardan, karamsarlardan, fitneyi meslek haline getirenlerden, karmaşayı varlıklarının harcı haline getirenlerden ne öğreneceğimiz iş, ne de onlarla beraber yürüyecek yolumuz vardır.

Biliyoruz ki;

Gevşersek Türk Dünyası bedel ödeyecek.

Rehavete kapılırsak İslam dünyası ağır sonuçlarla yüzleşecek.

Tereddüt edersek yüzünü Türkiye’ye dönmüş mazlum milletler hayal kırıklığına uğrayacak.

İşte o yüzdendir ki; 6+1’lik zillet cephesi gibi kafamız karışık değil, aklımız bulanık değildir.

Liderimiz Sayın Devlet Bahçeli’nin ifade ettikleri gibi: “2023'e Doğru: Aday Belli, Karar Net"tir.” Cumhurbaşkanı Adayımız Recep Tayyip Erdoğan’dır. Cumhur İttifakı’nın haklı ve haysiyetli yürüyüşü parlak bir başarının kapılarını aralayacak, bunun sonucunda Cumhuriyetimizin yüzüncü yıl dönümü Türk milletinin muhteşem bir uyanışına vesile olacaktır. 2023 yılı büyük Türk-İslam asrının miladı ve misakı olacaktır.”

Bu yüzden diyoruz ki;

“Biz birlikte Türkiye’yiz” diyen hemşerim Çağrım Sana!

“Paylaşılacak vatanım, vazgeçilecek insanım yok” diyen kardeşim Çağrım Sana!

Çağrımız büyük Türk milletine, Çağrımız birliğe, çağrımız beraberliğe, çağrımız onurlu bir geleceğe…

“Bu millet, bu bayrak, bu vatan benim” diyen herkese…

Bu duygu ve düşüncelerle hepinizi saygıyla selamlıyorum. Bizleri bağrınıza bastığınız için, bizlere yüreklerinizi açtığınız için, bizleri sofranızda ağırladığınız için şükranlarımı sunuyorum.''

Editör: Haber Merkezi