MHP'li Osmanağaoğlu şunları söyledi;

Sayın Genel Başkan Yardımcım, Sayın Milletvekilim, Değerli MYK Üyelerim, Saygıdeğer İl Başkanım, İlçe Başkanlarım, Saygıdeğer Muhtarlarım, STK Temsilcilerim ve hepsi birbirinden kıymetli Hanımefendiler, toplantımızı katılımlarıyla şereflendiren kıymetli dava arkadaşlarım, hepinizi saygı ve muhabbetlerimle selamlıyorum.

Liderimiz Sayın Devlet Bahçeli’nin talimatlarıyla başlatılan ve gerçekleştirilmeye devam eden Adım Adım 2023, İlçe İlçe Anlatma ve Aydınlatma temalı programlarımız kapsamında bugün burada, sizlerle birlikte olmanın mutluluğunu yaşıyorum.

Sözlerimin başında Genel Merkezimizin görevlendirmesiyle aramızda bulunan kıymetli Başkanlarımıza, misafirlerimize de hoş geldiniz dileklerimi sunmak isterim. Paylaştıkları ve paylaşacakları çok kıymetli değerlendirmeleri sebebiyle teşekkürlerimi sunuyorum.

Şüphesiz siyaset mekanizması bütün sorunların çözümünün adresi, bütün anlaşmazlıkların yegâne çözüm mercidir. Ancak gelinen noktada siyaset mekanizmasını tıkamaya çalışan, kutuplaşmayı körükleyen, kutuplaştıkça da birbirimize sırtımızı dönmemizi arzulayan bir bloğun taarruzu altında olduğumuz ortadadır.

Ülkemizin çevresinin adeta savaş arenasına döndüğü, insanların en temel haklarından birisi olan yaşam hakkını bile elinden alan küresel baronların gözünü kararttığı bir ahvalde; istikrarsızlığın kılavuzluğuna soyunan söz konusu blok ile mücadele, yine bizlere, Türk milliyetçilerine, Türk milliyetçilerinin kutlu çatısı Milliyetçi Hareket Partisine, Liderimiz Sayın Devlet Bahçeli’nin mimarı olduğu Cumhur İttifakının ulvi ülküler etrafında birleşen kadrolarına düşmüştür.

Milli bir akıl, asırların her derde deva tecrübeleri, yüzyılların kazandırdığı etkili bir muhakeme gücü, ahlaki değerlerle bezenmiş eşsiz mücadele azmimizle birlikte, Türk milleti için mücadele etmek taşıyacağımız en büyük onur nişanlarından birisidir.

Burada bulunan her bir ülküdaşımızın bunun bilincinde olduğundan hiçbir şüphem bulunmamaktadır. Liderimiz Sayın Devlet Bahçeli’nin geriye bakmadan, geleceğe Türk mührünü vurmak için gerçekleştirdiği yolculuğunda en büyük gücü bu inançtan aldığı da muhakkaktır.

• İlkel dürtülerle hareket eden 6+1’in karşısında ilkeli bir tavırla durmaya,
• İftiracı ve fitneci yüzlere karşı, irademiz ve iffetimizle destanlaşan bir mücadele vermeye,
• Köhnemişliği davet eden siyaset anlayışının karşısında istikrara kılavuzluk yapmaya devam edeceğimiz net bir şekilde bilinmelidir.

Geçmişi karanlık, bugünü şaibeli, geleceği ise siyasi çöplük olan siyaset yobazlarının geçmişe dönük samimi ve dürüst bir muhasebe yapması elbette beyhude bir bekleyiş olacaktır.

Ancak her bir vatandaşımızın dürüst bir şekilde muhasebe yapmasının da kaçınılmaz olduğunu ifade etmem gerekir.

Geçirdiğimiz her an, karşımıza çıkan her durum, yaşanan her gelişme karşısında sağlam bir değerlendirme ve vicdani bir muhakeme yapılması ihtiyaçtan öte ertelenemez bir zorunluluktur.

Çünkü:

Siyasetini yanlışlar üzerine kuran,

Söylemlerini yalanlar ve kışkırtmalar üzerine inşa eden,
Türk Devletiyle olan binlerce yıllık hesaplarını faturalar üzerinden görmeye çalışan bu güruha karşı en büyük kalkan büyük Türk milletinin feraseti, eşsiz yorum gücüdür.

Kirli ittifaklarını, şaibeli birlikteliklerini perdelemek için yanlış teşhisler üzerinden yanlış telkinleri dayatan, yalan temennilerini dillendiren zillet birlikteliği hiç olmadığı kadar şirazeden çıkmış, niyeti bozmuştur.

Her zaman söylediğim bir hususa, buradan sizlerle birlikte bir kez daha, yüksek sesle dikkat çekmek istiyorum:

Biz Türk milletinin şühedanın ocağına sahip çıkacağına hep inandık.

Biz Türk milletinin; kendisinin ve devletinin haklarına sahip çıkacağına gönülden iman ettik.

Vatan topraklarını tertemiz kanlarıyla sulayan kahraman ecdadın yüzünü kara çıkarmamaya yemin ettik.

Yeminimizi çiğnemedik, sözlerimizi yutmadık, sevdamıza kara leke sürmedik, söz konusu istiklalimiz ve milletimizin istikbaliyse sorumluluktan ve fedakârlıktan hiçbir zaman
kaçmadık.

İstiklal Şarimiz Mehmet Akif Ersoy’un dediği gibi:

“Geleceği karanlık görerek azmi bırakmak.

Alçakça bir ölüm varsa, eminim budur ancak.”

İlk günkü aşkla bağlı olduğumuz milletimize, yüksek azimle hizmet etmeye devam etmekte kararlıyız.

Yuvarlak masa etrafında birleşen, HDP’nin sac ayağında buluşan, küresel baronların himayesinde hedef birlikteliği yapan zillet ittifakının gerçek yüzlerini ifşa etmekte kararlıyız. Çünkü bu muzaffer ruh bu salondaki iradede fazlasıyla mevcuttur.

Bugün buradan sizlerin huzurunda; bu zillet ittifakının lokomotifi olarak atanan CHP’nin Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na açık bir şekilde soruyorum:
Sayın Kılıçdaroğlu;

• 15 Temmuz’a “Kontrollü Darbe” 20 Temmuz’a ise “esas darbe” diyerek FETÖ’yü masumlaştırmanın gerçek sebebi nedir?

• Nisan 2017’den bu yana elinde olduğunu iddia ettiğin “kontrollü darbe” delillerinden oluşan dosya nerede? Yoksa öyle bir dosya yok mu?

• Sana; FETÖ’nün sembol isimlerini anons ettirip miting meydanlarında alkışlattıran FETÖ muhabbeti nereden geliyor? Yoksa bu muhabbet değil de bir diyetin gereği midir?

• KHK’lılarla atılan herkesi görevine geri döndüreceğini söyleyen Sayın Kılıçdaroğlu sana sesleniyorum: FETÖ’cüleri görevlerine geri döndürme kararlılığın bir diyet borcu, anladık da PKK’lı teröristlere genel af mı çıkaracaksın? PKK’ya olan diyet borcunu nasıl ödeyeceksin?

Elbette sorularımız sadece Sayın Kılıçdaroğlu’na değil. Onun yol arkadaşlığını yapan, HDP Grup Başkan Vekilinin ifadesiyle “PKK’lıların oylarıyla Meclis’e zar zor giren” İP’nin Genel Başkanı Meral Akşener’e de sorularımız var.

Sayın Akşener:

• Bir şehit ağabeyinin bacısına küfür edecek kadar alçalan birisini hala milletvekili olarak partinizde tuttuğunuz için hiç mi yüzünüz kızarmıyor?

• Bir PKK sempatizanı karşınıza geçip “Kürdistan” propagandası yaparken dut yemiş bülbül gibi susarken hiç mi utanmadınız?

• Eli kanlı terör örgütü PKK’nın şehirdeki şubesi HDP’yi, Kürt kökenli kardeşlerimizin temsilcisi olarak gördüğünüzü itiraf ederken hiç mi utanmıyorsunuz?

• Hadi CHP ile Anayasa Masasında buluştunuz, Hadi Saadet Partisi ile de buluştunuz, PKK’nın siyasi şubesi HDP’nin temsilcisinin de olduğu masada, ilkeleri üzerinde anlaştığınız bir anayasa çalışması yaparken şehitlerimiz, gazilerimiz hiç mi aklınıza gelmedi?

Kıymetli Dava Arkadaşlarım;

Zor ve çetin günlerden geçmekteyiz. O sebeple her sözümüz fikrimiz, her düşüncemiz ise aklımızın yansıması olmalıdır. Sorularımız nettir. Aslında cevapları da bellidir.

Bu sorularımızın muhataplarının burada bıraktığı, her geçen gün İzmirlinin hayallerini ve zamanını yutan karadelik gibi İzmir’in başına bela ettiği küçük zillet figürü ise Tunç Soyer’dir.
HDP, İYİ PARTİ ve CHP’nin Belediye Başkanı Tunç Soyer aslında bu zillet birlikteliğinin yansımasıdır.

Tabi ki CHP’li Tunç Soyer’in yol arkadaşları sadece İP’ten ve ve İP’in seçimlerde ittifak yaptığı HDP’den ibaret değildir.

Tunç Soyer’in tartışmasız yol arkadaşlarının geri kalanı ise kendi burjuva dostları ve yasadışı terör örgütü mensuplarıdır.

Onları asla işsiz bırakmamakta, vaatlerini derhal yerine getirmekte ve sonuna kadar arkalarında durmaktadır. Tunç Soyer; birbiriyle alakasız gibi görünen bu iki kitleyi şahsında birleştirebilmiştir. Çünkü o devrimci pozları kesen, katıksız bir burjuvadır.

Hepinizin malumu ekselansları; İzmirlilerin ortak kültürel mirası olan Şato’yu kendi şahsi konutu yapmıştır. Çünkü o; ancak şatolarda oturmaya layık bir burjuvadır. Milletin dertleriyle olduğu kadar, değerleriyle de alakasız olması; bu sebepledir. O yüzden de mizah festivallerine İslamofobi kışkırtıcılarını, düşünce toplantılarına PKK ideologlarını çağırmakta beis görmemektedir.

Devrimci maskesi altında, burjuva yaşam tarzını sürdüren Tunç Soyer’e göre; sınıfsal dayanışma gereği, kendi arkadaşlarını üst düzey görevlere getirmek ve onlara çifte maaş bağlamak da olağan olsa gerektir. Tunç Soyer’in istihdam politikasına göre; ya kendisinin yakın arkadaşı olmak yahut da uygun bir terör örgütünden referans getirmek lazımdır.
Çünkü İzmir Valiliği’nin devlet güvenliği açısından sakıncalı bulup iş akitlerini feshettiği belediye çalışanları; Akşener’in, Kılıçdaroğlu’nun ve terörist Demirtaş’ın seçtirdiği Tunç Soyer tarafından yeniden işe alınmaktadır.

Hatırlarsanız, Tunç Soyer geçen yıl istihdam konusuyla alakalı başka bir skandala daha imza atmıştır. Yeni kurulan Şehir Tiyatroları’nda usulsüz eleme iddiaları ve şüpheli seçmeler düzenlenmesi; sanata gönül veren pek çok ismin tepkisini çekmiştir.

Buradan sanata ömrünü adamış o kıymetli sanatçılarımıza da sesleniyorum:

Kendi meslekî yeterliliklerinden dem veren tiyatrocularımızın öncelikli şunu anlaması gerekir. Tunç Soyer; onların bildiği belediye başkanlarından değildir. Hatta Tunç Soyer; onların bildiği CHP’lilerden, sosyal demokratlardan ve solculardan bile değildir. Tunç Soyer için öncelik kabiliyet ve liyakat değildir. Örgüt mensubiyetidir.

Burada bahse konu örgüt de CHP’nin yasal örgütlenmeleri değil, terör şebekeleridir. Mesela sanat camiasının eğitim ve tecrübe açısından yetersiz bulduğu MLKP militanı Orçun Masatçı’nın; bir dönem, aynı şehir tiyatrolarının koordinatörü olarak görevlendirilmesi bunun en net örneğidir.

Teröristlere destek açıklamaları yapan, kalemini kandilin doldurduğu mürekkep ile bildirilere imza atan isimler devlet hizmetinden el çektirilseler de Tunç Soyer onları da sahipsiz bırakmamakta, Büyükşehir Belediyesinin kapılarını onlara da açmaktadır.

Yeri gelmişken hatırlatmam gerekir ki; sizlere “bu isimler muhalif oldukları için görevlerinden uzaklaştırıldılar, muhalif oldukları için işlerinden oldular” diyebilirler.

Açık bir yüreklilikle söylüyorum; bu isimler hükümete değil devlete muhalif oldukları için cezalandırıldılar. Bu isimler Cumhur İttifakına muhalif oldukları için değil Türk milletinin
istikbaline kast ettikleri için o görevlerden uzaklaştırıldılar.

Soruyorum:

Devletine muhalif, milletine hasım isimlere İzmir Büyükşehir Belediyesinin şirketlerinde yüksek maaşlarla yüksek makamlarda sahip çıkılmasını İzmirli içine sindirebilir mi? Görmezden gelebilir mi?

Elbette İzmir ruhu bu siyasi atıkları bünyesinden söküp atacaktır. Elbette Mustafa Kemal Atatürk’ün İzmir’i, Atatürk’ün ilkelerini çiğneyen bu ihanet bloğuna dur diyecektir. Tunç Soyer’in sehven Belediye Başkanlığını da bitirecektir.

Unutanlara, unutmak isteyenlere; Karacaoğla’nın şu veciz dizeleriyle bir gerçeği hatırlatmak isterim:

Cennet cehennem yoktur diyenler

İl hakkını alıp haksız yiyenler

Al yeşil konaktan hükm'eyleyenler

Dur bakalım canım beyler kalır mı…

Kıymetli Hemşerilerim;

Sabırla dinlediğiniz için teşekkür ediyorum.

Bu duygu ve düşüncelerle hepinizi saygılarımla selamlıyorum. Sabırla dinlediğiniz için, katılımlarınız için teşekkürlerimi sunuyorum.

Adım Adım 2023; İlçe İlçe Anlatma ve Aydınlatma Programlarımızın hayırlara vesile olmasını diliyorum.

Sağ olun var olun.

Editör: Haber Merkezi