MHP Kayseri Milletvekili İsmail Özdemir; Avrupa Birliği Başkanlığı ve Türk Akreditasyon Kurumu bütçeleri üzerine MHP Grubu adına söz aldığı konuşmasında; Avrupa Birliğinin temeli olan Avrupa Ekonomik Topluluğunun 1958 yılında kurulmasından kısa bir sonra Türkiye’nin 31 Temmuz 1959'da topluluğa ortaklık başvurusunda bulunduğunu belirterek, “Türkiye'nin yapmış olduğu başvuru olumlu karşılanmış, üyelik koşulları gerçekleşinceye kadar geçerli olacak ortaklık anlaşması 12 Eylül 1963'te imzalanmıştır. Aralık 1999'da Helsinki'de yapılan zirvede ise Türkiye'nin adaylığı resmen onaylanarak diğer aday ülkelerle eşit konumda olacağı açık ve kesin bir dille ifade edilmiştir. Bu tarihten sonra ülkemiz üyelik müzakerelerine ilişkin hukuki ve uygulama olarak pek çok adım atmıştır. Ancak ne yazık ki aradan geçen elli yedi yıllık süre boyunca olmadık bahanelerle oyalanmıştır.” dedi.
 
AVRUPA BİRLİĞİ İKİRCİKLİ BİR TUTUM BENİMSEMİSTİR
 
Özdemir, Türkiye’nin samimi ve gayretli tutumu olduğunu belirterek, “Türkiye'yle hiçbir alanda mukayese edilemeyecek ülkeler dahi üye olarak birliğe kabul edilirken bize karşı ne yazık ki ikircikli bir tutum benimsenmiştir. Dahası, Türkiye'ye yönelik eşit davranıldığını söyleyebilmek de ne yazık ki mümkün değildir. Üstelik bu durum zaman içerisinde hukuksuz bazı adımların Avrupa Birliği tarafından atılmasına kadar varmıştır.” ifadelerini kullandı.
 
DOĞU AKDENİZ’DE EGEMENLİK HAKLARIMIZDAN TAVİZ VERİLEMEZ
 
Adaların deniz yetki alanlarının nasıl olacağı konusunda Uluslararası Adalet Divanının verdiği emsal kararların malum olduğunu vurgulayan Özdemir; “Bu kararlar, Türkiye'nin haklılığını, Yunanistan'ın haksızlığını çok açık biçimde ortaya koymaktadır. Bugün, ülkemiz, 1870 kilometrelik kıyı uzunluğuyla Doğu Akdeniz'de en uzun kıyı şeridine sahip ülke konumundadır. Buna karşın sadece Antalya Körfezi'ne hapsolacak tezlerle egemenliğimizden taviz verilmesi beklenmektedir. İşte, bunun kabulü mümkün değildir.” açıklamasında bulundu.
 
AB, TERÖR ÖRGÜTLERİNİ BESLEMEKTE VE KORUMAKTADIR
 
Uzun yıllardan beri çoğu Avrupa Birliği ülkesinin Türkiye’ye yönelik faaliyet gösteren terör örgütlerini beslediği, koruduğu ve kolladığının malum olduğunu ifade eden Özdemir şöyle devam etti: “Bugün, hâlâ Avrupa'nın çeşitli yerlerinde PKK, DHKP-C ve FETÖ terör örgütü mensubu olan teröristler ile yöneticileri barınmaktadır. Üstelik Türkiye, Birliğe üye olan çoğu sayıdaki Avrupa ülkesi gibi NATO üyesidir. Buna rağmen terörle mücadele alanındaki hassasiyetlerimizin Avrupalı muhataplarımızca tam anlamıyla gözetildiğini söyleyebilmek mümkün değildir.”
 
AB’NİN, İNSANİ YARDIM TAŞIYAN GEMİMİZE MÜDAHALESİ KARA LEKEDİR
 
MHP Kayseri Milletvekili İsmail Özdemir, 23 Kasım 2020 günü AB tarafından sürdürülen İrine Harekâtı kapsamında insani yardım taşıyan bir Türk gemisine müdahale edilmesinin asla kabul edilemeyeceğini ifade ederek, “Yunan bir komutanın emrindeki Alman Deniz Gücüne mensup askerlerce tam bir korsanlık edasıyla müdahale edilen gemimiz ve personelinin maruz kaldığı muamele hiç şüphe yok ki uluslararası hukukun açık bir ihlali olduğu kadar Avrupa Birliği'nin Libya konusundaki iki yüzlülüğünün de dışa vurumu olmuştur. NATO kapsamı dışında icra edilen bir harekâtta NATO üyesi olan ülkemizin bayrağını taşıyan bir gemimiz açıkça hedef alınmıştır. Akdeniz'de insani yardım gemilerini durduran Avrupa, sığınmacıları denizin orta yerinde ölüme iten paydaşlarının yanında sabıkasına yeni bir kara leke daha eklemiştir.” açıklamasında bulundu.
 
TÜRKİYE, AB’YE MECBUR, MAHKÛM VE MUHTAÇ DEĞİLDİR
 
Avrupa Birliğinin sadece Libya Ulusal Mutabakat Hükûmeti üzerine yoğunlaşmasının manidar olduğunu, Akdeniz’de Türkiye karşıtı faaliyetlerin arttığına dikkat çeken Özdemir; “Elbette bütün bunlar, bizi, Libya'ya olan taahhütlerimizi yerine getirmekten, Doğu Akdeniz'de haklarımızı savunma kararlılığımızdan geriye asla döndüremeyecektir. Akdeniz'de Türkiye'nin ve Türk milletinin sakalını kesebileceğini düşünenler, kollarını kaybetmeyi göze almak durumundadırlar.” açıklamasında bulunarak, Avrupa Birliğinin Türkiye'yi dışlayan tutumunun sürmesi ve tam üyelik kapısının kapanması yönündeki gelişmelerin Türkiye'yi bir yol ayrımına getirdiğini belirterek şöyle devam etti, “Bütün bunlarla birlikte. Bu kapsamda Milliyetçi Hareket Partisi Türkiye'nin ne pahasına olursa olsun Avrupa Birliğinin yörüngesinde sürüklenmeye mecbur, mahkûm ve muhtaç olmadığını değerlendirmektedir.”

Editör: Haber Merkezi