Tolga Polat / TÜRKGÜN

CHP Genel Başkanı Kemal kılıçdaroğlu ve fiilî ortakları olan HDP sözcülerine cevaben açıklama yapan Yalçın, "Zilletin amacı üzüm yemek değil, bağcıyı dövmektir. Zillet ittifakının sözcüleri, dolar çakılınca hesapları bozulan ve zarara uğrayan para baronlarının ağıtçılığını yapmaktadır. Kılıçdaroğlu dâhil; zilletin bütün ileri gelen temsilcileri, büyük sermaye sahiplerinin borazanı olmuştur. Zillet ittifakı, milletin değil sahibinin sesidir." diye ifade etti.

Yalçın, "Kürt kökenli vatandaşlarımızın kardeşlik hukukunun ve varlığının garantisi HDP değil, MHP’dir. Kürt kökenli insanlarımızın HDP tarafından istismarına ebediyen son verecek parti de MHP’dir. HDP; Kürt kökenli vatandaşlarımızın sözcüsü değil, hasmı ve düşmanıdır. HDP, huzur ve barışın belalısıdır. Diyarbakır il başkanlığı önünde nöbet tutan ailelerin eylemi, HDP’nin çirkin ve kirli yüzünü gözler önüne sermiştir" dedi.

MHP'li Yalçın, "Halk, huzur ve barış için HDP’ye karşı bayrak açmıştır. Ailelerin PKK’nın siyasi acentesine cesurca karşı koyması, artık bu katiller sürüsünün işinin bittiğinin resmidir. 2023 seçimlerinde halk; kendi haklarını gasp eden, imkânlarını PKK’ya akıtan sonrada teröristlerle resim çektiren HDP’yi sandığın dibine gömecektir" diye ifade etti.

ZİLLET İTTİFAKI, MİLLETİN DEĞİL SAHİBİNİN SESİ

MHP Genel Başkan Yardımcısı Prof. Dr. E. Semih Yalçın, "Bir süredir kendi kendine gelin güvey olup ülkeyi seçim havasına sokmaya çalışan zillet ittifakı, kamuoyuna alternatif politika ve projeler sunmak yerine, intikam hissiyle hareket ederek mevcut iktidara kin ve nefret kusmaktadır" dedi.

Gazetemiz TÜRKGÜN Haber Müdürü Tolga Polat’a özel açıklama yapan MHP Genel Başkan Yardımcısı ve İstanbul milletvekili Prof. Dr. E. Semih Yalçın, CHP Genel Başkanı Kemal kılıçdaroğlu ve fiilî ortakları olan HDP sözcülerine cevaben yaptığı açıklamada şunları kaydetti:

"Başını Kemal Kılıçdaroğlu CHP’sinin çektiği zillet cephesi; hep bir ağızdan felaket çığırtkanlığı yapmakta, topluma karamsarlık ve ümitsizlik aşılamak için çırpınmaktadır. Düne kadar doların yükselişini bahane ederek gürültü koparan bu suni kaos cephesi; doların köpüğü alınıp gerçek değerlerine indirilince, bu kez düşüşe sardırmaya başlamıştır.

Kılıçdaroğlu ve hempalarına göre doları düşürmek de yükseltmek de suçtur.İhracatta rekorlar kırılması, savunma sanayii alanındaki millî hamlelerle Türkiye’nin gıpta edilen, hatta kıskanılan bir ülke olması, bu karanlık ittifak için hiç önemli değildir.

Korona virüs salgını yüzünden başta ABD olmak üzere bütün Batı dünyası, hatta bütün ülkeler kırılırken; Türkiye’nin yerli aşı üreterek mücadelede önemli bir safhaya ulaşması karşısında üç maymun oynanmaktadır.

Dün memur, işçi ve emekli maaşlarında artış isteyen zillet sözcüleri, yapılan artışlara bugün arsızca burun kıvırmaktadır.

Zilletin amacı üzüm yemek değil, bağcıyı dövmektir.

Zillet ittifakının sözcüleri, dolar çakılınca hesapları bozulan ve zarara uğrayan para baronlarının ağıtçılığını yapmaktadır.

Kılıçdaroğlu dâhil; zilletin bütün ileri gelen temsilcileri, büyük sermaye sahiplerinin borazanı olmuştur.

Zillet ittifakı, milletin değil sahibinin sesidir.

Zillet ittifakı, bozgunculardan oluşan bir siyasi halitadır.

Bu halitanın mümeyyiz vasfıysa devr-i sabık çetesi olmasıdır.

“Hesap soracağız, asacağız, keseceğiz.” gibi yavelerin sık sık dillendirilmesi bundandır.
Helallik istemekle başlayan yalan edebiyatı, boş tehdit ve külhanbeyliğe yerini bırakmış; erbab-ı husumet, aslına rücu etmiştir.

Türkiye’nin terörle mücadelede geldiği aşama ve devlet otoritesinin ülkenin dört bir yanında sağlanması; zillet ittifakı için övünç değil, dövünme vesilesidir.

Çünkü zillet cephesinin ve yol arkadaşı HDP’nin terör makineleri birer birer etkisiz hâle getirilmiştir.

Çünkü CHP ve HDP’nin eylemlerine bel bağladığı eli kanlı katillerin kökü kesilmek üzeredir.
Çünkü PKK’nın yakasından canını kurtarabilenler devletin emin ellerini tutup şefkatli kollarına teslim olmakta, kanlı terör örgütünün dağılma süreci her geçen gün hız kazanmaktadır.
Psikolojik üstünlük devlete ve dolayısıyla halka geçmiştir.

HDP Eş Başkanı Mithat Sancar’ın, “İktidarı ve kayyumlarını göndereceğiz.” diye inlemesi ise aslında bitişin itirafıdır.

Kayyum demek, devlet otoritesinin tesisi ve belediye kaynaklarının kanlı terör örgütü yerine halka kanalize edilmesi demektir.

Sancar’ın Diyarbakır’da Devlet Bahçeli hatıra ormanı tanzimi çabalarını Kürt halkına sözde hakaret diye değerlendirmesi de bu güzide kentimizde MHP’nin bayrak göstermesinden duyulan dehşetin yansımasıdır.

Çünkü Diyarbakır’da MHP Lideri Devlet Bahçeli adına dikilecek her fidan; kardeşlik ve birlik için büyüyüp yeşerecek, buna karşılık PKK terörünün kökü de dalları da kuruyacaktır.
Diyarbakır’da büyüyen her ağaç, bin yıllık kardeşliğimizin ve ebedi bekamızın simgesi olacaktır. Dalları bütün toplumu kucaklayacak, yaprakları huzur ve sükûnun emin gölgesi olacaktır.

HDP sözcüleri pek âlâ bilmektedir ki Diyarbakır teşkilatı dâhil, yurdun dört yanındaki MHP örgütlerinde Kürt kökenli vatandaşlarımız iftiharla görev yapmaktadır.

Kürt kökenli vatandaşlarımızın kardeşlik hukukunun ve varlığının garantisi HDP değil, MHP’dir.
Kürt kökenli insanlarımızın HDP tarafından istismarına ebediyen son verecek parti de MHP’dir.

HDP; Kürt kökenli vatandaşlarımızın sözcüsü değil, hasmı ve düşmanıdır.

HDP, huzur ve barışın belalısıdır.

PKK’ya militan temin eden HDP’nin elinden evlatlarını kurtarmak için uzun süredir Diyarbakır il başkanlığı önünde nöbet tutan ailelerin eylemi, HDP’nin çirkin ve kirli yüzünü gözler önüne sermiştir.

Halk, huzur ve barış için HDP’ye karşı bayrak açmıştır.

Ailelerin PKK’nın siyasi acentesine cesurca karşı koyması, artık bu katiller sürüsünün işinin bittiğinin resmidir.

2023 seçimlerinde halk; kendi haklarını gasp eden, imkânlarını PKK’ya akıtan sonrada teröristlerle resim çektiren HDP’yi sandığın dibine gömecektir.

Bu arada kamuoyunda açıkça gözlemlenmektedir ki Cumhur İttifakı hazımsızlığı CHP’nin başı Kemal Kılıçdaroğlu ile yancılarının çenelerine vurmuştur.

Her gittikleri yerde hepsi ayrı telden çalmakta, ayrı nakarattan konuşmaktadır.

Zillet cephesi adına kürsüye çıkan martavalcıların menteşesi öylesine bozulmuştur ki dilleri de çeneleri de ayar tutmamaktadır.

CHP sözcülerine ve yancılarına diyeceğimiz odur ki “Çok konuşarak bir şey olunsaydı ormanın kralı aslan değil, papağan olurdu.”

Son olarak; Sayın Genel Başkanımıza amiyane sözlerle saldıran Kılıçdaroğlu’na,
Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sisteminin, Cumhur İttifakının ve meşru iktidarın yanında MHP Liderinin kaya gibi durduğunu tekraren hatırlatırız."

Editör: Haber Merkezi