Mikro kredi kavramından yıllarca kırsal kalkınma için çalışan babamın (Allah rahmet eylesin) getirdiği bir kitapla haberdar olmuştum. Mikro kredi özünde yoksulların tek kişilik ya da ufak işletmeler kurmaları için verilen kredileri ifade ediyor. Bangladeşli Muhammed Yunus’u ve kurduğu Grameen Bankası’nı anlatan bu kitap yoksulların bulunmadığı bir dünyaya doğru tam bir yoksulların bankası hikâyesi idi. 

1976’da Bangladeş’te köylülerin bambudan tabureler yapabilmek için devamlı tefecilere muhtaç kaldığını ve ellerinde kârdan para kalmadığını gören Yunus, 42 yoksul köylüye kendi cebinden 27 doları iş yapmaları için veriyor ve işletmelerinin var olabildiğine tanık oluyor. Katı ve çoğu da uluslararası kıstaslara bağlı finansal sistemde kredi bulma olasılıkları olmayan köylüleri küçük adımlarla büyütüyor. İnsanların içindeki atıl kapasiteler açığa çıkarılıyor. İşte bu şekilde başlayan bir hikâye bugün, içinde mikro kredi, mikro sigorta, mikro tasarrufu da içeren mikro finans başlığı altında birçok yerde uygulanıyor.

 Örneğin bir kaç bin lira ile bir patik üretim atölyesi kurmak gibi bir iş kolayca geniş bir aileyi besleyebilir, hatta personel çalıştırabilir hale gelebilir. Ülkemizde de TKV ve Orköy projeleri ile yaygın şekilde uygulanan sistemle birçok köylü sığırcılık, koyunculuk, arıcılık, mantarcılık, kilimcilik gibi alanlarda ufak kredilerle işletmeler kurdular ve yaşatıyorlar.

 Bu noktada sözü belediyelere getirelim. Belediyeler mikro kredi uygulamalarındaki potansiyelin hemen hiç değerlendirilmediği alanlar. Hâlbuki kırsal ve şehirsel kalkınma ile iç içe olan belediyeler bu alanda da sorumluluklar taşımakta. Yoksullar için finansal hizmetlere erişim ortamları sağlamak belediyeler için görev dışı olmasa gerek.

 Yerelde o yöreye özel tek kişilik ya da küçük işletmeler ile değerlendirilebilecek birçok alan varken, bu alanlarda bir şey yapmak isteyenleri bankalar ile muhatap etmek yerine çeşitli fonlama ve geri ödeme yöntemleri geliştirilmeli ve belediyeler bu alanda projeler üretmeliler.

 Mikro kredinin ne olduğu kadar ne olmadığının anlaşılması da önemlidir. Mikro kredi, kilim işletmesine kilim vermez, kilim için gerekli ipi ve tezgâhı alacak parayı, gerektiği zamanda ve sürekli verir. Bir geri ödeme modeli mutlaka içerir, hibe değildir.

 Mikro kredi ile ilgili olarak TBMM’ne sunulan Mikro Finans Kuruluşları Hakkında kanun teklifi maalesef halen mecliste görünüyor. Bunun ilerletilmesiyle mikro finansman imkânlarının artacağını söylemek yanlış olmaz. Ayrıca belediyelerin ilgili mevzuatlarına da, mikro kredi imkânları oluşturmaları, hâkim kültürün gereksinimlerini gözeterek ve de objektif kıstaslarla dağıtmaları ile ilgili başlıkların eklenmesi belediyelerin ellerini rahatlatır.

 Bunlara rağmen bugünkü hukuki altyapı ile dahi belediyeler mikro finansman sistemleri kurabilirler. Üretici birlikleri, kooperatifler, sivil toplum örgütleri ve vakıfların da bu modele dâhil edilmesiyle, hem operasyon kolaylaşabilir, hem de bağışçılar sistem sokulabilir. Fon kaynakları olarak, İşkur, TKDK, Kalkınma Ajansları, mikro krediye yoğunlaşmış çeşitli vakıflar, kamu bankaları, TSKB, BM Kalkınma Programı, KOSGEB, Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik Fonu, İşsizlik Fonu, Valilikler ile beraber bu sistemi kurabilirler. Unutulmamalıdır ki, bu sistem tek seferlik olmamalıdır, sürekli açık bir kapı şeklinde kurgulanmalıdır.

 

Mikro finansman yoksullukla savaş için büyük bir araç. Hibe olmadığından kıymeti daha fazla bilinir.  Mikro kredilerin özellikle kadınları destekleyeceğini de unutmayalım. Kadının desteklenmesi demek ailenin desteklenmesi demektir. Aile demek gelecek demektir.