Basketbol milli takımımız yarın Dünya Kupası grup eleme maçında Belçika ile karşıya gelecek. Sonra da ilk maçta yenildiğimiz Sırbistan’la. Grupta 11 puanlı Letonya, 10 puanlı Yunanistan avantajlı. Bizim puanımız 8. Sırbistan ve Belçika üstümüzde. İlk üçe girip final biletini almak için ikisini de geçmeliyiz. Belçika’yla iki kez, Sırbistan ve Letonya ile oynayacağımız dört maçı da kazanmalıyız. İlk üçe giremezsek sadece Dünya Kupası değil, olası olimpiyat şansını da kaçıracağız. Bu 1993 yılında bu yana ilk kez bir büyük turnuva oynamak için iki yıl bekleyeceğiz demek.

Bu önemli maçlar öncesi milli takımın durumu ne derseniz? Bir buçuk karışık. FIBA ve ULEB’in bir yol bulamaması nedeniyle artan maç trafiği herkesi zorluyor. Ama bizim gibi üretimi düşük ülkeleri daha fazla. Bin bir zahmetle yetiştirdiğimiz az sayıdaki elit oyuncudan faydalanamıyoruz. NBA’ye dokunamıyoruz. Alperen, Cedi, Furkan yok. En etkili uzunumuz Sertaç’a Barselona’dan izin yok. Federasyon’un bulabildiği tek çözüm bazı lig maçlarını oynatmak, bazılarını ertelemek.

Şu trafiğe bakın. Fenerbahçe’nin dört oyuncusu kadroda. Larkin’in yokluğu nedeniyle üç yıl aradan sonra devşirmemiz Wilbekin, Melih, Metecan ve Şehmuz. Bu akşam euroligde Kızılyıldız’a karşı oynayıp 24 saat geçmeden Belçika karşısına çıkacak. Neyse ki maç İstanbul’da. Anadolu Efes’ten sadece Buğrahan var Allah’tan. O da koç Ergin Ataman’la İspanya’ya gitti. Bu gece Real Madrid ile oynayıp, yarın sabahki taktik antrenmana yetişecekler.

Akşam da Belçika maçı. Biyonik olsan dayanamazsın.

Hep aynı şeyi konuşuyoruz. FIBA ve ULEB anlaşmalıymış. Bu sistem sporcuları zorluyormuş. Anlaşmıyorlar işte. Sadece konuşmak, şikayet etmek mi çözüm? Üstelik bunu yapanlarla basketbolun, oyuncunun gelişmesi için çaba harcaması gerekenler aynı kişi aynı kurumlar. Milli takım hepimizin aklında, kalbinde. Ama öyle bir düzen ve dönem yaşıyoruz ki. Milli takım koçu oyuncularını milli takıma “gönderdikleri” için kulüplere teşekkür etmek zorunda kalıyor.

Oyun kurucu yetişmiyor, uzunumuz yok diyoruz. Alt liglerde dahi bu pozisyonlar yabancılarla doluyor. Milli takımda iki devşirme oyun kurucumuz var. Lükse bak. Yarın devşirme sayısı artarsa şaşırmam. Bir de uzun koyarız. Yeme de yanında yat. Üretme, tüket. Kafaları, sistemi değiştirmezsek. Kaliteli üretim yetmez. Gençlerin oynayacağı, gelişeceği ortamı yaratamazsak hep aynı şeyleri konuşacağız Milli takım dörtte dört yapsın diye dua edeceğiz.