Varlığımıza, birliğimize, tarihsel sürekliliğimize diş bileyen kanlı hesaplara karşı Türk milletinin şeref ve namus mücadelesi olan ve Cumhuriyeti müjdeleyen 23 Nisan 1920 Türkiye Büyük Millet Meclisinin açılışının 101’inci yılını kutluyoruz. Türk milletinin 23 Nisan’dan anladığı, “Ya istiklal ya ölüm” felsefesine dayalı olarak milli hâkimiyetin ve bağımsızlığın temini ve tescilidir. TBMM; milliyetçiliğin sembolü, demokrasinin simgesi, mertliğin karargâhı ve milliyetçi kahramanların yegâne güvencesi olarak emperyalistlerin oyununu bozmuş ve Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin temellerini atmıştır. Osmanlı sonrasında şekillenmiş ve bir asrı aşan ilk kurumumuzdur. Bu onur bu ülkede yaşamaktan mutlu olan, bu milletin değerleriyle bütünleşen, bölünmez bütünlükten yana olan bütün Türk milletinindir. İsterdik ki, bu onuru, bu gururu çok görkemli törenlerle, şanına layık bir şekilde kutlayalım. Ancak, bütün dünyayı kasıp kavuran koronavirüs salgını dolayısı ile sevincimizi ve coşkumuzu geçen yıl olduğu gibi, bu yol da sınırlamak zorunda kaldık. Bu durum geçicidir ve mutlaka daha sonra telafi edilecektir.

ÇOCUKLAR GÜVENCEMİZ

İstikbalimizin ve bağımsızlığımızın teminatı, milli iradenin tecelligâhı olan TBMM’nin kurulduğu bu müstesna gün, aynı zamanda bütün dünya çocuklarına bir bayram olarak armağan edilmiştir. Bu bayramın çocuklara hediye edilmesinin önemi ve anlamı, yaşadığımız sıkıntılı süreçte çok daha iyi anlaşılmaktadır. Milli hislerle yetişmiş, vatanını- milletini seven nesiller bizim en büyük güvencemizdir. Yarınlarımızın teminatı olan çocuklarımız, milli iradenin tezahürü olarak ordular kurmuş, savaş yönetmiş, devleti şekillendirmiş ve demokrasiyi inşa edip hayata geçirmiş, Türkiye Büyük Millet Meclisini hem yaşatacak, hem daha ileri taşıyacak, hem de bugün yapamadığımız kutlamaları, çok daha güzel ve anlamlı şekilde hayata geçireceklerdir.

MENŞELERİ FARKLI, AMAÇLARI BİR

23 Nisan 1920’de bir araya gelerek devletin temellerini atan kahramanların ortak özelliği her birinin ülke ve millet değerlerine canlarına pahasına sahip çıkmalarıydı. İsimlerinin, menşelerinin farklı olması bu durumu değiştirmemiştir. Ortak düşünceleri Türk milletini ihanetten kurtarmak, Türk devletini ayağa kaldırmaktı. 101 yıl önce açılan bu millet eserinden gayrimeşru ve gayrimilli politikalar bulmak mümkün değildir. Türk milletinin tüm güzellikleri ilk Meclisin sıralarındadır. İlk Mecliste hazır bulunan saygıdeğer mebusların sosyal, ekonomik, ideolojik ve sınıfsal özellikleri ne olursa olsun, hepsi vatanseverdir ve kurtuluşa inanmış faziletli isimlerdir. Bunların vatan mevzuunda çıkardıkları ses tektir. Milet konusundaki üslupları aynıdır. Milli ve manevi değerlerle ilgili yaklaşımları hemen hemen örtüşmektedir. Diyebiliriz ki, ilk Meclis, Türk milliyetçiliğinin Cumhuriyet’ten önceki en önemli başarısıdır.

SİSTEM YENİLENDİ

Bütün dünya bilmelidir ki, ne dünümüzden taviz veririz, ne bugünümüze yeni kavramının içine tuzaklanmış parçalanma ve yok oluş tezgâhına aldanarak sırtımızı döneriz. Biz insanlığa zafer nasıl kazanılır, hükümran nasıl olunur öğretmiş bir milletiz. Biz yeryüzüne adalet ve iyi yönetim getirmiş bir kudretiz. Biz yenilgilerin külünden Anka kuşu gibi doğan, FETÖ ve benzeri ihanetleri elinin tersiyle itmeyi başarmış, başarmaya azmetmiş büyük Türk milletiyiz. Türkiye Cumhuriyeti, Osmanlı’dan bir kopuş veya makas değişikliği değil, bilakis dünü tamamlayan, zorunluluktan mecra değiştirmiş, hukukun üstünlüğüne göre teşkilatlanmış milli ve üniter bir devlet modelidir. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ile bu devlet modeli yenilenmiş, güçlenmiş ve hız kazanmıştır. Milli ve yerli bir hüviyete kavuşmuş ve çok daha iddialı hâle gelmiştir. Şimdi çok daha ümitli, çok daha gayretli ve çok daha güvenliyiz.

HÂLÂ VAZGEÇMEDİLER

Aradan bir asırdan fazla zaman geçmiş olmasına rağmen, Türk milletiyle ve Cumhuriyetle sorunlu olanların hâlâ vazgeçmediklerini ve her fırsatı değerlendirerek rövanş almak istediklerini hiçbir zaman unutmamamız gerekiyor. Güdük, bölücü, zavallı zihniyetlerine ilk Meclisten dayanak arayanları, yıkıcı heves ve hesaplarına haklılık kazandırmak için tarihi çarpıtmaya uğraşanları da mutlaka hesaba katmalıyız. Dönemin şartları gereği açıklanmış bazı ifadeleri, bazı düşünceleri çarpıtarak kendi sinsi planlarına paravan yapmak isteyenleri gördük. Bunlar kesinlikle iyi niyetli değildir.

TBMM’nin ilk Başkanı, ilk Cumhurbaşkanımız, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Aziz Atatürk’ü ve ilk Meclisimizin bütün saygıdeğer üyelerini, Türkiye Cumhuriyeti Devleti ve Türk milletinin varlığı ve birliği için canlarını hiçe sayan bütün kahramanlarımızı, kanlarıyla toprağa vatan mührü vuran bütün şehitlerimizi saygı ve hürmetle selamlıyor, Cenab-ı Allah’tan rahmetler diliyorum. 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’mız kutlu olsun diyorum.