“Seçildiğimde belediyenin kapısı DEM Partililer dışında herkese açık olacak” diyerek PKK’nın siyasal desteğine bağımlı olan partisini üstü kapalı olarak eleştiren, böylece vatanseverlik hassasiyeti yüksek Afyon halkının duymak istediklerini onlara duyuran CHP Afyonkarahisar Belediye Başkan Adayı Burcu Köksal birçok insana hiç samimi gelmemişti.

Türkiye’yi bölmeyi kafasına koyan terör uzantılarını millete ait kamu kurumlarına sokmayacağını söylemenin kıymeti harbiyesi, DEM’de demlenen CHP’nin özel ruhuna tamamen aykırı olması sebebiyle tiyatro gösterisinden öteye geçmemişti.

Burcu Köksal’ın DEM’le ilgili “sürpriz” çıkışını CHP’nin teröre yanaşık siyasetine yönelik partinin kurucu değerlerine dayanan bir “iç tepki” olarak görenler, hadisenin arka planındaki siyasal hakikati ıskalıyordu: DEM’in Afyon’da sadece yüzde 0,32 oyu vardı ve DEM’le arasına sağlam bir mesafe koymayan kimsenin Afyon sandıklarından rezil rüsva olmadan çıkma şansı yoktu.

Burcu Köksal’ın samimi gelmeyen DEM çıkışını sorguladığım yazımda “DEM’in seçim sonuçlarını etkileyebilecek bir çoğunluğa sahip olduğu illerin herhangi birisinde “Belediye başkanı seçilirsem, belediye kapısından içeri hiçbir bölücüyü sokmayacağım” taahhüdünü verebilen bir tane CHP’li belediye başkan adayı var mı?” diye sormuştum.

Çünkü DEM’in seçimlerin sonucunu doğrudan etkileyebildiği yerlerde, onların siyasi desteğini elinin tersiyle iten omurgalı bir duruş ancak ve ancak milliyetçilikle ilişkilendirilebilirdi. DEM’in varlık gösteremediği bir yerde arkasından atıp tutmak hem kolaycılık, hem siyasal açıdan bir mecburiyet, hem de halka karşı üçkâğıtçı bir tavırdı.

Burcu Köksal’ın ardından, ona çok benzeyen bir çıkış da CHP Balıkesir Büyükşehir Belediyesi Başkan Adayı Ahmet Akın’dan "Milletin bayrağına, vatanına kudurmuş bir şekilde hainlik yapan terör örgütü PKK'ya, onun yandaşlarına, ondan beslenenlere, onun yolundan giden şerefsizlere de yakın değilim. Hiçbir zaman yakın olmadım" ifadeleriyle gelince yapılacak ilk iş Balıkesir’in son genel seçimlerdeki oy dağılımına bakmaktı.

Kendisini aday gösteren partisini “şerefsizlerle” yakın ilişki kurmakla eleştiren Ahmet Akın’ın aday olduğu Balıkesir’de, DEM’in son seçimlerde aldığı oyun yüzde 2 olduğunu görmek bu minvalde hiç şaşırtıcı olmadı. 

Demek ki Afyon ve Balıkesir’deki toplam oyları yüzde 3 etmeyen DEM üzerinden çevrilen milliyetçilik mizanseni CHP’nin yerel seçimlere dair özel stratejisinin bir parçasıydı.

Milliyetçilik duygusu yüksek kentlerde faaliyet yürüten CHP’li belediye başkan adaylarının “DEM düşmanlığı” giderek bir “sektör” haline gelirken, DEM’in siyasi varlığının seçim sonuçlarını değiştirme gücünde olduğu şehirlerde ise tam tersi bir süreç işliyordu.

Afyon adayı Burcu Köksal’ın “Belediyenin kapısı DEM Partililer dışında herkese açık olacak “sözlerine önce DEM olmadan nefes bile alması imkânsız olan Ekrem İmamoğlu “Başka partide siyaset yap” diyerek, sonra Ankara’da 112 bin oyu bulunan DEM’e göz kırpan sahte milliyetçi Mansur Yavaş “Belediye başkanının kapısı herkese açık olur” diyerek tepki gösterdiler.

Demek ki bir şehirde DEM’in siyasi ağırlığı az çok varsa o şehrin CHP’li belediye başkan adayları DEM’i gücendirecek ifadelerin önüne bedenleriyle uzanırken, milliyetçilerin yoğun yaşadığı yörelerdeki CHP’li adaylar ise DEM’in PKK ilişkisine dikkat çekerek sempati kazanmaya çalışıyor ve kendi partilerini de “şerefsizlerle” birlik kurmakla itham etmekten geri durmuyorlar.

DEM destekli adayların kazandığı kentlerde DEM’e sonuna kadar açılan kapılar, bölücü siyasete geçit vermeyen kentlerde mecburiyetten kapatılıyorsa bunun adına vatanseverlik ya da milliyetçilik değil, siyasi üçkâğıtçılık, halkın duygularını istismar eden çıkarcılık denir. Gidişat gösteriyor ki Özgür Özel döneminin özeti de bu tanımlar etrafında biçimlenecektir.