Önce Dışişleri Bakanlığı Emekli Misyon Şefleri adıyla yapılan ve 126 emekli büyükelçi ve başkonsolosun imzasının yer aldığı bir bildiri yayınlandı. Bu kamuoyunda pek bir etki yaratmadı. Daha sonra 103(sonra 104 denildi) emekli amiralin bildirisi yayınlandı. Gece yarısı olması ve asker emeklisi kişilerin yapması nedeniyle daha çok ses getirdi. Cumhur İttifakı mensupları ve sağduyulu herkes bu bildiriye tepki gösterdi. Çünkü ifadeler hükümete bir muhtıra niteliği taşımaktaydı.

           Gerek emekli büyükelçilerin bildirisinin, gerekse de emekli askerlerin bildirisinin bir talimatın eseri olduğu apaçık ortadadır. Bir tarafta 126 kişi, diğer tarafta 104 kişi kendiliğinden toplanıp bir metne imza atmamıştır. Bir üst akıl böyle bir bildiriyle hükümet üzerinde gündem oluşturulmasını istemiş, alt akıl ise imza atacakları organize etmiştir.

           Çünkü her iki bildiri de art arda yayınlanmıştır. Her iki bildirinin merkezinde de CHP ve İP isimli partiler vardır. Birçok emekli büyükelçi ve askerin CHP’li olması bunun bariz göstergesidir. Her iki parti de bildirilere sahip çıkmıştır. Meral Akşener önce “gevezelik” dese de kaygısının bu bildirinin “hükümete yarayabilir” endişesiyle hareket ettiğini ifade etmiştir. Bildiriyi kaleme alan kişinin partisinde genel başkan yardımcısının yardımcısı olduğunun ortaya çıkması ve bildiriyi 3 İP’li milletvekilinin açıktan desteklemesi de yeterince delil olmuştur.

           Hele bazı emekli askerler var ki, bunlar aklını yitirmiş kişilerdir. Düşünce sicillerinde “PKK komşumuz olsun” diyeni mi ararsın, “Kürdistan kurulsun, onu da ilk Türkiye tanısın” diyeni mi…

           Şimdi böyle bir zihniyetin hazırladığı bildirinin Türkiye’nin milli meselelerinde ülkeden yana olması düşünülebilir mi? Amacın Türkiye’deki CHP merkezli siyasi projelere katkı sağlamak olduğu alenen ortadadır.

           Bugüne kadar milli hiçbir meselede, terörle mücadeleye destek konusunda yan yana gelmemiş olan emekli büyükelçilerin ve askerlerin yan yana geldiği sürece dikkat ederseniz CHP’nin her yeri kaşımaya başladığı ve ülkenin ekonomik sıkıntılarını istismar ederek kaos üzerinden kendilerine alan açmaya çalıştıkları bir dönem olmuştur.

           Bildiriyi kaleme alanların, bildiriye imza atanların kaygısının asla Türkiye’nin bir meselesini düşünmek olmadığını İYİ Parti bağlantılı Ergun Mengi’nin Amiral Ali Yüksel Önel’e 2 Nisan’da gönderdiği “Grupta uzlaşı çok zordu. Burada Montrö’yü araç olarak kullandık” şeklinde attığı mesaj göstermiştir. İstismar, maske bunların kullandığı araç hâline gelmiştir. Amacın bir talimatla siyasi dizaynda etki yaratabilmek olduğunu anlamamak için düşünce körü olmak lazımdır.

           Emekli büyükelçiler, emekli askerler en basitinden Karabağ işgalden kurtarıldığında, Fırat Kalkanı, Zeytin Dalı, Barış Pınarı gibi terör örgütlerine karşı gerçekleşen operasyonlarla ilgili toplanıp Türk devletine ve hükümetine destek bildirisi yayınlamış olsaydı inanın bir samimiyet damarı bulmaya çalışırdık. Ama aralarında o mücadele ettiğimiz terör örgütüyle komşu olmayı teklif eden emekli askerler bile vardır. Kaldı ki, bu bildirilerin altından çıkan CHP ve İP o operasyonlara karşı çıkmış ve YPG-PYD safından seslenmişti. Bu durum bile çarpık ilişkilerin, birlikteliklerin göstergesidir.

Türkiye’nin bir kaosa girmesi için çabaların bundan sonra da durmayacağı aşikârdır.

           Türkiye üzerindeki emellerin, bölgedeki emperyalist hedeflerin temelinde Türk devlet ve hükümetinin sürekli taciz altında tutulacağı bir gerçektir. CHP’nin bu işleri organize edip, sürekli Türkiye düşmanlarının yanında saf tutması düşünülürse Türkiye’nin hem içeride, hem dışarıda oldukça dikkatli olması gerekiyor.

           Emekli askerlerin ve büyükelçilerin arkasındaki akıl bulunursa, organize işler de ortaya çıkar. En azından bundan sonraki kaos ve kriz hamleleri engellenmiş olur.