Şovlarıyla gündem olduğu kadar, işleriyle gündem olmadı.

İşini şov hâline getirdi.

Şovlarını da işi gibi sahiplendi.

Mazlum edasıyla başladığı görevine mağdur süsüyle devam etti.

Mağrurlaştıkça dikleşti, dikleştikçe dilinin ayarını kaybetti.

HDP’yi, Selahattin Demirtaş’ı, teröre yataklık nedeniyle yerlerine kayyum atanan sözde belediye başkanlarını sahiplendiği kadar İstanbul’u sahiplenmedi.

***

‘Temel atmama töreni’yle bir ilke imza attı. İlk defa temeli olmayan bir işin töreni yapıldı.

***

Doğal afetleri kişisel gelişim araçları hâline getirmeyi başaran nadir yöneticilerden biriydi.

Selde sörf yapar…

Depremde kayak…

Karda kızak…

Belediyenin huzur haklarında ise “kıyak yapmak” en büyük hobileri arasında yer alırdı.

***

Her gün bir köşe başında ya yanan bir otobüs ya itilen bir minibüs ya da insanların kavanoza salça gibi basıldığı bir toplu taşıma aracına rastlamak doğal karşılanır oldu.

Belediye Başkanlığını elinin tersiyle iten Mazlum Mağduroğlu, gözünü daha yükseklere dikti. Ajandasını güncelledi ve yoluna devam etti.

***

Yeri geldi suikast iddialarıyla gündem oldu.

Yeri geldi hapis cezası alır mı diye tartışıldı.

Yeri geldi siyasi yasak gelecek mi diye dillere pelesenk oldu.

Yapamadığı her şeyin kılıfını önceden hazırlamış, adını da “Engelleniyoruz” koymuştu.

***

6’lı masanın İP’ini yakalamış, adaylık biletini cebine iliştirmişti. Yüzünde Rabbi Yessir, ellerinde nasır, duruşuyla muasır, yaptıklarıyla Fatih olduğunu söyletmeyi başarmıştı.

Ablasıyla kafa kafaya verirken, yabancı misyon şefleriyle kol kola girmeyi de ihmal etmemişti. Dışarıdan alacağı desteği, içeriden alacağı destek kadar önemli görüyordu. Fransa’daki toplantılarda kendi ülkesine karşı Fransız kalmayı başarmış, ‘Kahraman balıkçı’da lapa lapa yağan kara İngiliz gibi bakmıştı.

***

Mühlet daraldıkça 6’lı masa da daralmış, pazarlıklar kızışmış, talihli aday sayısı artmıştı. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu fiili adaylığını ilan ederek yurt dışı seyahatleriyle resmiyet kazanmaya çalışıyordu. Masa istese de istemese de adayın silüeti belli olmuştu.

Bu dayatmadan sıyrılmak Meral Akşener için ölüm-kalım, Ekrem İmamoğlu için de varlık-yokluk meselesi hâline gelmişti.

***

Aylar öncesinden kulislerde dolaşan “Ekrem İmamoğlu’nun adaylık meselesinin aralık ayında belli olacağı” bilgileri doğrulandı.

“Siyasetçinin hapse gireni makbuldür” anlayışı üzerinden yerel mahkemenin verdiği bir kararla Oscar’a aday olacak bir sahne canlandırıldı.

Mazlum Mağduroğlu’na verilen 2 yıl 7 ay 15 gün hapis cezası ve siyasi yasak kararının ardından atılan sevinç çığlıkları taaa Fizan’dan duyuldu. Meral Akşener ile “Saraçhane Şov” otobüsün üzerinde açılan perdeyle gösterime girdi.

***

Ahmet Davutoğlu, Ali Babacan, Gültekin Uysal, Temel Karamollaoğlu ve Pervin Buldan peş peşe açıklamalar yaptı.

***

Arkasından dönen dolabı gören Kemal Kılıçdaroğlu, tuttuğu özel bir uçakla Almanya seyahatini yarıda bırakarak apar topar Türkiye’ye döndü. Nefes nefese indiği havalimanından sonra yaptığı ilk açıklama “Ekrem Başkan görevine devam edecek” oldu.

***

6’lı masanın aday belirleme süreci 2 yıldır sancılı bir şekilde devam etti. 9 kez masa toplantısı, 53 kez ikili görüşme ve 2 kez de sistem değişikliği toplantısı yaptılar. Bu süreci takip eden biz gazeteciler bile masa içinde dönen bu girift ilişkiyi çözmekte zorluk yaşar hâle geldik.

***

Kriminal bir olay hâline gelen 6’lı masanın aday belirleme süreci artık kabak tadı vermeye başladı.

Ortada adayın profili var ama sureti yok.

Ortak bir masa var ama ortak bir fikir yok.

Toplantı var ama niye toplandığını bilen yok.

Kuyu kazmak bu masada…

Arkadan iş çevirmek bu masada…

Entrika, yalan, nankörlük bu masada…

Hakaret, aşağılama, hor görme bu masada…

Kumpasın âlâsı bu masada…

***

Bu masanın dermanı da artık Müge Anlı’da…

Toplanıp çıksınlar yayına. Her şey kabak gibi çıksın ortaya…