A milli takımımız Lüksemburg ve Faroe Adaları ile oynayacak. Ne kadar acı değil mi? Rakiplerimize bakınca, futbolumuzun geldiği seviyenin üzüntü verici olduğunu anlamak zor değil. Önümüzdeki hafta hakemler eleştirilemeyecek. Bakalım, spor programlarında saatlerce şahsi kin ve garezlerinden dolayı haksız yere hakemleri sakız yapan yorumcular ne yapacaklar? Herhalde program yapmazlar. Kendini güncellemeyen, 30 yıl önceki bilgileriyle ahkam kesen yorumcunun yerden yere vurduğu hakemi, yayıncı kuruluş yorumcuları haftanın hakemi seçti. Tabii ki, yorumcuların hepsinin tüm pozisyonlarda aynı fikirde olması mümkün değil. Ancak arada uçurumlar olunca da kamuoyu nezdindeki inandırıcılıkları kayboluyor.

VAR YOKMUŞ GİBİ

MHK, bu sezon VAR’a gerçekten bir çeki düzen getirdi. Bu gözle görülüyor ancak, “VAR yokmuş gibi maç yönetme” talimatında ipin ucu kaçtı gibi görünüyor. Tabii ki protokolün sınırları önemli, ancak kamu vicdanı açısından da, VAR’dan beklentiler cevap almalı. Fenerbahçe’nin attığı 4. gol ve Trabzon’un attığı 3. gol için “VAR karışmaz” yorumunun doğruluğuna kimsenin inanması mümkün değil. Çünkü her iki pozisyonda da yeterli kanıt mevcut.

ILGAZ’IN YÜKÜ AĞIR

MHK denince akla Murat Ilgaz geliyor. Sabri Çelik’in adı unutulmak üzere. Sadece 3 dakikalık açılış konuşması yapıyor. Aslında bu Çelik’inde işine geliyor. Böylelikle eleştirilerin odağında olmaktan kurtuluyor. Zaten tarzı öyle. Kendisi kenarda kalıp, sağ kolu pozisyondaki insanları harcamak, bir Sabri Çelik klasiği. MHK başkan vekilliği, profesyonel müsabakalar icra kurulu üyeliği, basın sözcülüğü, VAR sorumlusu, 3. Bölge sorumlusu, hakem mentörü, UEFA gözlemcisi, Kuralına göre programının yorumcusu ve gayri resmi olarak Hugh Dallas’ın yardımcısı ve tercümanlığı görevlerinin hepsi Murat Ilgaz’ın sırtında. Ilgaz bunların her birinin altından kalkabilecek özelliklere sahip ama, hepsi birden olunca buna can dayanmaz. İnsanın psikolojisi bozulur. Aman dikkat! Murat’ın sigortası atmasın. Ziya Paşa’nın dediği gibi “ Zira bu terazi bu kadar sıkleti çekmez.”