Bir toplumu neyin mutlu ettiğini hiç merak ettiniz mi?

Mutlu bir toplum; kendi mutluluğuna odaklanan, mutluluğu etraflarındaki insanlara bulaştıran insanlarla mı dolu? Ya da belki de mutlu bir toplum, etraflarındaki kişilere hassas ve duyarlı olan ve dolayısıyla diğer insanları mutlu eden vatandaşlardan mı oluşuyor?

Peki, mutlu bir çiftçi; genç, sağlıklı, iyi eğitimli, dışa dönük, iyimser, endişesiz, yüksek iş moraline ve yüksek iletişim becerisine sahip kırsaldan mı oluşuyor?

Başta ekonomi bilimi olmak üzere birçok bilim bireylerin ve toplumum mutlu yaşam sürmelerini hedeflemektedir. Diğer yandan mutlu yaşam sürmede başta hoşgörü olmak üzere güven, sivil katılım ve materyalizmsizliğin bir ortak noktası var mı? Sorusunun yanında; neden bu dört tutumun yaygın olduğu toplumlar mutlu oluyor? Sizce bunun en basit cevabı ne olabilir?

Buna verilecek en basit cevap, bu dört tutumun da diğer insanlara fayda sağlamasıdır. Hoşgörülü olmanın, etrafımızdaki insanlara fayda sağladığı aşikar. Aynı şekilde, aile dışındaki insanlara güvenmek de diğer insanlara yarar sağlayabilir. Kişisel sivil katılımımız bize şahsi yararlar sağlamakla beraber, diğer insanları ve toplumu da bir bütün olarak geliştirebilir. Ve materyalist olmamak, insanları para ve mal biriktirme arzusundan alıkoyar ve diğer önemli sorunlara daha fazla odaklanmaya iter.

Her ne kadar “Nasılsın?” sorusu yeterince basit görünüp esenlik ve iyilik sorununu karşılık gelmediği düşünülse de Yozgatlı olup ta “Nasılsın?” yanında birde “Nörüyon?” dediğinizde esenlik ve iyilik anlamında anlam karmaşıklığını ortadan kaldırır diyebilirim.

Yaşam memnuniyeti, sübjektif iyi oluşla ilgili bilişsel yargılardan oluşmakla birlikte bir bütün olarak yaşamın kalitesi ve mutlu bir yaşam sürmenin derecesi olarak ta düşünülebilir.

Peki, günümüz çiftçisi yaşam memnuniyetine sahip mi? Çiftçi-üretici mutlu mu?

Mutluluğu; ekonomi bilimi, hükümetler, eğitim, tıp, insan sağlığı, ebeveynlik, ay sonu getirmek, yılsonunu denkleştirmek, geçinmek, hasat-harman ve birçok uygulamalar etkilemektedir. Çünkü tüm bu çabalar, insanları daha iyi hale getirmek ve “daha iyi” olanın vizyonunu yakalamayı gerektirmektedir,

Yaşam memnuniyeti, bireyin beklentilerine ve kriterlerine uygun bir biçimde hayatını sürdürmesi ve bu yönde hayatını olumlu değerlendirmesi olarak düşündüğümüzde: Bireyin içinde yaşadığı toplumun kalitesi, toplumdaki konumu, yetenekleri, yaşanılan olayların etkisi, yaşamdan edinilen tecrübe, hissedilen duygular, hayata bakış açısı ve hayattan beklentiler gibi faktörlerin yaşam memnuniyeti ve memnuniyet alanı arasındaki ilişkiyi oluşturduğunu rahatlıkla görebiliriz.

Günümüz şartlarında yaşam memnuniyeti, beklentilerine ve krıterlerine uygun bir biçimde hayatını sürdürmesi zor olan kesim; beyaz yakalılar (memurlar), emekliler, asgari ücretliler kısmen de olsa çiftçilerdir. Diğer kesimler (Market, atölye, işletme ashipleri vb. işverenler kendisine yansıyan tüketimleri, hammadde, elektrik, kira, su vb. giderleri mal ve hizmet olarak yansıtabiliyor) bir şekilde kendilerine yansıyanları yansıtma şansları var. Yansıtan bu grupta çiftçilerimiz de var. Ama memur, emekli ve asgari ücretli "Neyi, Nasıl, Kime" yansıtacak?

Sosyal sermaye, kişilerarası faaliyetlerle biriken, bireyler ve topluluklar arasında güçlü bir sosyal ağ ve bağ oluşturmaya yardımcı olan bireysel kaynaklar diye ifade edilmekle birlikte bireylerin ve grupların birbirleriyle olan bağlantılarından kazanç ta sağlamasıdır. Bilişsel olarak sosyal sermaye, kültür ve inanışlardan beslenmekte, özellikle kırsalda birlikteliği öne çıkaran normlar, değerler, tutumlar ve düşüncelerle varlık bulmaktadır.

Yaşam memnuniyeti, bireyin beklentilerine ve kriterlerine uygun bir biçimde hayatını sürdürmesi ve bu yönde hayatını olumlu değerlendirmesi olarak düşündüğümüzde; yakın gelecekte kırsala göçün hızlanacağı, kültür ve inanışlardan beslenmenin artacağı, önceliğin insan sevgisi olduğu; sabır, şükür ve dua odaklı bir yaşam tarzına yönelimin olacağı, toprağın önemi, üretmenin kutsallığı, çiftçilik mesleğinin kıymetleneceği ve özellikle kırsalda birlikteliği öne çıkaran normlarla karşı karşıya kalacağımız durumlar kaçınılmaz gibi gözükmektedir.

Son Söz: Mutlu bir insan, mutlu bir toplum ve mutluluğu tarif ederken, bir anda yaşam memnuniyetini sosyal sermaye çatısı altında konuşuyor olduk.

Sizce hangi kesim mutlu ve olan kime oluyor?

Olan memura oluyor…

Olan maaşlı ve asgari ücretli çalışana oluyor…

Olan emekliye oluyor…

Olan tüketiciye oluyor…

Göstere göstere sokakta seccade serip namaz kılanlardan, sokakta göstere göstere seks yapanlara geldik. Birileri özellikle sosyal açıdan tüm tuşlarımıza (damarlarımıza) mı basıyor?

Bu ne zillet?