Galatasaray Teknik Direktörü Fatih Terim, yaptığı açıklamalarla, maç oynanmadan maçın önüne geçti. Çoğu kişi geçen sezon bittiğinden bu yana bu maça hazırlanan Sarı-Kırmızılıları izleyip heyecana katılmak yerine, Terim’in sözlerine yoğunlaştı.

Görevi üstlendiğinde, söylemleriyle Türk Futbolu için büyük umut görüntüsü veren, işler kötüye gitmeye başlayınca diğerlerinden farkı kalmayan Fenerbahçe Başkanı Ali Koç, yine başka işlerle gündeme girdi. Geçen sezon bu vakitlerde rakibine gönülden başarı dileyecek, alınacak puanların Türk Futboluna katkısını anlatacak Koç, Terim’in açıklamalarına gönderme yaptı. Yavaş yavaş “Siz hepiniz, biz tek” formuna doğru yönelen Galatasaray Başkanı Mustafa Cengiz de durur mu?

Oysa, maç Terim’in sözünü ettiği gibi, ‘müziği güzel’ ekonomisi ve kalitesi yüksek bir lig maçıydı oynanan. Galatasaray, gerçekten sezon başından bu yana bu maçlar için hazırlanmış, transferlerini de sırf bu maçlar için yapmıştı. Real Madrid, PSG bekleyen tehlikelerdi, ancak, ilk maç, ilk heyecan Clup Brugge maçıydı. Rakip Şampiyonlar Ligi’nin en genç beş takımı arasında, Sarı-Kırmızılılar da en yaşlı beş takımından biriydi. Brugge, önde topla çok çabuk, ayağına hakim, atletik ve dinamik gençlerden kuruluydu.

Galatasaray ise deneyimi yüksek, kondisyoneri tarafından bu maçlar için hazırlanan futbolculardan oluşuyordu. Maça sert ve hızlı başladı ev sahibi. 7-8 dakikalık baskıyı savuşturan Galatasaray, topa sahip olunca öne doğru çıkmaya, oyunu kendi temposuna uydurmaya başladı. Gol için önce kanatları deneyen, o hat kapanınca ortadan şut arayan Sarı-Kırmızılılar, 45 dakikada bir tek Ryan Babel’in takipçiliği sonucunda pozisyon buldu.

Ayağına hakim oyuncuların hata yapmasını bekleyen Belçikalılar, kaptıkları her topta çok hızlı olarak Fernando Muslera’nın sıkıntı konisinin içine girdiler. Ligde çok hata yaparak maç öncesinde endişe yaratan Cristian Luyindama ve Marcao, Steven Nzonzi ve Jean Michael Seri’nin yardımı ile savunmayı dik tuttular.

İkinci yarının başında ev sahibi bir hareketli, bir duran topla Muslera’yı zora soktuysa da, Uruguaylı kaptan, gole geçit vermedi. Bu iki pozisyona karşın Sarı-Kırmızılılar, oyun anlayışında değişiklik yapmadı. Yine tempoyu düşüren sabırlı paslaşma. Terim, Emre Mor hamlesiyle oyuna açıklık getirmeye çalıştı. Genç futbolcunun girmesi onun değilse bile Sofiane Feghouli’nin etkisini arttırdı.

Bu maçlar için hazırlanan Galatasaray, doksan dakika futbolun gereğini yaptı. Disiplinli oynadı, paslı oynadı, zayıf da olsa birkaç pozisyon üretti. Bu taktik bu maç için yetti belki, ancak, daha deneyimli, daha üstün yetenekli oyunculardan kurulu diğer rakipler için, yalnız çalan müziği duymak değil, o ritme uymak da gerekecek